5. Bölüm

42.6K 1.8K 121
                                    

5.BÖLÜM "..." Hareketli bir şarkı bulamadım. Siz önerin😙

Deniz'den

"O kız da kimdi?"

Serco'ya ters ters baktım. Şu iki dakikalık molada kahvemi yudumlayıp nefeslenmek istiyordum ama Serca'nun buna izin vermeyeceği belliydi.

"Hasta." Diye tek kelimelik bir cevap verdim. Ki diğer türlü düşündüğümüzde, o kız cidden hastaydı.

"Bence sana hasta olmuştu. Suratına nasıl bakıyordu öyle? Susuz kalmış da su kuyusuna rastlamış gibi. Yine yaktın karizmanla bir garibin yüreğini."

Serco'ya uzanıp pata küte dalmak istiyordum ama hiç modumda değildim. Bir direk gibi başımda dikilmiş hiç susmayacakmış gibi konuşmaya devam ederken "Eh yeter artık ama ya abiciğim!" dedim.

Bu da bir kafaydı ya! Neden sürekli böyle çenesizler beni bulurdu ki? Tamam Serco iyi çocuktu tatlı çocuktu ama çok konuşuyordu. İşte bu da bir insanda en sevmediğim özelliklerden biriydi. Tamam Serco'ya alışkındım da cidden bu geceki o baş belası kız da neydi öyle?

"Tamam oğlum be! Demedik bir şey!"

"Deme zaten lan!" dedim bitirdiğim kahvenin karton bardağını çöp kutusuna basket atar gibi fırlattım.

Aklıma biraz önceki şaşkın baş belası kız geldi o an. Nasıl da garip garip bakmıştı çöpe basket attığımda! Yüzünün aldığı hâl zihnimde belirince gülmemek için dudaklarımı ısırdım. Sonra ne yaptığımı fark edip ciddileşerek duraksadım. Saçmalıyordum.

"Bak bak bak! Lan bir de bana posta koyuyorsun! Etkilenmişsin işte kızdan lan! Pişmiş kelle gibi sırıtıyor bir de şerefsiz!"

"Serco, siktir git abiciğim!"

"Aman! Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar!"

Serco söylene söylene alanı terk ettiğinde biraz kafamı dinleyeceğim için mutluydum. Cebimdeki paketten bir dal sigara çıkartıp yaktım ve her ne kadar keyifle yavaş yavaş içmek istesem de bir an önce acile geri dönmem gerekiyordu.

Sigaram bitmek üzereyken cebimdeki telefon titredi.

Arayan annemdi.

"Buyur anneciğim." Dedim telefonu açıp kulağıma götürürken.

"Abi benim." Dedi Canan.

Canan kız kardeşimdi. Aramızda yedi yaş vardı ve bu yaş farkı, babamızı da erken kaybetmemizden kaynaklı olsa gerek onunla aramdaki ilişkiyi abi kardeşten öte bir yere taşıyordu. Babası yerine koyuyordu beni zaman zaman ve ben de yanında dimdik, bir baba gibi durmaya çalışıyordum bu sebeple.

"Söyle abiciğim." Dedim. "Nöbetteyim. Biraz sonra geçmem lazım acile."

"Tamam abi o zaman sonra arayayım." Dedi. Sesi kötü mü geliyordu yoksa ben mi yanılıyordum?

"İyi misin?" dedim. Kaşlarım benden bağımsız çatılmışı. "Annem nerede? O iyi mi?"

"İyiyiz abi önemli bir şey yok ama ben seni sonra aramam gerek."

"Ara kızım ara da... Neden annemin telefonundan aradın? Senin telefonun yok mu abiciğim."

"Abi kırdım ben onu" dedi bir hıçkırıkla.

"Kırılsın." Dedim. Buna mı ağlıyordu?

"Duvara fırlattım." Kelimeler kısıkça çekine çekine çıkıyordu ve bir haltlar yediğini de o an anladım. Annem de muhtemelen bir kenarda baş ağrısı geçsin diye başına bağladığı yazmayla dertli dertli oturuyor, bu kız beni öldürecek, diye söyleniyordu.

"Nöbet çıkışı sizi arayacağım." Dedim keskin bir sesle. Canan'ın nazlı nazlı başını salladığını göremesem de hissettim. Telefonu kapatıp cebime koyduktan sonra banka iyice yayılarak oturdum ve başımı banktan geriye doğru atarken gözlerimi de sımsıkı kapattım.

Şu gece bir geçsin bakalım diye geçirdim içimden. Yarın olsun bir, ne olduğunu öğrenirdim. Muhtemelen yine annem ve Canan'ın can sıkmaya değmez kavga sebeplerini dinleyecek ve ikisine de sakin olmalarını vs. söyleyecektim.

Banktan kalkarken içim sıkıtıyla doldu ve başımda ne zaman başladığını bilmediğim ağrı da zonklayarak ben buradayım, dedi.

Uzun ve dinlendirici bir uykuya ihtiyacım vardı.

Acilin girişine doğru ilerledim. Gözlerimi yorgunca kırpıştırıp sağ tarafıma baktığımda bir çift gözün beni izlediğini gördüm. Bir elinde çubuk kraker paketi diğer elinde de yavaş yavaş yediği çubuk kreker vardı ve hastanenin çıkışına yakın, engin bir duvara oturmuş, ayaklarını sallayarak bu tarafa bakıyordu.

Ona baktığımı fark eder etmez hipnozdan uyanır gibi irkilerek uyandı ve kamburlaşmış oturuşunu düzelterek çubuk krekerin paketini incelemeye başladı.

Bir yandan da umursamazca ıslık çalıyordu sanırsam. Ya da yalnızca ıslık çalar gibi dudaklarını oynatıyordu, bu mesafeden duymam olanaksızdı. Gittim sanıp başını kaldırdı ve kollarını göğsünde bağlamış, niye beni dikizliyorsun der gibi ona baktığımı gördü. Sanırım bu ona yeterli gelmişti.

İlk etapta gözleri kocaman açıldı, sonra duvardan canhıraş atlayarak indi ve arkasından adını seslenip koştura koştura gelen arkadaşını bile beklemeden hastanenin bahçesinden çıkıp gitti.

Arkasından dişlerimi gösterircesine gülümseyerek baktım. Öyle değil böyle rahatsız olunurdu küçük hanım. Sen beni röntgenleyeceksin de ben de öylece arkamı dönüp gidecek miyim? Adı neydi bu kızın? Gidip kayıtlardan adına baktım.

Mavi Şirin.

Ne? 

Ne? 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin