8. Bölüm - Gizli Yükselen

215 31 7
                                    

Raya, prensin kolunu tutmuş diğer asillere bakıyordu. Arlo'nun yanında olmak ona daha önce yaşatmadığı hisleri yaşatıyordu. Onu ailesinden koparan, zorla yanında tutan ve şantaj yapan bir barbarla hayatını geçirecek olmak midesini bulandırıyordu.

Onu tolere ettiği zamanlar oluyordu. Fakat Raya'ya yaşattıklarını hatırlayınca kalbinin en derinliklerinde ateşler yanıyordu. Babasının yanına da gitse, ona iyi davranıyor gibi görünse de Arlo kötü biriydi. Raya bunu kendine sık sık hatırlatıyordu.

Çünkü hatırlatmazsa Arlo'nun sihrine kapılıp ona sempati beslemek zorunda kalacaktı. Bu sarayda sempati yoktu. Sadece planlanmış intikamlar vardı.

"Prens Arlo ve nişanlısı Kiera'yı hepinizin huzurunda kutlamak isterim. Bu şanlı günde kraliyet ailemizi genişletmeye karar verdiler," dedi kral. Kadehini diğer asillere kaldırdı. "Prens ve prensese!"

Diğer asiller de kadehlerini kaldırarak krala eşlik ettiler. Tüm salon tek ses oldu; "Prens ve prensese."

Raya'nın tüyleri ürperdi. Burada tek yaptıkları bu muydu? Sürekli etkinlikler düzenleyerek kadeh mi tokuşturuyorlardı? Gerçeklikten bu kadar uzakta oldukları için Raya onlara acıdı. Onun hayat şartlarında bir gün bile dayanamazlardı. Gerçek acizler saray duvarının dışındakiler değildi. Kraliyetin ta kendisiydi.
"Prensesim," dedi Arlo. Raya'ya döndüğünde yüzünde en sahici gülümsemesi vardı. "Tacımı sizinle paylaşmak benim için bir onurdur."

Diğerlerinin duyabileceği kadar yüksek seste konuşuyordu. Bu sahte aşk hikayesini insanlara satarak eline geçenleri Raya ona vermek istemiyordu. Ancak Arlo'nun uyarıcı bakışları Raya'yı buna zorluyordu.

"O onur bana ait," dedi Raya dişlerini sıkarak.
Bu sarayı üzerlerine yıkmak istiyordu. Her şeyi yerle bir ederek insanlara gerçeği söylemek.

İçindeki öfke parladıkça Raya parmak uçlarında sihrin dokunuşunu hissedebiliyordu. Fazla yüklenmiş gibi bedeninden çıkmak isteyen elektrik onun başını döndürmeye yetecek kadar güçlüydü. Raya daha fazla dayanamayacağını düşündüğü an karşılarında kocaman bir toz bulutu belirdi. Patlamanın verdiği gürültüyle kulakları çınlayan Raya ne yapacağını bilemedi.

Alev herkesi başka tarafa iterken Raya panikle geriledi. İnsanlara zarar vermek istemiş ve verebilecek kadar sinirlenmişti. Gücün içinden çıkmaması için de çok çaba sarf etmişti. Eğer sihrini kullansaydı bunu bilirdi.

Bunu o yapmamıştı.

Kim kraliyet kutlamasında kargaşa yaratmak istemiş olabilir bilmiyordu ancak kızdırdıkları tek insan kendisi değildi. Birileri herkesin aynı odada olduğu zamanı beklemiş olmalıydı.
Bir patlama daha olunca insanlar çığlıklarla kaçmaya başladılar. Raya'nın kalbi hızla çarpmaya başladı. Yangının ortasına düşmüşlerdi, ve Raya buradan çıkabileceklerinden emin değildi.

⚔️

Hadley kasaba meydanında yanan ateşin köşesine oturmuş insanların dans etmesini izliyordu. Parmak uçları donmak üzereydi. Raya'nın şimdi sıcacık odasında ısınma derdini düşünmediğine emindi.

Kardeşinin güzel şartlarda yaşadığına mutlu olmalıydı. İmkanlarını onlarla paylaşması Hadley'i memnun etmeliydi. Ama etmiyordu. İçindeki öfkeyi zapt etmek mümkün değildi. Hadley'nin yaşaması gereken hayatı Raya yaşıyordu ve sadaka gibi onlara altın veriyordu.

Kardeşi birkaç hafta önce prensle olmayı düşünebilecek bir konumda değildi. Hadley ona söylemeden önce Raya onun adını bile bilmiyordu. Şimdi ise eşi olacaktı. Hadley buna katlanamıyordu. Prensi daha önce gördüğünden ya da ona kör kütük tutulduğundan değil. Ancak bu onun hakkıydı. Prensin onu istediğine inandırılmıştı. Şimdi ise yapayalnız kalmıştı. Bunu takıntı haline getirmemeye çalıştıkça daha fazla kurcalıyordu.

Lanetli KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin