7.5

7.5K 601 44
                                    

Göğsümün üzerinde hissettiğim baskıyla gözlerimi araladığımda ilk birkaç saniye neler olduğuna anlam verememiş, ardından başımı hafifçe aşağıya doğru eğerek baskının sebebini öğrenmek istemiştim.

Dışarıdan gelen güneş yeni uyanmış olmamın etkisinden dolayı gözlerimi rahatsız ediyordu ama yine de bu göğüslerimin üzerinde uzanan Tuğra'yı görmeme engel değildi.

Sanki yastığın üzerindeymiş gibi kafasını yerleştirmiş, kollarını da belime sarmıştı. Bir nevi beni kollarının arasında sıkıştırmış vaziyetteydi. Hâl böyleyken uyanmamam imkansızdı zaten.

Yüzündeki gülümseyen ifadeyle "Günaydın," dedi. Ardından belimde duran sağ elini yukarıya çıkararak yüzümü örten saçlarımı geriye iteledi.

Aynı onun gibi gülümseyerek "Günaydın," diye karşılık verdim. Yeni uyandığım için hâlâ daha sersem gibiydim. O ise benim aksime fazlasıyla ayıktı. Bu da çok önceden uyandığını gösteriyordu.

Uzanıp ellerimi saçlarının arasına daldırdığımda kafasını biraz olsun çıplak göğsümden uzaklaştırıp rahat bir nefes almayı umdum. Neredeyse benim iki katım ağırlığında olduğu için altında ezilmiştim resmen.

Tuğra onu kendimden uzaklaştırmamı umursamadan iki göğsümün arasına öpücük bırakıp bakışlarını bana çıkardığında "Nasılmış bakalım benim bir tanem?" diye sordu.

Bana söylediği güzel sözler kalbimi yerinden tekletirken heyecanımı biraz olsun azaltmak adına parmaklarımı onun saçlarının arasında gezdirmeye devam ettim ve bir yandan da "Doyumsuz sevgilim beni biraz fazla yorsa da çok iyiyim," diye mırıldandım. O ise cevabıma karşılık gülmüştü.

"Bu konudan ötürü yapabileceğim bir şey yok. Senin gibi bir kadınla birlikteyken doyumsuz olmama imkan yok güzelim."

Bu sabah ayrı bir keyifliydi ve enerjisi ister istemez beni de etkiliyordu. Sürekli birbirimize bakarak gülümseyip duruyorduk.

"Sen de haklısın, sevgilim."

Kafasını göğsümden kaldırıp yüzlerimiz aramızdaki mesafeyi kapattığında "Sevgilin her zaman haklıdır tabii," dedi gülümseyerek. Ardından ekledi. "Bana sevgilim demen feci hoşuma gitti, bunu da ayrıca belirtmek istiyorum."

Şapşaldı bu çocuk.

Saçlarının arasındaki parmaklarımı çekip yüzüne yerleştirdim ve "Benim de gidiyor," dedim. Tuğra ise karşılık olarak yanağındaki elime hızlıca öpücük kondurup gülümsemişti. Lakin bu yeterli olmamış olacak ki bu sefer de elimi bırakıp dudaklarıma uzandı.

Art arda hızlıca birkaç kere dudağımı öptükten sonra üzerimden doğruldu. Lakin bana bu kadarı yeterli gelmediği için onu ensesinden tuttuğum gibi kendime çektim ve tekrardan birleştirdim dudaklarımızı.

Bu sefer onunkinin aksine uzun uzun öpüşürken yattığım yerden doğrularak dudaklarımızı kısa süreliğine ayırdım. Tuğra'yı omuzlarından geriye doğru itip yatakta uzanmasını sağladıktan sonra karnına yerleştiğimde onun da elleri anında bacaklarımı iki taraftan kavramıştı.

Kalçamı karnından aşağıya doğru kaydırıp tekrardan dudaklarına yöneldiğimde onun "Duş almamız gerek bebeğim," diyen sesini duydum fakat umursamadım. Dudaklarını teğet geçip kafamı boynuna yönelttim. Son anda orası daha cazip gelmişti.

Dudaklarımı ufak dokunuşlarla boynunda gezdirirken bir yandan da kalçamı harekete geçirdim ve kendimi hafifçe ona sürttüm. Bu hareketim karşısında vücudu saniyesinde kasılarak tepki verirken dudakları arasından firar eden kısık sesli küfür de onu ufacık dokunuşlarımla bile etkim altına aldığımı gösterir nitelikteydi.

socialiteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin