6.bölüm

8.9K 551 59
                                    












Adımın seslenilmesiyle açtım gözlerimi.
Yan tarafa doğru döndüğümde mavi gözlü dev bana bakıyordu.

"kabus değilmiydin sen ya" diyerek göz devirdim.
O kadar çok isterdim ki kabus olmadı ama değildi işte.
Kaşlarını çatarak bana baktı.
Erken yaşanırdı bu adam benden demesi.

"hadi bakalım ufaklık geldik in" dedi.
Hah ben hiç anlamamıştım geldiğimizi zaten.
Arka taraftan sırt çantamı alarak indim arabadan.
Ona baktığımda çoktan valizimi aldığını gördüm.
Bana yandan bir bakış atıp ilerlemeye başladığında onu takip ettim.
Çünkü bilmiyorum hiçbir yeri.

Otoparkın sağ tarafından yürüyerek bir koridora girdi.
Ne yani bu katta mı oturuyordu.
Ulan o kadar araba şu bu sesinden nasıl uyunur burda.
Birde savcı olacak cimri şey.

Ben içimden kendi kendime söylenirken, yönetim yazan bir odanın önünde durduk.
Demek ki yanlış varsayım yapmışım neyse olabilecek şeyler bunlar.
O içeri girince bende girdim el mecbur.

"hoşgeldiniz Savcı bey" diyerek ayağa kalktı orta yaşlarında olan bir adam.

"sedat bey bir tane giriş kartı daha çıkartmanızı istiyorum bizim daire için." dedi.

"tabi efendim kim için" diye sordu adının sedat olduğunu öğrendiğim adam.
Aklıma sebepsizce sedat Peker ve o meşhur lafı geldi.

Laan bırak.

Ben kendi kendime kıkırdayınca ters bir bakış attı bana.
Hemen kendimi toparladım.
Valla hiç öyle gurur falan yapamam götüm korktu bu adamdan.

"Vira Serez adına olacak kızım." dedi.
Lan daha belli bile değil.

"Vira Gündoğdu" diye düzelttim.
Boynunda ki damarlar atmaya başladı.
Kesin kesecek bu beni.

"bir kızınız olduğunu bilmiyorduk savcım" dedi sedat abimiz.
Sanki biraz yalak gibi geldi ama neyse.

"bilmeniz gerekmediği içindir, yarın sabah elimizde olsun. İyi günler" diyerek çıktı odadan.
Yargı dağıttı resmen vuhu.
Adam işi bu aşkom gerçi.
Etrafı incelediğimde çok fazla güzellik olduğunu gördüm.
Fazla korumalı bir yerde oturuyordu.
Beraber asansöre binince 25.kata bastı.
Hassiktir.
O kadar yüksekte ne bok yiyordu acaba.

"neden bu kadar çok güvenlikli bir yerde yaşıyorsun" diye sordum.
Ne yapayım meraklı biriydim ben.

"Savcı olmam buna büyük etken." dedi.
Aman ne açıklayıcı.
Ama haklıydı bir yere kadar.
Çünkü Savcı, Hakim gibi önemli insanlara silahlı saldırılar düzenleye biliyorlardı maalesef.
Daha fazla bir şey demeden indim duran asansörden.
Onun gelip kapıyı açmasıyla girdim içeri.
O ayakkabıları ile girerken ben çıkarıp kapının arkasındaki ayakkabılığa koydum.
Ah Ananem olsa şimdi terlikle kovalardı.
Şimdiden özlemiştim onları.

Şu an o kadar rahatsız ve tedirgin hissediyordum ki.
Bilmediğim bir şehirde.
Bilmediğim biriyle.
Bilmediğim bir evdeydim.
Bende bunlar yeterli sebeplerdi.

Kapıdan girişte hemen salon vardı.
Kapının arkasında ayakkabı ve mont konulan dolap zımbırtısı vardı.
Adını unutmuştum şimdi.
Kapının karşısında ki kolon olan duvarda ayna ve küçük anahtar falan konuşan bir sehpa vardı.

Salon açık renklerden oluşuyordu.
Koltuk takımının hemen önünde orta sehpa, karşısında televizyon ünitesi vardı.
Salonun sağ tarafından mutfak görünüyordu.
Kapısı bu taraftaydı ve salona açılan uzun pencere tarzı bir yer vardı.

V İ R AOù les histoires vivent. Découvrez maintenant