Yakınlaşma

1K 27 0
                                    

Onur üzerinden kurduğum planı hayata geçirmiştim

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Onur üzerinden kurduğum planı hayata geçirmiştim. Ama kolay olmayacağını biliyordum. Havuzda kollarının arasındayken teslim olmamak için kendimi zor tuttum.

O beni güçlü kollarının arasında tutarken neden bu kadar güvende hissediyorum?

Çok dikkatli olmak zorundaydım. Ona yenik düşmemek için çok dikkat etmeliydim. Kendimi toparlayıp bir sonraki adımımı planlamak için yalnız kalmaya karar verdim. Ev oldukça küçük olduğu için ondan kaçmak gerçekten zordu. Üstelik o da en az 1.90 boyunda, kaslı vücut yapısında biri olarak evde ciddi bir alan kaplıyordu. Mükemmel vücuduna bakarken onu çıplak hayal etmekten korkuyordum. Ama dün geceki hatamı tekrarlamamak konusunda karalıydım.

Havuzdan sonra tekrar duş aldım. Üzerimi değiştirip su almak için aşağıya indiğimde koltukta oturuyordu. Elindeki telefona kafasını gömmüş, keyifle birilerine mesaj yazması canımı sıkmaya yetmişti.

Acaba kiminle konuşuyor? Başka kızlar?

"Ne yapıyosun mutsuz şirine?" Geldiğimi farkettiğinde telefondan kafasını kaldırıp bana baktı.

"Mutsuz değilim. O nereden çıktı?" Göz teması kurmadan buzdolabına gidip su şişesini çıkarttım.

"Yüzün asık da ondan. Sana gülmek yakışıyor. Akşam yemeğinde ne istersin?"

"Hiç bir şey."

"Dün akşam yaptığım yemeği silip süpürmüştün ama." Haklıydı hayatımda yediğim en güzel makarnalardan birini yapmıştı.

"Diyorum ki ben gidip et alayım mangal yakalım. Hem zaten senin için eczaneye de gitmem gerek." Dün gece korunmadan seks yapmıştık. Ef-sa-ney-di. O görüntüler aklıma gelince tüylerimin ürperdiğini hissettim.

"Tamam farketmez." Ben suyumu içerken o da oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.

"Eğer bugünkü gibi tekrar çıplak kalmayı düşünüyorsan fazladan ilaç alabilirim." Parmak uçlarını kolumda gezdirmeye başladı. Hemen kendimi korumaya alıp geri çekildim.

"Ne saçmalıyorsun? Sana söyledim. Üstsüz güneşlenmek ve de yüzmek doğal şeyler." Doğal falan değildi. Hele ki cinsel olarak çok çekici bulduğun bir erkeğin yanında o şekilde durmak hiç doğal değildi.

"Tamam o zaman ben gidip ilaç ve yiyecek bir şeyler alıp geliyorum. Sen de burada uslu uslu otur, sakın kaçmaya kalkma."

"Nasıl kaçabilirim ki? Ormanın ortasında olduğumuzu söyledin. Arabayı da sen alıyorsun. Yürüyerek kendimi ayılara yem edecek kadar salak değilim."

"Bilmiyorum senden her şeyi beklerim. Belki onları da etkilemenin bir yolunu bulursun." İtiraf etmeliyim bana hem patronluk taslayıp hem de benimle flört etmesine bayılıyordum.

Onur evden ayrıldıktan sonra Aslı'yı arayıp olan biteni konuşmak istedim.

"Afra neden aramalarıma ve mesajlarıma dönmüyorsun kaç gündür?" Endişeli bir ses tonu ile telefonu açtı.

"Aslı sorma. Önce Faruk benle vakit geçirmek istediğini söyleyip dün beni Sakarya'daki evine getirtti. Sonra akşam burada kalmadı bile. Bir eskort mu varmış ne... Neyse tüm zaman boyunca Onur da buradaydı. Akşam baş başaydık. Bugün de Faruk babamla Dubai'ye gitmiş. Benim de birkaç gün daha Onur ile burada kalmamı istemiş. İnanabiliyor musun?"

"Faruk ile baban Dubai'ye mi gitmişler?"

"Sen buna mı takıldın? Sana Onur ile başbaşayız diyorum."

"Büyük ihtimalle çoktan her köşede sevişmeye başlamışsınızdır. Seni kaşar."

"Öyle söyleme. Sadece bir kez yaptık. Sonra da bunun yanlış olduğunu söyleyip gitti. Benimle uyumak bile istemedi."

"Kızım bunlara alışman gerek. Erkekler istediğini alır ve gider. Senin sadece bir kişiyle deneyimin olduğu için bilmiyorsun ama bu böyledir. Bu tarz şeylere alış."

Buna alışmak falan istemiyorum. Benim yanımda durmaktan korkmayan, benim elimi hiç bir zaman bırakmayacak bir erkekle birlikte olmak istiyorum. Eğer Onur bunu yapabilecek bir güce sahip değilse bu onun sorunu.

Telefonu kapattıktan sonra yapacak fazla bir şeyim yoktu. Televizyonun karşısında Onur'un dönmesini beklemeye karar verdim.

"İki kutu ella, bir de şunu alabilir miyim?" Yine de işimi garantiye almak için hem ikinci bir kutu ertesi gün hapı hem de bir paket 20li prezervatif aldım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"İki kutu ella, bir de şunu alabilir miyim?" Yine de işimi garantiye almak için hem ikinci bir kutu ertesi gün hapı hem de bir paket 20li prezervatif aldım.

Markette de işlerimi hallettikten sonra eve geldiğimde Afra'yı salonda uyurken buldum. Bir melek uyurken böyle görünüyordu demek. Onu uyandırmadan ortalığı yerleştirip yemeği hazırlamaya başladım. Bahçedeki elektrikli mangalda pişirmek için birkaç parça et ve yanında içmek için kırmızı şarap almıştım. Ben mangalı hazırlarken Afra uyanıp yanıma geldi.

"Salata yapmamı ister misin? Tabi eğer malzeme varsa."

"Yapabilir misin?" Genelde onun gibi zengin kızları kendi suyunu bile kendi alıp içemezdi.

"Tabi ki yapabilirim. Kafanda nasıl bir Afra varsa belli ki beni yanlış tanımışsın."

O zaman tanıt bana kendini. Bırak seni tanıyayım. Her zerreni ezbere öğreneyim...

"Buzdolabında salata için bir şeyler olacak." Gülümseyerek içeri gitti. Ben de mangal ısınınca etleri üzerine yerleştirip pişirmeye başladım.

Afra hazırladığı salatayı getirip yemek masasına koydu. "Nar ekşisi bulamadım ama olanlarla idare edeceksin." Domatesleri, salatalıkları ve marulları ince ince dilimlemiş, salatayı havuçlarla süslemişti. Pişen etleri masaya koyup şarabı ve kadehleri almak için içeri girdim. Masaya döndüğümde şişeyi açıp şarabı servis ettim.

"Yemek yapmayı nereden öğrendin?"

"Neredeyse 9 senedir yalnız yaşıyorum. Yaşamak için yemem gerekiyordu. Sen nereden öğrendin?"

"Ben senin gibi o kadar çok şey yapamıyorum. Yatılı okulda hep yemekhane vardı. Ama eskiden, ben çocukken annemi izlerdim. Annem çok güzel yemek yapardı." Annesinden bahsederken yüzüne düşen hüzün onu ilk gördüğüm zamankiyle aynıydı. Arabada onu ilk gördüğümde de buna benzer bir ifade vardı. Hüzün ve masumiyet...

"Anneni kaybettiğin için üzüldüm."

"Teşekkürler."

"Eğer çok özel olmayacaksa neden vefat etti?"

"İntihar etti." Bunu duymayı beklemiyordum. Kanser gibi bir hastalığı olduğunu düşünmüştüm.

"Çok zor olmalı."

"Evet çok. En kötüsü de yanına gittiğimde annemi uyuyor sanmıştım. Ben de yanına uzandım. Sonra babam gelip annemi uyandırmaya çalıştı. Annem öldükten sonra saatlerce onunla birlikte yatmıştım. Öldüğüne inanmam zaman aldı." Acısını anlamam mümkün bile değildi. Teknik olarak ben de annesiz büyüyen bir çocuktum. Beni de annem benzer yaşlarda terk edip gitmişti. Ama Afra ne olduğunu bile idrak edemeyeceği bir yaşta annesinin ölümüne şahit olmuştu.

Uzanıp elini avucumun içine aldım. "Seni üzdüğüm için çok özür dilerim. Ağlama lütfen, ben buradayım..."

AfrâWhere stories live. Discover now