12. Bölüm

37.4K 1.7K 62
                                    

12.BÖLÜM

Merdivenlerden koştur koştur indim. Asansör beşinci kattaydı. Hemen binmeliydim yoksa...

'Tink...'

Asansörü birisi çağırdı bile. Gözlerimi sinirle kapatıp duvara yaslanarak asansörün sıfıra ardından da benden önce davranan kişinin ineceği kata gitmesini bekledim.

Biz kızlarla altıncı kattaki 3+0 bir dairede oturuyorduk. Asansöre binmek için bir kat iniyor, asansörü beşinci kata çağırıyorduk, bizim kata çıkmıyordu.

Gözlerimi kısıp birinci katta duran asansörle sinirlerim bir tık daha gerildi. Bir kat için mi çağırmışlardı asansörü. Sonra aklıma asansörü çağıranın yaşlı birisi olabileceği geldi ve pişman oldum.

Pişman bir şekilde asansörün harekete geçebileceğini belirten işaretini, kırmızı ışığının sönmesini bekledim ve söner sönmez pat diye düğmeye bastım.

Neyse ki asansör düğmesine vaktinde bastım da beşinci kata geldi. Sıfırda durup asansörden indikten sonra zafer kazanmış gibi hissederek çıkışa doğru ilerledim.

Açık konuşmak gerekirse burası atmış küsür daireli bir apartmandı ve bu nedenden olsa gerek asansör sürekli kullanılıyordu. Bir katta durduktan belli bir süre sonra çağırabiliyorduk asansörü bir de.

Markete doğru ilerlerken geri döndüğümde asansörü sıfırda bulurum umarım diye düşünüyordum.

Neyse.

Markete makarna ve ekmek almak için gidiyordum. Bir de kendime abur cubur alacaktım. Bir an düşündüm. Aşağı taraftaki markete mi gitsem yoksa yukarı taraftakine mi? Yolun yukarısında kalan market daha büyüktü. Süpermarket dediğimiz şeyden olduğundan dolayı sanırım.

Daha çok yürümeyi göze aldım. Çünkü yukarıdaki markette, çok güzel ufak kaplı çikolatalı kurabiyeler vardı. Üzerinde küçük renkli pıtırcık şekerlerle içinde küçük fıstık fındık parçaları oluyordu. Markete her gittiğimde onlardan dört beş tane alıyordum.

Tadı aklıma gelince ağzım sulanmaya başladı. Dudaklarımı yalayarak az biraz yokuş olan yolu çıkmaya devam ettim.

Bahar ayı gelmişti ama buralar hala rüzgarlıydı. Rüzgârdan saçlarım uçuşuyordu. Kapüşonumu başıma geçirip rüzgârdan korunmak istedim. Ama rüzgâr birkaç kez kapüşonu çıkarttı. Ben de kapüşonun yanlarından sarkan ipleri çekerek kapüşonu kafama iyice çektirdim.

Şimdi biraz kundaktaki bebeklere benziyordum ama soğuktan da koruyordu böyle.

Okuldan birilerini ya da tanıdık herhangi birini görmemeyi umarak marketin önüne varmıştım.

İki yana açılan otomatik kapıdan geçince kapalı alanın sıcaklığı yüzümü yalayıverdi. Gözlerimi kapatarak bu sıcaklığı karşıladım ve mayışmış bir şekilde markette ilerledim. İlk olarak girişte hemen sol tarafta raflarda sıralı kitaplara bakındım. Yeni kitaplar gelmemişti, bu eskileri de öncesinden gözden geçirmiş beğendiklerimi almıştım çoktan.

Ardından adımlarım sevdiğim kakaolu küçük kurabiyelerin olduğu reyona doğru yöneldi. Üç dört gündür her geldiğimde bitmiş oluyordu. Gözlerimi kısarak var mı diye bakındım. Çok heveslenmek istemediğimden kendimi de olmayabilir diye hazırlamıştım. Oradaki renkli şekerleri görünce gözlerim mutlulukla parladı. İstediğim kurabiyelerden vardı. Adımlarım hızlandı ve hemencecik reyonun önünde bitiverdim.

Bu reyondan sorumlu kadın beni görünce buyurun dercesine bana baktı. Buranın müdavim müşterisi olduğumdan birkaç saniye sonra beni tanıdı da. Gözlerimin parladığını görünce kadın gülümsedi. Tamamdır, bu iş bende dercesine başını salladı ve kurabiyeleri koymak için bir kese kâğıdı aldı.

MAVİ DENİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin