8. Bölüm

39.5K 1.7K 46
                                    

8. BÖLÜM

"Mavi nereye bakıp duruyorsun?"

Pipetimle fokurdattığım kahvemden ani bir şekilde ayrılarak meraklı meraklı bana bakan Birce'ye baktım.

"Ne, buyur?"

"Asıl sen buyur?" dedi gözlerini kısarak.

Yan masada oturan durmadan saatine bakınan sırığa şüpheyle şöyle bir bakıp bana döndü.

"Noldu?" dedi ben biliyordum dermiş gibi. "Doktor'unu unuttun mu hemen?"

Gözlerimi kısarak saçmalama der gibi baktım suratına. Yan masaya bakıp durduğum için Deniz'in arkadaşı sırık çocuğu mu kesiyorum zannediyordu yoksa o.

"Saçmalama." dedim kahkaha atmamak için kendimi zor utarken. İtiraz edercesine başımı iki yana salladım. Bana hâlâ inanmıyormuş gibi bakan Birce'ye gözlerimi diktim ve yüzüm ciddileşti. "Kafayı yeme!" dedim. "Çok ders çalışmak kafa mı yaptı sende?"

"Sen de kafayı yemiş olabilirsin? Çok da kafan yerinde değil, orası ayrı..."

"Hadi oradan!" dedim biraz çirkefleşerek.

"O zaman niye durup durup saçını düzeltiyorsun. Telefonun ekranında rujunu falan kontrol ediyorsun durmadan ve inan bana bunu izlemek çok sinir bozucu."

"Sen şimdi gör niye böyleyim."

"Noldu ki?" dedi hâlâ meraklı bir şekilde.

"Az kaldı bebeğim." dedim. Sırığın bir yere doğru bakıp el sallamasını gördükten sonra bilmiş bilmiş başımı salladım. Belli ki Deniz teşrif etmek üzereydi.

Birce durmaksızın konuşurken ben söylediklerini pek duymuyordum. Neden mi? Sırığın baktığı yöne başımı çevirmiştim ve gözlerim aradığını bulmuştu.

Arabadan indi. Kalbimin atışı anında hızlanmaya başladı. Gözlerinde onu daha da havalı gösteren bir güneş gözlüğü vardı. Onu havalı bir çıkarıp saçlarının üzerine taktı ve sonra buraya doğru yürümeye başladı.

Nefessiz kalıyormuş gibi hissetim ve içeceğinin kapağını atik bir şekilde açarak koca koca yudumlarla içtim soğuk kahvemden. Birazcık çeneme doğru damlamıştı ama önemsemeden siliverdim. Birce de o esnada başını hafifçe çevirmiş benim baktığım yöne doğru bakıyordu.

"Mavi?" dedi sorar gibi.

Canım arkadaşım aç bakışlarımdan gelenin kim olduğunu anlamıştı.

Başımı usul usul sallayıp "Evet..." dedim. "Bu o."

"Aranan enişte bulundu." dedi.

Sırıtarak Birce'ye baktım. "Nasıl?" dedim kahvemden havalı havalı bir yudum daha alırken. Sanki sevgili olmuştuk da bizimkileri tanışmaya getirmiştim. O da olur be, zamanla o da olur diye geçirdim içimden.

Ben bunları düşünürken adım sesleri gittikçe yaklaştı. Deniz geliyordu. Birce'nin gözleri fıldır fıldır dönerken masanın altından ayağımı da türtüp duruyordu. "Tamam kanka." dedim sağduyulu bir insanmışım gibi, içimde fırtına rüzgarları esiyordu halbuki. "Gelsin bakalım."

Ellerimi birbirine sürtmemek için zor tutuyordum kendimi. Sırıtmamı durduramıyordum ama. Acaba beni tanıyacak mıydı? Bir yandan tanısa ne güzel olur, aklında kalmışım demek ki o zaman diye düşünürken bir yandan da o son saniyeler rezil oluşum aklıma gelip, tanımasa da olur ya diyordum.

Yanımda rüzgar gibi geçip gitti.

Parfüm kokusu burnuma kadar gelince derince soludum ve acaba bu koku ne diye geçirdim içimden. Wattpad erkeklerine özgü o vanilya kokusu olabilir miydi? Yok ya o kadar da değil diye söylendim kendi kendime. Neydi acaba bu koku? Eğer sevgili olursak ilk soracağım şeylerden biri parfümünün markası olacaktı. İçimden kahkaha attım.

Deniz ve ben, sevgili olmak.

Ay acaba nasıl olurduk?

Kaç çocuğumuz olurdu?

Çocuklarımıza ne isimler verirdik?

Annem yanında yaşamamı istiyordu, acaba Deniz'i hanım köylü yapabilir miydim? Severse olurdu be, gelirdi benimle. Acaba Deniz'in ailesi nasıl insanlar. Annesi mesele? Kaynana gelin savaşları olmazdı aramızda umarım.

Birce ayağıyla beni iyice dürttü.

"Arka taraftaki masaya oturdu." dedi fısıldayarak.

Böyle fısır fısır çok dikkat çekiyormuşuz gibi hissettim.

Doğal olmaya çalışarak "Biliyorum." dedim. "O sırık var ya..."

Kim demiş gibi anlamsız gözlerle bana baktı.

"O arkada oturan diğer oğlan işte."

"Ha, evet..." diyerek başını salladı hızlı hızlı.

"Bu sırık o gece bana öldürücü bakışlar atan herif işte. Anlatmıştım ya, Deniz'in arkadaşı."

Anladım der gibi başını salladım.

"Birce..." dedim e harfini uzatarak.

Birce başını kaldırarak bana baktı. Ona masum kedi bakışları atmaya başlamıştım bile. Hayır hayır der gibi başını hızlı hızlı iki yana salladı. Bakışlarımdan ne istediğimi anlayan arkadaşlarım olduğu için çok şanslıydım.

"Lütfen." dedim yine e harfini uzatarak.

Birce'ye şöyle bir baktım. Yeşil gözleri, doğal sarı saçları ve masum bakışları vardı.

"Canım arkadaşım." dedim. "Çok güzelsin."

Dudaklarımı üzgünce büküp, az ilerdeki, sırığa gülümseyerek bir şeyler anlatan Deniz'e baktım. O kadar güzel gülüyordu ki, aklımdaki planı gerçekleştirmek için Birce'ye iyice yalvarmalıydım.

"Olmaz!" dedi ne istediğimi anladığı an. "Olmaz Mavi. Ben öylesine biriyle çıkmam!"

"Çık demiyorum ki sana." dedim tepem azcık atmıştı. Planlarım suya düşsün istemiyordum. "Yalnızca..." O tarafa baktım. Sırıtmam büyüdü. Deniz dişlerini görünür bir şekilde kocaman gülümsüyordu. Dişleri çok düzgündü. Mavi gözleri hafiften kısılmıştı. O akşamki kızgın halinden hiç eser yoktu.

"Yalnızca, yanındaki şu yanındaki herifle ufak..." Parmaklarımla ne kadar ufaklıkta bir şey istediğimi gösterdim. "Ufacık bir sohbet başlat. Deniz'le beni aynı masaya oturacak bir sohbet."

Deniz'e bakıyordum bir yandan da ve ben de istemsizce gülümsüyordum. Birce'ye baktım gözlerimi yavaş yavaş Deniz'den çekerek. Birce'nin küsmüş gibi kollarını birbirine dolamış, bana kötü kötü baktığını görünce omuzlarım yenilgiyle düştü.

Kararlı bir şekilde başımı salladım. "Peki." dedim. "Öyle olsun. Ama ben gidiyorum." 

MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin