Baş Belası

571 8 0
                                    

Güneşin sabah ışıkları odama dolarken yanımda çıplak bir şekilde yatan Onur'un kaslı vücudunu incelemeye başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güneşin sabah ışıkları odama dolarken yanımda çıplak bir şekilde yatan Onur'un kaslı vücudunu incelemeye başladım. Beni sardığı güçlü kolları, kafamı yasladığım sert göğsü, içime girdiğinde mükemmel bir ritimde hareket eden sıkı kalçaları...

Her şeyi ile mükemmel bir Yunan Tanrısı gibi yanımda yatıyor. Bana ait, ben de ona aitim. Şanslı bir kadınım.

Bugünün pazartesi olduğu gerçeği çalan alarm ile kafama dank edince hazırlanmak için yataktan çıkmam gerektiğini biliyordum. Önce banyoya girip hızlı bir duş aldım. Sonra üzerime işe gitmek için bir şort etek ve askılı üst geçirdikten sonra hazırdım. Benim hazırlanmam bittiğinde Onur da uyanmış telefonuna bakıyordu.

"Günaydın." Yanına gidip yatağa doğru eğilerek yanağına bir öpücük kondurdum. Tam geri çekilmişken beni kollarımdan yakaladı ve dudaklarıma tutkulu bir öpücük kondurdu.

"Küçük bir öpücükle kurtulacağını mı sandın?"

"Aslında kurtulamam diye dua ediyordum." İkimiz de içten gelen bir mutluluk ile gülüyorduk. Onur'un az önce elinde tuttuğu ve beni öperken yatağa bıraktığı telefon çalmaya başladı. Üzerinde Gelen Arama Hasan Bey yazıyordu. Bu babam olabilir mi?

"Ben şuna cevap vereyim. Sen hazırlan." Hızlıca yataktan çıkıp banyoya gitti ve orada konuşmaya başladı. Onu dinlemeyi düşünsem de bu davranışı kendime yakıştıramadığım için merakımı görmezden gelip odadan çıktım ve mutfağa gittim. Ben mutfağa girdiğimde İrem de kahve hazırlıyordu.

"Günaydın mommy." İrem'in yanına gidip yanağına bir öpücük kondurdum. Bu annecik hitabı aramızda bir şakaydı.

"Günaydın canikom. Keyfin yerinde görünüyor. Dur bakayım boynundaki ne?" Boynumda küçük bir morluk vardı ama fondötenle kapadığımı düşünüyordum.

"Ya nasıl fark ettin? Üzerini kapatmıştım."

"Birileri akşam yaramazlık yapmış. Ama buna sevindim. Senin için endişe ediyordum. Ben asla bu kadar uzun sevişmeden duramam. Senin 6 ay falan mı olmuştu?" Yüzüne çok pis bir sırıtış yerleştirmişti.

"İrem sus ya." Hafif şaka ile karışık koluna vurdum.

"Tamam. Sen mutluysan ben de mutluyum."

"Mutluyum. Hem de çok." Birbirimize sıkıca sarıldığımızda mutfağa Onur girmişti.

"Günaydın. Her sabah birbirinize böyle sarılıyor musunuz?"

"Birileri kıskandı." İrem Onur'a cevap vermişti.

"Arayan kimdi?" Konuyu istemsizce değiştirip Onur'a merak ettiğim soruyu sordum.

"İşten biri." Diyerek kestirip attı.

"Hasan Bey yazıyordu. Babam sandım."

"Yok Afra değil." Sanki yüzünde sahte bir gülümseme var gibi gelmişti.

"Ben çıkıyorum. Sonra görüşürüz." Biraz bozulmuştum çünkü sanki bir şeyler saklıyor gibiydi. Yine de kuruntularımın beni ele geçirmesine mani olarak Onur'u öpüp evden çıktım.

Scooter'ıma atlayarak yakın mesafede bulunan ofisin yolunu tuttum. Bugün hukuk ekibi ile toplantımız olacaktı. Avukatlar da şansıma aile yakınlarımız çıkmıştı. Bizim ekip ve avukatlar arasında bir köprü görevi görecektim. Mutabakatları önden incelemek için ofise biraz erken gelmiştim. Oraya vardığımda Cem'in de scooter'ının orada olduğunu gördüm. Onun hiç bu kadar erken ofise geldiğini görmemiştim. Genellikle sabah sörf yapıp öğlene doğru gelirdi. Belki de o da benim gibi erken gelip çalışmak istedi diye düşünerek içeriye girdim.

Ofiste birileri vardı çünkü sesler geliyordu. Sesin geldiği yöne doğru giderken sert bir cisimin yere düştüğünü duyup irkildim.

Hırsız falan değildir değil mi bu saatte?

Odanın cam kapısının önüne geldiğimde içimden keşke hırsız olsaydı diyordum. Cem, Sophia'yı masanın üzerine kaldırmış ona oral seks yapıyordu. Sophia'nın da gözleri kapalıydı. Beni görmesine imkan yoktu ama orada kalıp onları izleyecek de değildim. Geri geri adım atıp geldiğim yöne doğru gitmeye başladım. Kapı açıldı ve ekipten birileri içeri girmeye başladı. Benim geri döndüğüm yöne doğru gitmemeleri için onları konuşmaya tutmaya başladım.

"Bu aralar yağmur yok şanslıyız değil mi?" Böyle bir durumda havadan bahsetmek ilk aklıma gelendi. Cem ve Sophia ya çıkardığımız sesleri fark ettikleri ya da işleri bittiği için kısa süre sonra odadan birlikte çıkıp yanımıza geldiler.

"Günaydın arkadaşlar. Toplantı odasına geçelim mi?" Yönlendirmelerine uyup o ikisini toplantı odasına kadar takip ettik. Az önce birbirlerinin üzerine çıktıları masada şimdi tüm ekip oturuyorduk.

Toplantı bittikten sonra herkesin yüzleri gülüyordu. Avukatlarla güzel bir yüzde üzerinden anlaşma yapmıştık.

Cem ekip dağıldıktan sonra yanıma geldi. "Afra öğle yemeğini birlikte yiyelim mi?"

Bir an düşündükten sonra kabul ettim. Belki de Sophia ile bir ilişkiye başlamıştı ve benimle ilgili aynı eskisi gibi arkadaşlık dışında bir düşüncesi yoktu.

Ofisin yakınındaki vegan restauranta oturup kendimize birer kase sipariş ettikten sonra yemeğin gelmesini beklemeye başladık.

Cem biraz endişeli bir ses tonu ile konuşmaya başladı. "Her şey yolunda mı?"

"Evet yolunda hatta eskisinden daha bile iyi." Gülümseyerek cevap verdim.

"Sanki o eski sevgilin geldiğinden beri içine kapandın." Onu böyle düşündüren neydi bir fikrim yoktu. Belki de inanmak istediği gibi düşünüyordu.

"Aslında artık eski sevgilim değil çünkü tekrar birlikteyiz. Ne demek istiyorsun?"

"Sevgilin olunca kendini bu kadar kapatman doğru değil. Henüz yaşın küçük olduğu için farkına varamıyorsun belki de. Hayatının merkezine onu almış gibi görünüyorsun."

"Ben halimden memnunum. Sevdiğim bir işim var ve görüyorsun çok çalışıyorum. Geri kalan zamanları da Onur ile geçiriyorum. 2 hafta öncesine kadar birbirimizi uzun zamandır görmüyorduk. Üstelik işleri yüzünden yakında dönebilir." Dönüş tarihi ile ilgili net bir bilgi yoktu ama gitmesinden korkuyordum. Ben de birkaç ay sonra dönecektim ama şu an ondan ayrı kalmak istemiyordum.

"Bir daha bu yaşlara gelmeyeceksin. Güzel bir adada yaşıyorsun. Çevrendeki fırsatları gör."

"Senin hayatında biri var mı? Ya da birileri." Konuyu kendimden çıkartıp onun hayatına döndürmeye karar verdim. Sophia ile olan ilişkisini itiraf edip etmeyeceğini merak ediyordum.

"Yok." Yalan söylemeyi tercih etmişti. Belki de bunu itiraf etmesi profesyonel olmazdı ama zaten yaptığı da profesyonel değildi. Yemeğimiz geldikten sonra adadaki gizli güzelliklerden bahsedip biraz sohbet ettik. İlişkim ile ilgili iğneleyici daha fazla bir şey söylemedi. Yemek bittikten sonra da kahvelerimizi alıp ofise geri döndük.

AfrâHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin