13.bölüm

7.7K 546 18
                                    










Sinirli bir boğaya benzeyen mavi gözlü devin kolumdan çekip birden sarılması beklediğim en son şey bile değildi aslında.
O kadar sıkı sarılıyordu ki kemiklerim birbirine geçmek üzereydi sanırım.

Ben sana çok bağırıp çağırmasını hesap sormasını bekliyordum oysa ki.
'Son bondon hoborsoz nosol godorson vira' diye kükremesi lazımdı.

"tek başına nasıl Aydın'a gidip gelirsin Vira'm."diye sinirli bir sesle konuştu.
Bende nerede bu mavi gözlü dev diyordum.
Tamam biraz haklı olabilirdi ama söylesem izin vermeyecekti.

" şey kemiklerim kırılmak üzere baba" dediğimde hemen kollarını gevşetti ama bırakmadı.
Sanırım gerçekten korkutmuştum.

"neyse içeri geçelim elbette Vira'nın bir açıklaması vardır" dedi abim.
Ona 4 numaralı sen olmamışsın bakışımı attım babam benden ayrılırken.

Üzerimi incelerken kaşları olabilirmiş gibi daha çok çatıldı.
Etrafa baktığımda karşımızda babama benzeyen bir amca ve çok güzel bir teyze vardı.
Sanırım babaannem ve dedem oluyorlardı.
Babamın elinden kurtulup önlerinde durdum.
Babaannem gülümseyerek bakarken dede bey tek kaşını kaldırmış bakıyordu.
Babamın kime benzediği çok açık ortadaydı.

"geç kaldığım için özür dilerim efendim" diyip babaannemin elini öptüm.

"çok korkuttun bizi güzel kızım" diyerek kendine çekip sarıldı.
Ulan analı oğullu çekiştirmeye doyamadılar.
Bende kollarımı ona doladım.
Dede beye sıra gelince elini öptüm.
O da sarıldı ama hala çok ciddi bakıyordu.

Hep beraber salona geçerken elinde sarma dolu tabakla biri çıktı mutfaktan.
Tuaf tuaf bana bakarken bir yandan sarma tıkıyordu ağzına.
Bu Hali çok komik gelmişti gözüme.
Birden kıkırdadığımda bakışların bana dönmesiyle başımı eğdim.
Utanmıştımtım ulan.

"eğitemedik bu çocuğu nerede hata yaptık acaba" diye söylenerek koltuğa kuruldu.
Kimdi acaba bu adam.
Ben sorgular gibi ona bakarken o da beni inceliyordu.
Önüme gelip durduğunda kafamı kaldırıp ona baktım aslında abime benziyor gibiydi.

"Merhaba ben Vira siz kimsiniz" diye sordum.
O an öyle bir bakışı vardı ki.
Şu an haykıra haykıra gülmek istiyordum.
Elini kalbinin üzerine koyup tiksinir gibi baktı babama.

"beni beni bihterini söylemedin mi hiç mi anlatmadın." diye sordu dehşete düşmüş bir sesle.
Konuya tamamen Fransız kalmıştım.

"salak salak konuşma selim fırsat olmamıştır" dedi babam.

"yazıklar olsun" diyerek olmayan saçını savurdu adının selim olduğunu öğrendiğim kişi.
İnşallah bir yakındır şimdiden çok sevmiştim.

"salak deme çocuğa sonra gerçekten salak oluyor" diye babama kızdı babaannem.
Daha fazla dayanamadım ve kahkaha attım.

"çok özür dilerim" dedim içime kaçan sesimle ama şu an çok komikti ortam.

Abim hayatı sorguluyor gibi sessizce izliyordu.
Dede bey memnuniyetsizce bize bakıp burun kıvırıyordu.
Babaannem babama kızıyordu sürekli öyle deme şöyle deme diye.
Selim kişisi dünyanın yedinci harikası gibi davranıyordu elindeki hala bırakmadığı sarma tabağıyla.
Ben mi.
Bende üstü başı toprak dizinde ki kanlar kurumuş saçı başı dağınık olanlara gülüyordum.

"ben selim güzellik 30 yaşındayım, bekarım ve doktorum" dedi.
Ulan tamam tamamda neyimsin.

"neyim oluyorsun" dedim bıkkınca.
Çünkü yorgundum.

"amcan oluyorum güzelim tek ve mükemmel olan" dedi.
Oha amcam vardı birde hiçte söylemediler.
Ben bir ara amcamı gaza getirirdim ki.

"artık neden babandan izin almadan nereye gittiğini anlatsan mı Vira" diye sordu dede bey.
Ses tonu bile gerilmeme neden oluyordu.

"biz bunu evde konuşuruz baba" diyerek kurtardı beni.
Abim yanıma gelerek beni kaldırdı.
Hiç konuşmadan banyoya getirip oturttu beni.
Dolaptan ilk yardım çantasını alıp önümde diz çöktü.
Yüzüme bakmadan dizimi temizliyordu.
Trip mi atıyordu anlamıyorum ki.

"abi iyi misin" diye sordum.

"Asıl sen iyi misin Vira. Ne kadar korktum haberin var mı senin. Ayrıca şu haline bak dağılmışsın" dedi.

"özür dilerim ama gitmem lazımdı abi"

"neden Vira. Dayın seni gördüğünü sanmış Vira iyi mi diye soruyor. Cevap bile veremedim. Kardeşim Aydın'a gidiyor ama haberim yok ailesinin yanına da gitmiyor".

"izin alsam vermeyecekti babam abi"

"neden gittin Vira bana söyleseydin beraber giderdik"

"bugün annem öleli dört ay oldu abi gitmem lazımdı ona" dediğimde gözümden bir kaç damla yaş aktı.
Abim dizimi temizlemiş ve sarmıştı.

"özür dilerim kardeşim bunu bana söylemeyeyip gizli gitdiğin için" diyip sarıldığında şaşırdım.

"özür dilerim abi" dedim tekrar.
Çünkü cidden üzülmüş, korkmuş ve meraklanmıştı.

"hadi bakalım yemek yiyip evimize gidelim" diyerek saçlarımı öpüp kaldırdı.

Salona geçtiğimizde masaya oturmuş bizi bekliyorlardı zaten.
Abimle yan yana oturup yemek yemeye başladık.
Abim sürekli tabağıma bir şeyler koyuyordu.
Amcam o kadar komik biriydi ki.
Onu çok sevmiştim şimdiden.
Ama dede bey sürekli laf sokuyordu ona nedeni anlayamadığım bir şekilde.
Ne kadar şakaya vursada üzüldüğü belli oluyordu.

"derslerin nasıl" diye sordu dede bey.
Sorma işte sorma bana bir şeyler.

"iyi" dedim kısaca.

"hukuk kazanacak kadar iyi olmalı" dediğinde kaşlarımı çattım.
Etrafıma bakındım şöyle bir umarım bana demiyordur.

"bana mı diyorsunuz" diye sordum.
Başını sallayıp bana bakmaya devam etti.

"hukuk okumayı düşünmüyorum efendim" dedim.

"ama okuyacaksın" dediğinde kaşlarımı çattım.

"pardon" diye sordum.

"ben emekli hakim'im babaannen emekli savcı baban savcı, abin avukat. Ailede bir hukukçu daha yetişecek işte" dedi.

"en doğru kararı vermişsin amca" diyip güldüm.
Abimin yanımda gerildiğini hissetmiştim.

"gittiğin lise yeterli mi. Sınavlara çalışman lazım şimdiden hukuk zor" dediğinde sabrımın sonuna geldiğimi hissettim.
Tam cevap verecekken babam benden önce davrandı.

"kızım hangi mesleği isterse onun üzerine okuyacak baba. Sıkma çocuğu" dedi itiraz istemez sesiyle.
Şaşırmıştım ilk defa benim tarafımda olmuştu.

Sofradan kalktığımızda çok belli bir gerginlik vardı ortamda.
Ve benim iyice uykum gelmişti.
Bunu fark eden abim kalkalım artık demişti.
Ona tüm samimiyetimle gülümsemiştim.
Çünkü benim yorgun olduğumu bildiği için söylemişti.
Babaanne ve dede beyle vedalaşıp arabaya binmiştik.

"şimdi mi açıklamak istersin eve gidince mi" diye sordu babam.

"baba sonra konuşuruz yorgun şu an ben anlatırım sana" dedi abim.
Bugün ilk defa bir abim olduğunu hissetmiştim.
Sürekli beni koruması falan.
Güzel bir şeymiş aslında.

"tamam ama daha sonra konuşacağız."diyince sadece başımla onayladım.
İyice uykum gelmişti.

Bir saate yakın bir sürede eve gelmiştik.
Abimin kolunun altında eve çıkıyordum.
Uyumamak için direnirken.
Eve girdiğimizde hemen odama geçip pijamalarımı giyindim saçlarımı tepeden topuz yapıp yatağa bıraktım kendimi.




V İ R AWhere stories live. Discover now