26. Bölüm - Yanlış Enkaz

70 9 0
                                    

Asiller, ana hollerinde toplanmış, şöminenin başına dizilmişlerdi. Serin hava, herkesin tekrar tek bir yerde toplanmasına sebep olmuştu. Bu asiller için mükemmel bir fırsattı çünkü kraliyet duvarlarının dışında beraber vakit geçirme şansına kavuşuyorlardı.

Bazı şeyler kraliyetin yanında konuşulamayabiliyordu. Özellikle de kelimelerinin gücünü bilenler için. Sarayla ilgili dedikodular gittikçe yayılırken bazı asiller kendine engel olamıyordu.

"...Randolf'un söyledikleri kesinlikle düşündürücüydü."

Bunu söyleyen Devonne idi. Şimdiye kadar aklındakileri sadece eşi Stefan ile paylaşmıştı ancak düşüncelerini içinde tutmak her geçen gün zorlaşıyordu ve dostlarının da aklındakileri bilmek onun için çok önemliydi. Bir çember olmuş asillerin bazıları kocaman koltukta oturuyordu, bazıları da duvara yaslanıyordu.

"Bir hainin söyledikleri sizi neden düşündürsün ki?" diye soru Maeve.

Randolf herkese ihanet etmiş, bu odadaki neredeyse herkesi tehlike altına almıştı. Onun söylediklerinin Maeve gözünde hiçbir değeri yoktu. Ancak Stefan hızla eşine destek çıkarak cevap verdi.

"Birkaç gün önce Randolf bir hain değildi. Aramızdan biriydi."

"O zaman koynumuzda yılan beslemişiz," diye tersledi Maeve. "Hem o bir asil bile değildi. Atletizm becerileri onu aramıza taşıdı. Aslında Randolf halktan biri."

Söylentiler elbette Maeve'nin de kulağına gelmişti. Kraliyetle ilgili şüpheler, yaşananlar ve yaşanacaklar onu da tedirgin ediyordu. Ancak onun sadakati Marisanda içindi. Damarlarındaki kan da, aklındaki huzur da Marisanda'ya çıkardı. Kraliyet onlara bu kadar sahip çıkmışken o nasıl kraliyete arkasını dönmeyi düşünürdü?

"Bizimle vakit geçirirken halktan gibi görünmüyordu," dedi Gabriella. Bir anda herkes ona döndü. "Bizdendi. Randolf'un sözüne güvenirdim."

Randolf'un sorgusunun bitiminde kraliyete attığı iftira bir çamur gibi etrafı kirletmişti. Ve çamuru her ne kadar temizlemeye de çalışsalar, bıraktığı çirkin lekeden kurtulamıyorlardı. Bir kere içlerine kurt düşmüştü. Her şey için çok geçti.

"Ama kraliyetin güçlerinin olmadığını söylemesi..." Devonne duraksadı. "Böyle bir şey mümkün olabilir mi?"

Ufak bir sessizlik oldu. Elbette olamazdı. Olmamalıydı. Marisanda gücünü yıllardır elementlerin dengesinden alırdı. Kraliyeti yöneten kral ve kraliçeler sihirden beslenir, kuvvetlerini bundan alırdı. Aksi nasıl düşünülebilirdi?

"Kralı kaç kez sihir yaparken gördüğünüzü düşünün!" diye çıkıştı Maeve. "Böyle bir şey tabii ki mümkün değil!"

Bir an için bu herkese mantıklı gelmişti. Gerçekten de kralı yıllardır izlemişler, parmaklarından çıkan gücün büyüklüğüne şahit olmuşlardı. Onun sihrinden şüphe etmek ancak aptallık olabilirdi. Ancak Randolf bunu neden sürüklenerek çıkarken söylemişti? Yalan söylemek için bir nedeni yoktu, kaybedecek bir şeyi de kalmamıştı.

Krala bu şekilde bir iftira atmak onun hiçbir işine yaramazdı. Bu yüzden Carmen diğerlerinin cesaret edemediği şeyi söyledi; "Kralın yükselen olduğuna eminiz..." Diğerlerine göz ucuyla baktı. "Ama ya varisler? Onlardan emin miyiz?"

Sessizlik.

Herkes aynı şeyleri düşünüyordu fakat kimse ağzını açmaya kendini ikna edemiyordu. O kadar çok şey üst üste birikmişti ki, şüphelenmemek elde değildi. Arkadan bir ses yükselince herkes sesin sahibine, Mikael'e baktı.

"Aslında prenses ile ilgili aklımda bir hatıra var," diye söze başladı Mikael. "Sihir yaptığını hatırlıyorum... Ya da yapmaya çalıştığını. Ellerimi oynatıyordu ancak sanki sihir onun ellerinden akmıyordu... Nasıl anlatılır bilemiyorum... Çok tuhaftı."

Lanetli KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin