7.3

8.8K 900 193
                                    

[bade]

Asansörden inip Tuğra'nın evinin kapısına doğru ilerlemeye başladığımda bir yandan da ona geldiğime dair bir mesaj atmakla uğraşıyordum. Zira kendisi son bir saattir mesajlarıma hiçbir şekilde dönmüyordu ve ben de aklımdaki tüm olumsuz ihtimalleri yok sayarak mutfakta yemek hazırlamakla uğraşıyordur diye kendimi teselli etmekle yetiniyordum.

Beceriksiz aşkım umarım bugün bizi aç bırakmazdı.

Düşüncelerime içimden gülüp onun oturduğu daireye geldiğimde hâlihazırda aralık olan kapı kaşlarımı çatmama sebep oldu. Aklıma ilk gelen şeyse evine hırsız girmiş olduğu düşüncesiydi.

Adımlarımı durdurup ne olduğuna anlam vermeye çalışarak etrafa bakındığımda yine de bir sonuca varamamış, tek çare olarak vakit kaybetmeden kapıyı hafifçe iterek içeriye adımlamıştım. İster istemez de karşıma hırsız çıkarsa ona nasıl saldırabilirim diye düşünüyordum.

Herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmayınca bakışlarımı adımlarıma doğru indirdim ve o an fark ettiğim şeyle duraksadım. Yerde gül yapraklarıyla bir yol çizilmişti. Bense kapının neden aralık olduğunu sorgulamaktan bu detayı yeni fark ediyordum.

Her şey aniden kafama dank ettiğinde yüzümde kocaman bir gülümseme oluştu. Salak çocuk durduk yere beni panikletmişti. Muhtemelen aşağıdan apartmana giriş yaptığımı ona Meriç haber vermişti. Beni buraya kadar getiren oydu çünkü. Yoksa Tuğra niye durduk yere kapıyı açacaktı ki?

Daha fazla bu gereksiz detayları sorgulamakla vakit kaybetmeyip gül parçalarını takip ede ede içeriye doğru ilerledim. Tabii evin kapısını ardımdan kapatmayı da ihmal etmemiştim.

Güller beni üst kata doğru yönelttiğinde merdivenleri yavaşça çıkmaya başladım. Saniyeler sonra ise kendimi evin terasında bulmuştum.

Çeşitli mumlar ve yine gül yapraklarıyla döşenmiş yemek masası görüş açıma girerken ek olarak özenle yerleştirildiği bariz belli olan tabaklar ile çatal bıçaklar da kırmızı-beyaz renklerinin hakim olduğu masaya hoş bir hava katmıştı. Üzerindeki çeşitli meze ve salata türleri de dikkatimden kaçmamıştı tabii.

Ben öylece hayranlıkla masayı incelerken bir anda belimden karnıma doğru sarılan kollarla hafifçe irkildim. Lakin çok geçmeden Tuğra olduğunu anlamış, ben de bir elimi geriye atarak onun ensesine yerleştirmiştim.

"Hoş geldin, sevgilim."

Gülümseyip ona iyice sokuldum. Tuğra omzuma düşen saçlarımı bir tarafta toplayarak açıkta bıraktığı kısmı öperken ben de "Hoşbuldum, sevgilim," diye aynı şekilde karşılık verdim ona.

Yavaşça geri çekilip yönümü ona çevirdiğimde yeni fark ettiğim ıslak saçları ve hafif nemli tişörtü sayesinde duş aldığını fark etmem zaman almamıştı. Böylece burnuma normalde olduğundan daha fazla ilişen kokusunun sebebini anlamış bulunmuştum.

Tuğra yüz yüze gelmemizden istifade bir elini yanağıma yerleştirip baş parmağıyla usulca okşamaya başlarken bakışları gülümsememden dolayı gerginleşen dudaklarıma kaymıştı.

"Kırmızı ruj sürmüşsün."

"Hı-hım. Değişiklik olsun dedim."

socialiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin