31.bölüm

3.4K 374 22
                                    



Kenan Serez'in anlatımından;






Yaptığım hataların, verdiğim yanlış kararların bedelini ödemiştim hemde en ağır şekilde.
İyi bir çocuk olmuştum, iyi bir savcı olmuştum, mantık evliliği olmasına rağmen iyi bir eş olmuştum her iyi bir baba olduğumu düşünmüştüm her zaman Vira'mı öğrenene kadar.
Ama iyi bir sevgili, aşık olamamıştım.
Melek'imin benden neden ayrıldığını neden beni görmek istemediğini anlayamamış düşünememiştim.
Yanılıp hata yapmıştım.

Bir çok pişmanlıklarım vardı.
Gitmesine izin vermemeliydim, belki de peşinden gitmeli hesap sormalıydım.
Yıllar sonra bile olsa gitseydim biriciğimi öğrenecektim.
Nasıl hissedememiştim ki, nasıl babaydım ben benim bir parçam benden uzakta büyümüştü 16 yıl.
Küçüçük haliyle kocaman acılar çekmişti.

Aslında iyi bir baba olamadığımı sonradan farkına varmıştım.
Biriciğimi ilk gördüğümde ön yargılı ve tepkili davranmıştım giyinişi ve konuşma tarzına göre.
Oysa ki maviye çalan yeşil gözleri sarımsı saçları küçük yüzüyle çok güzeldi benim kızım.

Herkese her şeye kızgın ve sinirliydim öğrendiğim zaman belki de sinirimi kızıma yansıtmıştım farkında olmadan.
Güzel bebeğimde masum değildi korkmadan bana kafa tutuşu, sözleri ahh hele el hareketi yapması.
Dedesi ve dayısı kızdığı zaman masumca özür dilemesi.
Hele ki beni istememesi sinirime sinir eklemişti.
Test verdiğimiz akşam Aydın'dan dönmeden önce Melek'imin kabrini ziyaret etmiştim.
Sevgimi, öfkemi, sinirimi her şeyimi paylaşıp rahatlamıştım özür dilemiştim her şey için.
Özlemimi ve hasretimi anlatmış hakkını helal etmesini istemiş ve benim onu affettiğimi söylemiştim.
Bizimkisi mahşere kalan sevdaydı.

En öfkeli olduğum kişi babasıydı o istemişti kızımı saklamasını.
Haklıydı belkide o zamanlar ki öfkesinde ama şu an için haksızlık yapıyordu bana.
Kızımı benden uzaklaştırmak istiyordu ve ben ona karşı olan öfkeme engel olamıyordum.

Benim küçük kızım evin içinde bağıra çağıra konuştuğu için çoğu zaman istemeden de olsa kulak misafiri oluyordum telefonla konuşmalarına.
Anneannesi sevimli bir kadındı öğütler veriyor, onun hissettiklerini soruyordu ve en önemlisi senin istediğin kuzumun kuzusu diyordu.
Manipüle etmiyordu.

Devran küçük kızımın biricik dayısı onun deyişle aşkuvat'ı oğlumun baş rakibi.
Her zaman aramızın iyi olmasını isteyip onun için uğramıştı.
İlk başta tepkili olsa da .
Ne sevip sevmediğini, nasıl onu mutlu edeceğimizi anlatmıştı.
Anlatırkende sen savcı beye şükret sarışın diyerek Erim'e sataşmıştı eğlenceli çocuktu.

Ahh ama dedesi tam bir felaketti.
İlk gittiğim zaman tüfek doğrultması, bağırıp çağırması değildi mevzu.
Konu şu andı.
Telefonda konuşurken sürekli nasıl davrandığımı, bana güvenmemesi gerektiğini, benim ondan sıkılıp geri göndereceğimi falan söylüyordu.
Küçük kızım, biriciğim öyle biri olmadığımı artık aramızda sorun olmadığını ve beni çok sevdiğini söylesede üzüldüğünü hissediyordum.
Ve bu benim öfkelenmeme sebep oluyordu.

Şimdi birde Savaş Karahanlı'belası vardı.
Yeraltı dünyasından olan karanlık bir isimdi  onun davasının soruşturmasına bakıyordum ve dosyası kabarıktı.
Sıkı bir dosya hazırlamıştım soruşturmalara bizzat katılıyor araştırıyordum.
Bu onu rahatsız etmiş olmalıydı ki bir gün adliye çıkışı ziyaretime gelmişti.
Ne kadar istediğimi sormuştu, hakimlere onun aleyhine tamamlamamı istiyordu soruşturmayı.
Bunun imkanının olmadığını ve ceza alması için elimden ne geliyorsa onu yapacağımı söylemiştim.
Bunun bedelinin ağır olacağına dair bir kaç şey zırvalayıp gitmişti.

Adamlarını peşime takmıştı bir çok yerde karşıma çıkıp boş tehditlere devam ediyordu.
Hakkında suç duyurusunda bulunmuştum Erim tedirgin oluyordu.

Ama bu sefer farklıydı Vira'mın yanında tehdit etmişlerdi.
Ve en değerli varlığım yıllar sonra kavuştuğum kızımla tehdit etmişti üstü kapalı.
İlk defa iliklerime kadar korku hissetmiştim.
Ne yapacağımı bilemeden telaşlanmıştım.

O itleri polise teslim edip taksi ile eve dönmüştük, o tür insanların ne yapacağı belli olmaz diye arabaları polislere bırakmıştık araştırma için.
Yolda bebeğim bir kaç kez sormuştu ne olduğunu ama cevap vermemiştim ne diyeceğimi ne yapacağımı bilemiyorumdum.

Eve gelir gelmez Erim ve Devran ile çalışma odama gidip bir kaç görüşme yapmış ve konu hakkında konuşmuştuk.
Davayı beraber gördüğümüz hakim daha dikkatli olmam gerektiğini dava günü yaklaştıkça daha da pislikleşe bileceklerini söylemişti.
Bizde çözümü Vira'mı Aydın'a göndermekte bulmuştuk.
Devran göz kulak olacaktı en azından gözden uzak olacaktı orada.

Vira'ma söyler söylemez beklediğim tepkiyi vermişti.
Gitmek istemiyordu buruk bir sevinç kaplamıştı içimi.
Bebeğim bize alışmıştı seviyordu ve bırakmak istemiyordu, ama gitmesi onun için en sağlıklı olandı önemli olan onun güvende olmasıydı.
Sinirle odasına gidip valiz hazırlamaya başlamıştı.
Yanına gidip ellerini tutarak konuşmuş anlatabildiğim kadar anlatmıştım.
Güzel bebeğim anlayışla karşılamış ve içeri gitmişti.
Nemlenen gözlerimi silip peşinden gitmiştim.

Abisiyle sarılıp ağlamış ve sonunda vedalaşmıştı.
Sıra bana geldiğinde minik çenesi titremiş ve gözünden bir kaç yaş firar etmişti.
Sıkı sıkı sarıldıktan sonra dikkat etmem gerektiğini ve beni çok sevdiğini söylemişti.
Aynı şeyleri bende söyleyip onları yolcu etmiştik.

Çalışma odama geçip masaya oturduğumda elime güzel kızımla çiftlikte çekildiğimiz fotoğrafı almıştım.
Çerçeveleyip çalışma masama koymuştum.
İstemeden de olsa gözümden yaş akmıştı.
Umarım çok kısa bir ayrılık olurdu bu.
Umarım evine. Ait olduğu yere hemen dönerdi  biriciğim.
Daha yaşamamız gereken bir çok şey vardı baba-kız.

Seni daha şimdiden çok özledim küçük fırtınam.
















Merhaba patateslerim 👋🏻

Kenan'ın düşüncelerini okuyalım istedim.

Kısa ve çerezlik bir bölümdü.

V İ R AWhere stories live. Discover now