1. Bölüm - Krallığın Yükselişi

1K 69 22
                                    

10 yıl önce

O gün doğan çocuk, kraliyet ailesinin ölüm fermanı olacaktı. Saraydaki sessiz gerginlik en çok kraliçenin kalbini titretiyordu. Sadece doktorların farkında olduğu bu koşturmaca, kapıların arkasında gerçekleşiyordu. Fısıltılar hizmetlilere kadar gelmese de onlar da bir şeylerin ters gittiğini anlayabiliyordu.

Kasvetli saray duvarlarının ardında kaderini öğrenmek üzere bekleyen asiller duruyordu. Ağlayan bebek kraliçenin kucağına verildiği an kraliçe odanın köşesinde duran sağ koluna baktı. Sadece o, bu bebeğin yükselen olup olmadığını anlayabilirdi.

Ancak kraliçe ile bakışları kesiştiği an, kadın hafifçe başını iki yana salladı. Bu bebek bir yükselen değildi. Kraliçe Kassandra sağlıklı bir bebeği olduğuna sevinemeyecek kadar endişe içindeydi. Yaşlar yanaklarından dökülürken, odada olan herkes kraliçenin duygulandığını düşündü. Ancak bu yaşlar çaresizlik gözyaşlarıydı. Yıkılacak krallığın tuğlalarını kendi elleriyle mahvetmişti.

Bu kral ve kraliçenin beşinci çocuğuydu. Doktorlar kraliçeye hayati risk taşıdığını söylemelerine rağmen kraliçe bu bebeği istemişti. Çünkü diğer çocuklarının aksine, bu bebeğin bir yükselen olacağına inanmıştı. Şimdi inanacak başka yalanı kalmamıştı ve gerçekler hiç bu kadar kan dondurucu olmamıştı. Geri dönüşü olmayan bu yolda yapacak tek bir şey vardı, bu sırrı sonsuza kadar saklamak.

⚔️

"Ayağımın altından çekilmezsen üzerine yemek dökeceksin," dedi annesi küçük oğluna.
Sekiz yaşındaki Rowan bu bilgiyi almış gibi görünmüyordu. Onun için annesinin mutfakta yaptığı her şey bir oyundan ibaretti. Evde olan koşuşturmacanın farkında bile değildi. Annesinin eteklerini çekiştirince ona yapacak başka bir şey bırakmadı.

"Raya, gelip kardeşini al!" diye bağırdı üzerindeki önlüğe ellerini silen anne.

Mutfaktaki işleri bitmek üzereydi ve Rowan'ı çoktan giydirmişti. Üzerine bir şey dökme riskini göze alamazlardı. Bugün hayatlarının en heyecanlı günüydü.

Mutfağa hızlı adımlarla gelen Raya yardıma yetişmeye hazırdı. Henüz hazırlanmaya başlamamasının tek sebebi kapının önünde duran sonbahar yapraklarını temizlemeyi önceliğe almış olmasıydı. Evleri kusursuz olmayabilirdi, ancak en azından bugün için öyle görünmek zorundaydı.

Her gün evinize bir prens gelmiyordu.
Her şey on gün önce kraliyet ailesinden gelen bir mektupla başladı. Prens, Kairi ailesine özel olarak bir mektup yollamıştı. Bu beklenmedik bir şeydi çünkü Kairi'lerin ne soylu bir kanı vardı ne de prense sunabilecekleri bir şey. Ellerinde olan tek şey aile fırınlarıydı. Bunu prensin kullanabileceğinden şüphelilerdi.

Aile, bu notun Hadley'e geldiğine emindi. Üç kardeşin en büyüğü olan Hadley, ilk kez güzelliği ile birini etkilemiyordu. Prensle aynı yaşta olduğunu biliyordu ve bu mektup hayatı boyunca asla elde edemeyeceği bir fırsatın altın anahtarı gibiydi.

Hadley 10 gün boyunca bulutların üzerindeydi. Prensin evlerine getirdiği mektubu yastığının altında saklıyordu. Nasıl bu kadar şanslı olduğunu bilmiyordu. Sanki tüm dilekleri gerçek olmuştu. Onları ziyaret edeceklerini söyleyen mektup şimdi aynasının karşısındaydı. Hazırlanırken gözlerini o tarafa çevirmek Hadley'e müthiş bir özgüven veriyordu.

Kapısı çalındı ve içeri babası girdi. Hadley, on beş yaşından beri babasının yanında çalışıyordu. Başlarda sadece satışları yapmakta yardımcı oluyordu. Fakat bir kez elini hamura daldırdıktan sonra artık sadece yamaklık yapamayacağını o da anladı. Yeteneğini övmesine gerek yoktu, zaten her şey ortadaydı. Babasının açtığı fırın, artık sadece ekmek satmıyordu. Hadley'nin katkılarıyla artık kurabiyeler, turtalar ve kekler de üretiyorlardı.

Lanetli KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin