Toplantı

43K 2.5K 376
                                    

Sürüye, büyük bir mezar kazmalarını ve ceset parçalarının hepsini aynı yere gömmeleri emrini vermiştim.

Sürü emrimi yerine getirdiğinde gözlerim orman zeminindeki kanlara ilişti. Doğa ananın duruma müdahale etmesini beklemekten başka, şimdiden rengi koyulaşmaya başlayan kanlar için yapabileceğimiz başka bir şey yoktu. Ormanda yaşadığımız için yağmur sık görülen bir doğa olayıydı. Belki şansımız yolunda gider kısa süre içinde yağan yağmur bizi bu sorundan kurtarırdı. Gerçi Cenk'in bu akşam başına gelenleri düşününce yerdeki kanlar, en son endişe etmemiz gereken meselelerden biri gibi görünüyordu.

Gözlerimi sürünün kurtadamları ve kurtkadınları üzerinde gezdirdim. Bu gece hepsi çok yorulmuştu, artık burada yapacak başka bir şey kalmadığından onlara yeni emrimi verdim.

"Bu gecelik bu kadar yeter. Şimdi herkes evlerine gidip dinlensin. Cenk'in başına gelenlerle ilgili bu sabah bir toplantı yapacağız. Bütün sürünün zamanında toplantı yapılacak alanda hazır olmasını istiyorum. Herkese iyi geceler."

Sürü, ikişerli üçerli gruplar halinde dağılmaya başladı.

Çıplak bir şekilde eve dönmek istemediğimden tekrar kurt formuna geçtim.

Cenk ve eş adaylarım da dönüşerek benimle birlikte ormanın içinde koşmaya başladılar.

Bu gece yorgun ama Cenk’i kaybetmediğim için de mutluydum. Hepimiz neşe içinde birbirimizle yarışırcasına koşarak, kısa süre içinde evin önüne geldik.

Kapının önüne gelince tekrar insan formuna geçiş yaptım.

Diğerlerinin ne durumda olduğuna baktığımda çıplak, yakışıklı, iri yarı dört erkeğin bakışlarının üzerimde olduğunu gördüm.

Cenk minnettar ve saygılı bir ifadeyle konuşmaya başladı."Lupam, bu akşam için size tekrar teşekkür ederim. Başımdan geçenleri anlatmak için bu sabah toplantıda hazır bulunacağım. Benden istediğiniz bir şey yoksa istirahate ayrılıyorum."

Ona, yanımdan ayrılmadan önce son emrimi verdim. "Cenk uyumadan önce evlerin çevresindeki nöbetçileri kontrol etmeni istiyorum. Gerekirse adam sayısını da arttırabilirsin. Kimse rehavete kapılmasın, herkes tetikte olsun."

Cenk başını yukarıdan aşağıya salladı. "Emredersiniz lupam."

Cenk yanımızdan ayrılınca kapıyı yana doğru açıp kenara çekildim. Misafirlerime hitaben, "Beyler, buyurun lütfen," diyerek onların içeri girmelerini bekledim.

Sürüde feromon salgılamadığı sürece kimse kimsenin belinden alt tarafına bakmıyordu ama onlar sağlıklı, lipidosu yüksek genç kurtadamlardı. Ben de yanımda duran iri yarı, kaslı ve çıplak erkeklerden (özellikle birinden) etkilenmemek için tüm savunma mekanizmalarımı harekete geçirmek zorunda kalıyordum.

Sürüde genç erkek ve kadınların istedikleri şekilde birbiriyle ilişki kurması doğal olarak karşılanıyordu. Ama bir kurt diğerini eş olarak seçtiğinde, çiftler birbirlerine ömür boyu sadakat gösteriyordu. Tek eşlilik, kurtların evlilik ritüellerinin ayrılmaz bir parçasıydı.

Herkes evin içine girdiğinde sırayla her birinin gözlerinin içine baktım. "Bu akşam sürüme yaptığınız yardımlardan dolayı hepinize çok teşekkür ederim. Ben şimdi odama çıkıyorum, duş alıp uyuyacağım. Aç olmalısınız, sizin için mutfağa yemek bırakılacaktı. Sabah görüşmek üzere, herkese iyi geceler."

Gitmek için arkamı döndüğümde Kuzey'in etkileyici sesi duyuldu. "Umay bu akşam çok yoruldun. Cenk'i iyileştirirken çok enerji harcamış olmalısın. Duşunu alınca sen de bize katıl, beraber bir şeyler yiyelim. Yarınki toplantıda sürünün karşısında güçlü olmalısın."

Mantıklı düşününce Kuzey haklıydı. Yarın almam gereken önemli kararlar vardı. Ama canım yine de yemek yemek istemiyordu, o yüzden sözünü dinlemedim. "Ben sabah kalkınca bir şeyler atıştırırım. Şimdi canım bir şey yemek istemiyor, sadece uykuya ihtiyacım var."

Onlara sırtımı döndüm ve merdivenlere doğru ilerlemeye başladım. Bu gece onların vücudu da benim gibi avcıların kanlarıyla kaplanmıştı. Bu nedenle yemek yemeden önce duş almak için benim peşimden gelmeye başladılar. Şu anda üçü de benim arkamdan merdivenleri çıkıyordu. Batı’nın hepsinin önünde olduğunu hissettim. Birkaç saniye sonra arkamdan gelen seslerden Kuzey’in Batı’nın önüne geçtiğini anladım. Batı, Kuzey’in müdahalesine tepkisini, dalga geçercesine gıcık kapmış gibi öksürerek gösterdi.

Kuzey'in tehditkar ses tonu duyuldu. "Gözleriniz basamakta olsun beyler, kafasını kaldıran karşısında beni bulur."

Bu sahiplenici ses tonu hoşuma gitti. Belki de hoşuma giden sahiplenmenin Kuzey'den gelmesiydi. Yüzümde memnun bir gülümseme belirdi. Kuzey'in bakışlarının kalçamda olduğunu hissediyordum ve hiç bir zaman yapmam dediğim bir şeyi yaptım. Kalçalarımı sallayarak basamakları çıkmaya devam ettim.

***

Cenk'in dün akşam meydana gelen olayla ilgili açıklamasını dinlemek ve alınacak tedbirleri görüşmek için bütün sürü alanda toplanmıştı. Toplantıya eş adaylarım da katılıyordu.

Toplantı başlamıştı ve ilk olarak Cenk’in yaptığı konuşmayı dinliyorduk. "Akşam evlerin etrafında nöbet tutan omegaları kontrol etmek için yanlarına gitmiştim. Ormanın içinde dolaşırken burnuma insanların kokusu geldi. Hemen kurt formuna geçtim ve neler karıştırdıklarını görmek için onların olduğu yöne doğru koşmaya başladım. Sadece onlardan gelen bir tehdit olup olmadığına bakıp geri dönmeyi düşünüyordum. Bir süre sonra insanların kokusuna, kan kokusu da eklendi, artık iyice neler döndüğünü merak etmeye başlamıştım. Kısa süre içinde kan kokusunun geldiği yere ulaştım. Orada neler olduğunu anlamaya çalışırken ağaçların tepesine saklanan bir avcı üzerime ağ fırlattı. Ben ağdan kurtulmak için uğraşırken çevrem bir anda silahlı beş avcı tarafından sarıldı. Kaçmamı engellemek için bana ateş ettiler, gerisini biliyorsunuz zaten."

Cenk’in konuşması bitince kafama takılan soruyu sormak için hareketlendim. Ben daha ağzımı açamadan Kuzey "Dün akşam biz beş avcı öldürdük. Altıncıyı hiç birimiz fark etmedik," dedi.

Kuzey benden önce davranarak fark ettiğim noktayı dile getirdi.

Doğu düşünceli bir şekilde farklı bir yorumda bulundu. "Belki ağacın tepesinden bizim geldiğimizi görünce, korkudan aşağıya inip kaçmıştır."

"Ya da Umay'ın ulumasını duyduğunda aşağıya inmiş ve diğer avcıların arasına katılmıştır. Beşinci avcı odur." Bu yorumda Batı'dan gelmişti.

Ben de kendi düşüncemi söyledim. "Ya da altı tane avcı vardır. Ağı atan ağaçtan hiç inmeden olan biten her şeyi yukarıdan seyretmiştir. Biz ayrıldıktan sonra da rahatça ağaçtan inmiş ve ormandan uzaklaşmıştır."

Bu yorumumdan sonra ortalık sessizleşti. Artık bütün sürü üyelerinin yüzlerinde endişe ve korku dolu ifadeler vardı.

Her zaman insanlara varlığımızı belli etmeden, kendi içimizde yaşayan kapalı bir grup olmuştuk. İnsanların varlığımızı, en kötüsü de bu ormanda yaşadığımızı öğrenmesi, bütün avcıların bizi avlamak için bu ormana doluşmasına neden olacaktı. Sürümün geleceği bu açıdan bakılınca hiç iyi görünmüyordu.

"Umay gözden kaçırdığınız bir nokta var." Bu cümleden sonra herkes ilgisini tekrar Kuzey’e yöneltti.

"Cenk ormanın zemininde kan olduğunu ve bir avcının ağı atmak için ağacın tepesinde hazır beklediğini söyledi. Gelen avcılar size tuzak kurmuşlar. Biz oraya gitmeden önce de sürünün bu ormanda yaşadığını zaten biliyorlarmış."

Kuzey'in sözlerinden sonra tüylerim diken diken oldu.

Cenk olaya son noktayı koydu.

"Aramızda hain var."

Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin