Kaderin Oyunu

1.8K 31 3
                                    

Yaptığımız iş aslında o kadar zor değil

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Yaptığımız iş aslında o kadar zor değil. Yalnızca para kazanmak için iş anlaşmaları yapmak, iş anlaşmaları yapmak için ise birkaç adamı memnun etmek. Bu gece de diğerlerinden farksızdı ama ne yazık ki tek bir istisna ile. Faruk zamanından erken gelmişti ve keyfi kaçık görünüyordu. Her an milyon dolarlar Faruk'un kendini bilmezliği yüzünden uçup gidebilirdi. Adamları kıl edecek tek bir hareketinde onu buradan gönderecektim. Neyseki birkaç gereksiz cümle kurup, saçma espriler yapsa bile kimse onu takmadı.

"Onur, bizi ağırladığın için çok teşekkürler. Seninle çalışmak bir keyif." Adamlar Faruk'u görmezden gelmeye devam edip direkt benimle konuşuyorlardı.

"Memnun kalmanıza sevindim. Umarım devamı gelir." Yemeğin sonunda istediğimi almıştım. Ortaklarımızın elini keyifle sıkıp onları geçirdim.

Adamlar gittikten sonra Faruk artarda küfürleri sıralamaya başladı. "Bitti mi abi?"

"Bu adamlardan nefret ediyorum. Kendini beğenmiş kahpeler."

"Adamlarla imzaladığımız anlaşmanın kaç milyon dolar ettiğine baktın mı?" Masadaki kağıtları alıp eline uzattım.

"Bunlar umrumda değil. Bekarlığa veda partim hazır mı?" Uzattığım kağıtları alıp masanın üzerine geri attı. Bekarlığa veda partisi düğünden önce yapılmaz mı? Eskort çağırıp parti yapmak için kılıf uydurmasına gerek var mıydı?

"Neyin var senin nişanlınla tanışma kötü mü gitti?"

"Fena değildi. Düşündüğümden olgun görünüyordu. Üstelik bir de evlenmek için 4 sene bekleyeceğim. Yani daha fazla yaşlanacak." Bu yaş mevzusu gerçekten hastalıklı bir durumdu. Daha önce kızın 18 yaşında olduğunu söylememiş miydi? 18 yaşında bir kız ne kadar olgun görünebilirdi ki? Hadi en fazla 20 göstersin... Zaten Faruk 40 yaşında değil mi? S*ktiğimin pedofilisi...

"Evlenmek için niye 4 sene bekliyorsun? Ben en geç seneye düğünü de yaparsınız diye düşünmüştüm."

"Senin haberin yok mu? Babası kızın üniversiteyi bitirmesi için ısrar ediyor. Sözde kız çok zekiymiş. Okul birincisi falan. Neyse üniversite 4 sene sürüyor ama belki seneye işler değişir."

Kızını Faruk ile evlendiren adamın ben aklına tüküreyim. Zavallı kızcağız. Üstelik eğer dedikleri gibi zekiyse bizim yarım akıllı Faruk'a nasıl katlanacak?

"Her neyse benim odam kaç numara? Kızlar geldi mi?"

"Oda numaran 1010. Kızlar da gelmiş olmalılar." Telefonumu çıkartıp mesajlarımı kontrol ettim. Kızları ayarladığım adam onları bıraktığını söyleyen bir mesaj atmıştı.

Faruk onu odaya bırakmam için ısrar edince onunla birlikte asansöre binip odanın olduğu kata çıktık. "Belki fikrini değiştirirsin he kızlar güzelse." Toplantıda artarda içtiği viskilerden kafası çoktan gitmişti. Ona cevap verme ihtiyacı bile duymadım.

Odanın kapısını çaldığımızda saniyeler içinde kapıyı iki kadın açtı. Faruk'un bu eskort işlerini bu kadar sık yapmasından nefret ediyordum. Kendi itibarını tehlikeye attığı yetmiyormuş gibi bu yüzden yakalanırsa hapse girebilir bizim itibarımızı da iki paralık edebilirdi. Ama aramızda bu kadar yaş farkı varken ve böylesine sarhoşken ona ders verecek kişi ben değildim.

"Faruk, bebeğim. Neden bizi bu kadar beklettin?" Kızlardan biri Faruk'a elini uzatıp içeri buyur etti. Birbirlerini tanıyorlardı. Hiç şaşırmamıştım. Şehirde Faruk'un tanımadığı bir eskort olabilir miydi? Kızlar yaş olarak çok küçük olmasalar bile giyim tarzları ve vücut ölçüleri ile çocuk gibi duruyorlardı. İkisi de 45 kilo, kıvrımsız, düz vücutlara sahip soluk tenli kadınlardı. Onu orada bırakıp yanlarından ayrılmak üzereyken kadınlardan diğeri bana seslendi.

"Sen gelmiyor musun? Bu gece seni çok iyi hissettirebilirim."

Faruk çoktan diğeri ile yatak odasına gitmişti. Sesleri ise benim olduğum yerden duyuluyordu. "Yok ben gelmeyeceğim. Arkadaşım çok içti ve olay çıkarmasını istemiyorum. Eğer bir şey olursa beni hemen arar mısın? Numaramı yaz."

Kız telefon numaramı vestiyerin üzerinde duran kalem ve kağıdı kullanarak not aldı. Oradan ayrıldıktan sonra asansörde tekrar telefonumu kontrol ettim.

Bir cevapsız çağrı. Arayan Yasemin'di. Buraya gelmiş olmalıydı ve muhtemelen benim nerede kaldığımı merak etmişti. Aramak yerine mesaj atmaya karar verdim. İçeriye girdilerse gürültüden konuşmamız imkansızdı.

"5 dakikaya oradayım. İçeri girdiniz mi?" Yase ile ilişkimi arkadaş grubu içerisinde seviyeli bir şekilde sürdürmeye çalışıyordum. Daha fazlasını istediğini biliyordum ama ilişkimiz arkadaşlık ve fuck-buddy'lik arasında sekmekten ileriye hiç bir zaman gitmiyordu.

"Hayır. Otopark bulamadık. Vale de doluymuş o da almadı. Senin adını da verdik ama bize inanmadı ashdbakjsd." Mekan o akşam çok kalabalıktı. Muhtemelen beni tanıyan arkadaşlarım buraya sıklıkla geldiğimi bildiği için valeye beni tanıdıklarını söylüyorlardı. Yase ve diğerlerini içeri almak için girişe gittim.

"Çocuklar bizimkilere yer bulamamışsınız. Alın bakalım şunu, bak şu araba, ona bir yer bulun." Cebimden 50 dolar çıkartıp valenin eline sıkıştırdım. Bizimkilerin içinde olduğu arabayı işaret ettiğimde konuştuğum vale koşarak yanlarına gidip arabayı teslim aldı.

"Hey Onur bizi kurtardı." Yase yanıma geldiğinde boynuma sarıldı. Yanında Burak, Selin ve Hakan da vardı. Hepsi ile selamlaşıp içeriye gireceğimiz kapıya doğru ilerlerken gözüme bir arabanın plakası takıldı.

34 PAK 04. Neden bu plaka bana tanıdık geliyor? Hass*ktir... Bugün gördüğüm kızın arabası değil mi? O burada mı?

"Siz içeri girin ben hemen geliyorum. Birini gördüm." Bizimkileri içeri gönderip az önce arabayı park etmesi için para verdiğim valenin yanına gittim.

"Şu arabayı kim park etti? Bu arabayla kim geldi biliyor musun?"

Vale yüzüme anlamsızca baktı. Soruma cevap beklediğimi anlayınca konuşmaya başladı. "Onur Bey onu bizim çocuklar park etti. Sanırım 15 dakika kadar önce. İçinden iki tane hanımefendi indi."

Bu gece şanslı gecem olmalı...

AfrâWhere stories live. Discover now