16. Bölüm - Söylenti Diyor Ki

122 15 0
                                    

Nikolai ve Edgar pazar yerinde yürürken bir yandan da insanlara selam veriyorlardı. Küçük köyde belki de bin kişi bile yaşamıyordu. Bu şekilde çevrelere serpilmiş köylerden üçüncüsündeydiler. Nikolai en başta şikayet etmiş olsa da, bu gezinin perspektifini genişlettiği yalan değildi. Edgar'ın onu sürüklemesi işine yaramıştı.

Köy fırınına gittiklerinde arkalarında onları bir gölge gibi takip eden Vladamir de onlarla beraber içeri girdi. Burası, Nikolai ve Arlo'nun çok sık ziyaret ettiği bir yerdi. Çalışanların onu tanıdıklarını biliyorlardı. Köylerde her zaman prensler tanınmazdı. Böyle zamanlarda Edgar ve Arlo rahatça köylülerle sohbet eder, kraliyet ile ilgili gerçek düşüncelerini alırlardı. Ancak burası, prenslerin tanındığı bir bölge haline gelmişti.

Bu yüzden içeri adım attıkları anda onları tanıyan çalışanlar başlarını eğerek selam verdiler. Arlo'nun aksine Nikolai'nın gelmesine şaşırmışlardı. Onu daha önce görmemişlerdi, ancak Edgar ile aynı hizada yürümesinden onun da prenslerden biri olduğunu tahmin etmek zor değildi.

"Prens Edgar," dedi ekmekleri fırına atan tıknaz adam. "Şeref verdiniz."

Hızla prense selam verdiğinde Edgar gülümsedi. "Umarım işleriniz yolundadır. Bu kez sizi görmeye prens Nikolai ile geldim. Kendisi kraliyetin en parlak ismi."

Nikolai, abisinin bu söylediğinin doğru olmadığını biliyordu. Tahtta dördüncü sırada olduğunuzda, kraliyet işleriyle ilgilenmek o kadar cazip gelmiyordu. Bunu Arlo, Edgar ve Isabella'ya bırakıyordu. O da bu sırada kraliyetin ona sağladığı fırsatlardan yararlanabilirdi. Nikolai aptal değildi, asla bir kral olmayacağını biliyordu.

Fakat bundan şikayetçi değildi. Herkes kral olmak için yaratılmamıştı. Bunu o da farkındaydı. Kendisi prens olmak için yeterli miydi bundan bile emin değildi. Hayatta değer verdiği hiçbir şey kraliyetle alakalı değildi. Hiçbir boş vaktini kraliyeti geliştirmek üzere geçirmezdi.

Tek yapmak istediği kendi ilgi alanlarıyla zamanını doldurmak ve bu sırada özgürlüğünün tadını çıkartmaktı. Ailesinin onu bir yük gibi görmediğini biliyordu ancak kral materyalinin üzerinde olmadığı da aşikardı. Bu yüzden Edgar ondan parlak bir isim olarak bahsettiğinde göğsü kabarmıştı.

Bazen Arlo ve Edgar'ın onun hakkında kötü konuşup konuşmadığını merak ederdi. Abileri beraber çok sık vakit geçiriyordu ve Nikolai onların ne konuştuğunu çoğu zaman bilmiyordu. Bu yüzden de bazen kendisi hakkında konuşabileceklerini düşünüyordu. Bu onu üzmüyordu, fakat aklında kurduklarının doğru olmadığını görebiliyordu.

Nikolai gülümseyerek çalışanlara selam verdi. Kraliyet kumaşının üzerine yakışmadığını düşünse bile bu insanlara ailesini iyi temsil etmek istiyordu. Her şeyden önce, kraliyetin iyi tanıtıldığına emin olacaktı.

"Bir prensimizle daha tanışmak bir onurdur," dedi adam. Bir yandan da henüz yeni pişmiş olan kekleri ve kurabiyeleri prenslere gösterdi. "Lütfen, buyurmaz mısınız?"

Genç bir kadın elindeki tepsiyi prenslere uzattığında, Nikolai tepsinin içinden bir çörek aldı. "Teşekkür ederim."

Tıknaz adam Nikolai'ı cevapladı; "Buralara kadar geldiğiniz için biz teşekkür ederiz. Geleceğinizden haberim olsaydı size özel bir şeyler hazırlatırdım majesteleri."

"Fırınınızdan çıkan her şey o kadar lezziz ki özel hiçbir şeye gerek yok," dedi Edgar.

Nikolai'nın aksine, Edgar insanlarla nasıl konuşacağını biliyormuş gibiydi. Nikolai, onun bu özelliğine hep hayranlıkla bakmıştı. Nerede ne söyleyeceğinden o kadar emindi ki, insanlarla konuşmak onu hiç geriyormuş gibi görünmüyordu. Bu yaşından ya da tecrübesinden kaynaklanan bir şey değildi.

Lanetli KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin