25.bölüm

4.8K 467 12
                                    


Merhaba arkadaşlar maalesef ki ülkemizde olan felaketlerden dolayı çok üzgünüm.
Bölüm hazır olmasına rağmen iki haftadır atmadım atmak istemedim.
Bana kalsa daha da atmazdım ama çok soran oldu.

Tekrardan geçmiş olsun Türkiye'm.

















Zehirlenmemin üzerinden uzun bir süre geçmişti ve raporum bittiği için okula dönmüştüm.
Dedebeyle olan olaylı yemekten sonra bir daha onları görmemiştim.
Bir kere akşam yemeğine çağırmışlardı ama onda da hafta sonu olduğu için Aydın'a gitmiştim.

Şu an için her şey yolundaydı mahkeme kapısında kendimi yerden yere atıp her hafta Aydın'a gideceğim laflarını yemek zorunda kalmıştım.
Aslında babam ve abim için problem yoktu ama derslerime yoğunluk vermem gerektiği için ayda bir gidiyordum.

Bu arada Abimle de aramızda ki buzlar yavaş yavaş ermişti yaptığı hatanın farkına varıp çok özür dilemişti.
Biraz süründürüp sonra barışmıştım.

Bugün hafta sonuydu erkenden kalkıp kahvaltıdan sonra ders çalışmaya başlamıştım.
Çok fazla boşladım bu aralar eh bu yüzden cezasını çekiyordum.
Ama şu an çok sıkılmıştım ders çalışmaktan beynim sulandı.
Sandalyeden kalkıp bir kaç esneme hareketi yaptım totom düzleşmişti ulan otur otur.

Dün amcam aramış ve yarın için babamdan izin istemişti. uzun zamandır planladığımız çiğköfte partisini yapacaktık ama benim mükemmel! Babam izin vermemişti.
Neymiş efendim bizim baba kız planlarımız var demişti.
Ve benim bundan haberim yoktu.
Ulan ne zaman amcam, abim benimle vakit geçirmek istese adamın kıskançlık krizleri tutuyordu.
Hayır çokta komik oluyor.
Neyse bakalım o önemli işimiz neydi.

Kapının kapanma sesi ile düşüncelerimi bir kenara bıraktım.
Saate baktığımda babamın işten gelme saatinin olduğunu gördüm.
Paytak adımlarla odamdan çıktım salona geçerken hala esneme hareketleri yapıyordum.

"değişik değişik hallere sokma kendini yavrum bir yerin ağrır" diyen babama göz devirdim.

"zaten ağrıdığı için yapıyorum babiştoşko" dedim.
Gıcık oluyordu böyle şeyler söylememize.

"yavrum, bebeğim, güzel kızım manyak mısınız abi kardeş beni mi sınıyorsunuz baba kelimesinin köküne kran mı girdi değişik değişik konuşuyorsunuz" diye yine sıralamaya başladı.
Artık bu halleri hoşuma gidiyordu.
Alışmıştı babama yada bir babam olmasına.

"aman be babaa. Eee ne yemeği yapıyorsun o güzel ellerinle" diye sordum. Çünkü yavaştan açlık gelmeye başlamıştı.

"yapıyorsun değil yapıyoruz küçük hanım ben şimdi Üzerimi değiştirip geliyorum sende mutfağa gidip beni bekliyorsun" diyerek beni öpüp odasına geçti.
Kafamı sağa sola sallayarak gülümsedim.

İki üç ay önce ben burada durmam senden nefret ediyorum sen benim babam değilsin dediğim adamın işten gelmesini beraber vakit geçirmeyi dört gözle bekliyorum.
Bu evren büyük konuşma ağzına sıçarım deme şekli sanırım.
Belki de benim her zaman bir babaya ihtiyacım vardı ama ben farkında değildim.

"ne düşünüyor kara kara benim güzel kızım" diye mutfağa giren babamla dikkatimi ona verdim.

"hiiçç dalmışım öyle" diyip geçiştirdim.
Kaşlarını çatarak bana baktı.

"bana bak ufaklık bir erkek değildir umarım bu düşünmenin sebebi" diye sordu.
Hadi ama baba.
Cidden mi.
Aslında biraz şerefsizlikten zarar gelmezdi.

"aslında öyle" diyip ellerimle oynamaya başladım.
Aferin kızım konuştur oyunculuğunu.

"komik değil yavrum" diyip dolaba yöneldi.

V İ R AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin