30.Bölüm

32.3K 1.7K 93
                                    

Aynı gün içinde 2. bölümümüz.
Üçüncü de gelir mii acaba??🙃

30. BÖLÜM

"Buralar halen soğuk..." dedim nefesim buhar halinde dudaklarımdan çıkarken. "Anne dondum, eve geçiyorum ben!"

Annem "Geç kızım sen, babanı bekleyeyim ben!" deyince eve giden, etrafında pembe güllerin ekili olduğu yola doğru koştu koştur ilerlemeye başladım. Küçük bavulum aklıma gelince duraksadım ama babam arabadan inerken ben getiririm demişti. Yine eve doğru yönelmiştim ki bu sefer de aklım başka bir şey geldi.

Telefonum halen kapalıydı!

Gözlerim kocaman büyüdü. Soğuktan kaskatı kesilmiş ellerimi cebimden çıkartıp telefonumu popo cebimden aceleyle arayarak buldum.

"Ah!" diye sızlandım. "Nasıl unuturum!"

Bana mesaj atacaktı, ben de ona. Acaba halen mesajımı bekliyor muydu? Tam bir salaktım! Ona mesaj atacağımı söylemiştim. Bir de kur yapmıştım bunu yaparken!

Telefonu açmak için yan taraftaki tuşa kuvvetlice bastım. Açılması için birkaç dakika geçmesi gerekiyordu.

"Of ya!" diye sızlandım bu sıra. Telefonum markası yanıp duruyordu ekranda hala. Açılıverseydi biran önce. Soğuğu unutmuş gibi yerimde zıplar şekilde telefonun normal ekranının belirmesini beklemeye koyuldum.

"Mavi!"

Karşı bahçeden gelen ve beni irkilten sese doğru başımı kaldırdım.

"Ah, Mavi sensin!"

Bana kocaman gülümsemesiyle bakan Çimen Abiye bakakaldım.

"Çimen Abi!" dedim ağzımdan yuvarlanıyor gibi çıkan kelimelerle duraksayarak.

"Ne zaman geldin?!" diyerek ağzı kulaklarında duvarın dibine kadar yürüdü. Ben de ister istemez onun yanına, onlarla bizim evi ayıran belimize kadar gelen duvara doğru yürüdüm.

Çimen ağabey, benden altı yaş kadar büyük, yan komşularımızın oğluydu. Annesi Selma Teyze, annemin; babası Selim Amca babamın en yakın arkadaşlarındandı. Küçüklükten beri epey yakındık onlarla.

Çimen Ağabey tek çocuktu. Avukattı. Hukuk fakültesini küçüklükten beri istiyordum ve bunda onun payı büyüktü. O mahalleden ayrılmadan önce, üniversiteye giderken o on sekiz ben on iki yaşındaydım. O günden beri avukat olmak istediğimi biliyorum. Tabii sonra başka etkenler de beni hukuk fakültesine gitmemde teşvik etti ama onun katkısı da büyüktü.

On iki yaşında başlayan hayranlığım, o mezun olup tekrar evine döndüğünde daha da arttı. Zamanla ona aşık oldu, pardon, olduğunu sandım.

Ben on yedi yaşındayken o çiçeği burnunda bir avukattı. Şimdi bu meslekte altı yılını devirdi ve buranın meşhur avukatlarından biri oldu. Bense yirmi yaşında kazandığım Hukuk Fakültesinde, üçüncü sınıftayım.

Yanına varıp göz göze geldiğimizde bakışlarımı çabucak onun yeşil gözlerinden kaçırdım. Neden diye soracak olursanız o günden beri, yani ona aşkımı itiraf ettiğim günden beri o hiçbir şey olmamış gibi davransa da ben o anı unutamıyorum.

"Daha çok küçüksün Mavi! Bunlar senin gibi bir çocuğun söylememesi gereken şeyler!"

Ona sadece ona aşık olduğumu itiraf etmiştim. On sekiz yaşımın ilk günlerinde, yeterince büyüdüğümü zannettiğim talihsiz bir anımda olmuştu. Adı Sevda olan lise arkadaşımın doğum gününde, o da Sevda'nın anne tarafından kuzeniydi, karşısına geçmiş ve içimden geçenleri bir bir yüzüne söylemiştim. Sarhoş değildim ama bence delirmiştim! Şimdi düşününce buna kanaat getiriyordum.

MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin