5.6

20.6K 1K 116
                                    

[bade]

Ayaklarımı yere çarpa çarpa Tuğra'nın oturduğu çardağa ulaştığımda onun daha tek bir kelime etmesine imkan tanımadan konuşmaya başladım.

"Bir de yüzüme söylesene o az önce yaptığın imaları?!"

Yüzünde geniş bir gülümseme oluştu. Bense bu tavrına karşılık o iki yana kıvrılan dudaklarına tırnaklarımı geçirip kanatmak istemiştim.

Pekala, tam olarak bunu yapmak istediğimden emin değildim ama yine de bu sinirlerimi zıplattığı gerçeğini değiştirmiyordu.

"Hangi imaları? Hafızamı tazelemek için biraz bahsetsen hiç fena olmaz."

Bakışlarımı sabır dilercesine etrafta gezdirdiğim sırada pür dikkat bizi izleyen birkaç insan topluluğu ile karşılaşmış, bir de onların ağzına laf vermemek için sanki her şey çok yolundaymış gibi gülümseyerek çardakta Tuğra'nın yanına yerleşmiştim.

Halka açık alanlarda da rahat rahat kavga edilmiyordu ki canım! Hevesim kursağımda kalıyordu resmen.

Dişlerimin arasından âdeta bir tıslamayla "Sen çok iyi biliyorsun Tuğra!" dediğimde yüzümdeki yapmacık gülümsemeyi de bozmadım. Böylece dışarıdan bizi izleyen birisi asla tartışma anında olduğumuzu anlayamayacaktı. En azından ben böyle düşünüyordum.

"Haklısın, çok iyi biliyorum."

"Sen var ya..."

Beni mümkünmüş gibi iyice çıldırtmak maksadıyla olsa gerek "Ben var ya?" diyerek sorguladığında hiçbir şey söylemeden tüm sinirimi gözlerinin içine bakarak kustum. Neyse ki bu şekilde anlaşabiliyorduk!

"Her neyse, siktir et bunları. Çay?"

Ona inat neredeyse yarısını içtiği çay bardağını onun elinden çekip aldım ve art arda birkaç yudum aldım. Lakin hâlâ daha sıcak olduğunu fark etmemle yüzümü buruşturmam bir olmuş, sinirle çıkışmama engel olamamıştım.

"Kahretsin ya! Sıcak bu çay, dilimi yaktı!"

Hızlıca içtiğimden dolayı birkaç yudum da dudaklarımın arasından taşarak oradan çeneme akmıştı ama şu an önemseyeceğim en son şey buydu. Yanan dilim yeterince canımı yakmıştı. Üstüne üstlük bir de onun yüzünden başıma böyle bir şey gelince ekstra sinir olmuştum.

"Kızım düzgün içsene şunu!"

Söylene söylene bana doğru uzanıp çenemden akmakta olan çay damlalarını baş parmağıyla sildikten sonra "İyi misin?" diye sordu. Bense tüm sinir bozukluğumun üzerine bir de bu olay eklenince neredeyse ağlama raddesine ulaşmış, onun sorduğu soruyu umursamamıştım bile.

"Doldurma şu gözlerini hemen. O kadar sıcak değildi ama birden hepsini içince dilini tahriş etti muhtemelen."

Masanın üzerinde duran su şişesini açıp dudaklarıma yerleştirdiğinde itiraz etmeden bana suyu içirmesine izin verdim. Birkaç yudum almamın ardından da elimle su şişesini dudaklarımdan uzaklaştırdım.

"Şimdi daha iyi misin?"

Her ne kadar ılık su biraz olsun iyi gelse de "Değilim!" diye cevapladım o anki gerginliğimle. "Çayın bile senin gibi uğursuz."

socialiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin