20. Bölüm - Özgürlük ve Güçsüzlük

109 15 1
                                    

Kimse farkında olmayabilirdi, ancak saraya neredeyse bir yas hakimdi. Prensin odasındaki Kiera, olaya çözüm getirmeye çalışıyordu. Gerçekler, er ya da geç kral ve kraliçenin kulağına da gidecekti. Bu sadece bir an meselesiydi.

"Kral öğrendiğinde bunu neden herkesten sakladığını bilmek isteyecektir," dedi Kiera.

"Farkındayım."

"O zaman umarım bunu kardeşlerinden saklasan bile krala bir açıklama yapmak zorunda olduğunu da farkındasındır."

"Hı-hı."

Kiera, camdan dışarıyı izleyen Arlo'nun yanına yürüdü. Ona bakmıyordu bile. Bunun savunma mekanızması olduğunu farkındaydı ancak Arlo gardını koruyacak bir durumda değildi. Eğer en az hasarla bu durumu atlatmak istiyorsa dürüst olmak zorundaydı.

Prenses, Arlo'nun yanındaki duvara yaslandığında, Arlo'yu kendisine bakmaya zorladı; "Peki neden yaptın? Neden bunu sakladın?"

"Sence?" diye sordu Arlo. "Küçükken kardeşlerimden farklı olmamak içindi. Ancak büyüdükçe... Korkmaya başladım."

Son söylediklerini adeta kendine de itiraf ediyor gibiydi. Kiera'ya bakıyordu ancak gözleri aslında başka bir yerdeydi. Belki de geçmişindeydi. Ustaca kurduğu yalanları bir anda bozduğu anları canlandırıp duruyordu.

"Neyden korkuyorsun?" diye sordu Kiera.

"Laneti başlatan benim," dedi Arlo. "Bitiren de ancak ben olabilirim. Tacı hakkı olan asil kanın giymesi bunun tek çıkışı. Doğru veliahtın. Sence kral her şeyi öğrenirse ne olur? Ben oğlu bile değilim."

"Bunu bilmiyorsun."

"Kendini kandırma Kiera. Bunu ben de biliyorum, annem de. Belki de gerçekten tahta çıkıp tacı hissettiğimde kardeşlerim mahrum kaldıkları gücü tekrar kazanacaklar. Belki kitapta yazan lanet tamamen son bulacak. Ya da belki bu laneti sadece kralın gerçek oğlu bozabilir. Belki de tahta Edgar oturursa..." Arlo, düşüncelerinin bulanıklaştığını hissetti. "...Bilmemiyorum. Doğru yolu çözemiyorum."

"Bunu krala açıklayabilirsin."

"Sence kral aldatıldığını öğrendikten sonra annemi sağ bırakır mı?"

Kiera'nın kanı dondu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Çünkü hazin sonun bu olacağını kendi de tahmin edebiliyordu. Muhtemelen kraliçe ve prens için güzel bir bitiş olmazdı. Kral, lanetin süreceğini bilse bile kendi kanından birinin tahta geçmesini isterdi. Marisanda ise sonsuza kadar lanetlenmeye mecbur kalırdı.

"Laneti sen başlatmadın," diye prensi düzeltti prenses. "Bu olanlar senin suçun değil."

"Ama toparlamak benim elimde. Ne buna sebep olduğu için anneme sırtımı dönebilirim ne laneti bozamayacakları için kardeşlerime."

Kiera prens için çok kötü hissediyordu. Tek yapmak istediği Marisanda'nın mutluluğunu korumaktı. Bu krallığı düzgün bir yer haline getirmekti. Ailesinin üzerindeki kara lekeyi silmekti. Ancak üzerindeki yükleri onun dışındaki kimse göremiyordu. Arlo da kimsenin görmesine izin vermiyordu. Veremezdi.

"O zaman krala gerçeği söyleyemeyi düşünmüyorsun?"

Arlo omuz silkti; "Bilmiyorum." Neredeyse kendinde değil gibiydi. "Tek bildiğim Maraya hattaysa onu bulmam gerektiği."

Kiera, Arlo'nun kız kardeşinden bahsettiğini hatırlıyordu. İsim benzerliği, Arlo kardeşinin adını söylediğinde Kiera'nın ürpermesine sebep olmuştu. Konuşmaya nasıl devam edeceğini bilmiyordu. Çünkü Arlo'nun kelimelerini birleştirirken ne kadar zorlandığını görebiliyordu. Onu zorlamak gibi bir niyeti yoktu.

Lanetli KrallıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin