15.bölüm

7.3K 567 66
                                    

KENAN SEREZ'İN ANLATIMINDAN ;



Ahhh güzel bebeğim..
Ahh minik kızım.. Vira'm.
O kadar güzel o kadar minik bir kız çocuğu ki.
Kısacık zamanda bu koca adamın zaafı oldu.
Her şeyi hoşuma gidiyor konuşması, gülmesi, hatta bana sinirlenmesi bile.

Ona, nasıl yaklaşmam gerektiğini kestiremiyorum bazen.
O kadar farklı bir kız çocuğu ki.
Onun iyiliğini düşündüğüm için verdiğim kararlara sinirlene biliyor aniden.
Ama onu korumak, onun için en iyisini istemek ve yapmaya çalışmak istiyorum.

Evet annesi, anneannesi ve dedesi çok güzel yetiştirmiş onu ama aması var işte.
İmkanlarımı önü serip en iyi şekilde okumasını ve kendini kurtarmasını istiyorum.
Belki biraz daha ağzını düzeltmeli.
Gerçekten ağızı çok bozuk bir çocuğum var.
Erim bu kadar küfür etmiyordu ergenliğinde.

Sanırım kızım benden hiç hoşlanmıyor.
Bu ne kadar zoruma gitsede bir türlü engel olamıyordum.
Ne dersem, ne yaparsam haksız görüyordu beni.
Peki ben gerçekten haksız mıydım.

Asıl haksızlık bana yapılmamış mıydı.
Çocuğum saklanmıştı benden.
Ne olursa olsun kimsenin hakkı yoktu bunu yapmaya.
İlk adımlarını, ilk kelimerini, ilk baba diyişini duyamamıştım.
Düştüğünde yarasını saramamıştım.
Kızımı ufak tefek şeyler için kıskanamamıştım bile.
Çok görülmüştü bunlar bana.
Ben her şey için geç kalmıştım ve bu haberim yokken olmuştu.
Kızım bana yabancıydı.

Katı, kuralları olan bir adamdım.
Yanımda büyüse belki bunlar ona tuaf gelmeyecekti.
Bu yaştan sonra ben değişemiyordum.
O da beni böyle kabullennmiyordu.
Biz nasıl bir olacaktık.
Nasıl baba kız olacaktık.
Verdiğim bütün kararları onun iyiliğini düşünerek veriyordum oysa ki.

Belki şimdi anlamayacaktı beni.
Sinirlenerek, kızacak hatta nefret edecekti.
Ama büyüdüğü zaman bana hak vereceğini biliyordum.
Yeter ki o iyi olsun, o kabul etmese bile onun iyiliği için kararlar vermeye devam edeceğim.
Hangi bana çocuğunun kötülüğünü isterdi ki.
Babaydım ben, çocuklarım için iyi bildiğim şeyleri yapacağım.

Onu korumak hatta onları korumak için elimden geleni yapacağım.
Severek yaptığım mesleğimin zorlukları vardı.
Sayısını unuttuğum savcı, hakim şehit edilmişti bu ülkede.
Bana zarar vermelerini geçtim çocuklarımın canını düşünüyordum.
Olabilirdi, benden intikam almak isteyen birileri olursa çocuklarımı kullana bilirdi.
Allah korusun.
Sırf bunun korkusunu yaşadığım için Vira'mı servisle göndermek istemiştim.
Bunu bile yanlış anlamıştı küçük fırtınam.
Abisi dayanamayıp nedenleri anlatınca gelip özür dinlemişti.
Özür dilemesi bile kendine hastı.
Önce özür dileyip sonra atar gider yapmıştı.
Ah benim deli kızım.
Ah benim küçüğüm küçücüğüm.

Annem ve babam ile tanıştırmak için Devran ile de konuşup program yapmıştım.
Her zaman ki gibi sinirlenmişti.
Tabi sadece bana değil dayısınada.
O gün o çilekli elbisesi güzel saçlarıyla peri kızı gibiydi.
Meleğimin gençlik hali karşımda duruyordu sanki.
Ama o gün bizi iyi kandırmıştı.
Babasının kızı zekiydi.
Huyuma gidip çıkmıştı evden.

Ben onu arkadaşlarıyla sanarken o Aydın'a gitmiş.
Devran arayıpta 'az önce Vira' yı takside görmüş olabilir miyim 'diye sorduğunda şok olmuş ve birşeyler geveleyerek kapatmıştım telefonu.
Telefon takibi yaptırdığımda Aydın hava alanındaydı.
Bizi kandırdığı için hem çok sinirlenmiştim hemde korkmuştum.
Ufacıktı nasıl gitmişti tek başına.
Ya bir şey olsaydı.

Hele kapıyı açtığımda karşımda ki hali.
Sanırım kalbim çok uzun zamandır bu kadar acıyla kavrulmamıştı.
Üstü başı toprak içinde diz kapağında kurumuş kanlar ve ağlamaktan şişmiş kırmızı gözler.
Bir daha kızımı o halde görmemek için her şeyi yapmaya hazırdım.
Hele ki babamın onun halini umursamadan hukuk okuması için diretmesi tamamen sinirlerimi bozmuştu.
Kimse benim çocuklarıma istemediği bir şeyi yaptıramazdı.
İzin vermezdim.

Erim avukat olmak istediğinde bile defalarca sormuştum babamın baskı yapmadığına emin olmak için.
Erim kendi istemişti istemese onunda arkasında olurdum dağ gibi.
Çocuklarım için vardım ben.

Hele o eşşek selim yok mu.
Bak yine sinirlendim.
Resmen benden önce çalmıştı kızımın kalbini.
Çok iyi anlamışlardı buna sevinsemde sinirlerimi bozuyordu, hergün konuşmaları gelecekle ilgili planlar yapmaları.
Neymiş efendim çiğköfte partisi yapacaklarmış.
Yok ya izin verir miyim ulan ben buna.
Ben yapardım kızımla parti.
Hem ellerimle çiğköfte yaparım ben ona yeterki istesin.
Bilmemem hiç sorun değildi.
O çiğköfte partisini benle yapacaktı o kadar.

Hem belki arkadaşı Ediz'ide çağırırdı tanışmış olurduk.
Biraz araştırmıştım deli kızm söylediğinde.
Tabi ki araştırmam gayet normaldi.
Kimlerle arkadaş olduğunu.
Kendi halinde olan bir çocuktu.
Annesi meleğim gibi hemşireydi.
Babası polis memuru olduğu için İstanbul'a atanmış, geçen yıl ailecek gelmişlerdi buraya.
Yani iyi bir ailenin iyi bir çocuğuydu.
Tabi Aydın'da Vira ile sürekli karakolluk olmalarını saymaz.
Allah'tan buraya gelince durulmuştu küçük fırtına.
Ne kadar komik olurdu değilmi 'Cumhuriyet Savcısı Kenan Serez'in kızı Vira Serez karakollarda' tövbe tövbe.
Uslu uslu dursun sadece bana atarlansın küçük hanım.

Dersleri iyi değildi.
Aslında bu yıl böyle olmuştu eski notları çok iyiydi.
Annesi kaybetmesi, benim ortaya çıkamam daha doğrusu çıkarılmam iyi gelmemişti ona.
Daha ne kadar böyle devam ederdi bilmiyorum.
Belkide profesyonel yardım almalıydık.
Kendini daha iyi hissetmesi ve toparlaması için.
Bunu ona nasıl söylemem gerektiğini bilmiyordum.
Belki biraz daha gözlemlemem lazımdı.
Sonra o da isterse giderdik bir psikoloğa.
En korktuğum şey ise psikolog büyüdüğü yere gitmesini önerirse.
Nasıl gönderirdim ki artık onu.

Evin içinde ördek yavrusu gibi çıplak ayaklarıyla pıtı pıtı gezmesine, sabahları uykulu halini izlemeye, bana sinirlenince ki yüz ifadesine şaşkınlığına, mavi gözlerine benden aldığı mavi gözlerine en önemliside kokusuna alışmışken nasıl gönderirdim.

Zaten 16 yıl kaybetmiştik.
Biraz daha zaman kaybetmeye gücüm yoktu.
Sırf bu yüzden affedemiyordum ne meleği ne ailesini.
Benden kalbimin bir parçasını saklamışlardı.
Dışarıdan bakıldığında belki ruhsuz, kalpsiz, duygusuz biri gibi gözüküyordum ama değildim.
Evlatlarım benim kalbim, ruhumdu.

Şimdi kalbimi bırakamazdım.
Mavi gözlü dev küçük fırtınasız yapamazdı artık.

Gerekirse atamamı ister tayinimi Aydın'a aldırırım yine birlikte yaşarız ama onsuz yaşamam yaşayamam.
Bunu Erim'inde kabul edeceğini biliyorum.
Gerçek bir abi olmak için sabırla bekliyor sarı sıpam.

Ayrıca Evet benim için mavi gözlü dev dediğini biliyorum.
Dedesine dayısına bahsederken duymuştum bir kaç kez.
Yeter ki beni sevsindi onun için mavi gözlü dev olarak kalmam hiç önemli değil.

Beni bizi kabullenmesi umutlarımı yeşerten en büyük şeydi.
Erim'i kabul etmiş ve abi demişti.
Akıllı bebeğim.
Tabi Erim'i ilk gördüğünde yaptıklarını unutmamıştım.
Resmen sapık gibi göstermişti beni abisine.
Olayları as daha açıklamasam üzerime atlayacaktı Erim.
Hele Erim'in arkasına saklanıp oradan bakması yokmuydu.
Kafasında kurmalarıda ayrı olay.
Erim'in onu istemeyip geri göndereceğini düşünüyordu.
Erim kabul ettiğini söylediğindeki şaşkınlığına dayanamayıp kahkahalar atmıştım.

Beni de kabul etmişti tabi ki küçük fırtınam.
Ahh baba diyişi yok mu.
Canımı verebilirim baba dediğinde.
İlk başlarda babalık, bey baba diyerek deli ediyordu beni orası ayrı.

Yinede ben inanıyorum bir gün kızımda beni sevecek ve gerçekten kabullenecek işte o zaman kaybettiğimiz 16 yılı geri kazanmak için her şeyi yapacağız.

Mavi gözlü dev'in seni her şeyden çok seviyor küçük fırtınam.






















Bu bölümü Kenan'cığımdan okuduk.

Onun duygu ve düşünceleri, hisleri.

V İ R AOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz