Bölüm 51

1.4K 167 41
                                    

Baloda olanları Trice'den duyunca hatırlamadığım için kendime teşekkür ettim.

Eminim ki hatırlasaydım daha utanç verici olurdu.

Çarşamba günü sabahındayız ve bugün de düklükte kalacağız. Yarın ise yola çıkıp okula geri dönmekte karar kıldık.

Herkes gelip iyi olup olmadığımı sorarken etrafta dönecek dedikodulardan endişeli değildim.

Trice ve Medoze, insanların hafızasını değiştirmişler ve şu an bu olay hiç yaşanmamış gibi düşünülüyor.

Tabii ki hafızası değiştirilmeyen kişiler de var, Heather'ın anne-babasının ve arkadaşlarımızın anılarında bir oynama yapılmadı.

Bir de Medoze'ye tokat atan kızın hafızası değiştirilmedi, Trice yaşadıklarını unutmasını istememiş.

Büyük bir topluluğun hafızasını değiştirmek için çok büyük bir büyü gücü gerekir ve bu da belki hafizası değişmeyen kişiler için bir şüphe uyandırmış olabilir.

Yine de kimse bunun hakkında bir şey söylemedi.

Ben de tabii ki William ile olan konuşmamızı Trice ve Medoze'ye anlattım.

Dikkatli olmamız gerektiğini ikisi de anlamıştı.

Bir an önce güçlenip şeytanlara karşı savaşabilecek seviyeye gelmem gerekiyor!

Peki ya şimdi ne mi yapıyorum?

Charles ile beraber dışarıda boş boş dolaşıyorum.

Charles'ın isteği üzerine dışarıya çıktık, sadece ikimiz!

(Charles) "Yine bir kitapçıya uğramak ister misin? Almak istediğin bir kitap varsa gidebiliriz."

Şimdi düşününce aldığım kitapları hiç okuyamadım, daha doğrusu okuyacak vaktim olmadı.

Yine de kitap alacak mıyım? Tabii ki de evet. Ne kadar çok kitap o kadar iyi!

(Heather) "Tamam, gidelim o zaman."

***
Yine de geleceğimiz yerin böyle bir yer olmasını beklemiyordum.

Kitapçıdan çok bir antika dükkanına benziyor.

Her yer toz içerisinde ve eski olduğu için böyle söylüyorum ki, bu nostaljik hava muhteşem!!

(Charles) "Belki de geri dönmeliyiz, burası çok uğursuzmuş gibi hissediyorum."

(Heather) "Hayır saçmalama, böyle güzel bir yer bulmayı beklemiyordum. Kim bilir burada ne kadar eski ve keşfedilmeyi bekleyen kitaplar vardır! Burası bir hazine dükkanı gibi!"

Aşırı heyecanıma Charles'ın dışında dükkanın sahibi de şaşırmıştı.

Dükkanın sahibi de diyebilir miyim bilmiyorum çünkü karşımızda, bayağı küçük bir kız çocuğu vardı.

Kız, bal rengi gözlere ve uzun yeşil renk saçlara sahipti. Aynı zamanda tamamen kafasını kaplayan bir şapkası vardı.

Şapkası neden bu kadar büyük bilmiyorum ama umursamayacağım.

Dükkanın sahibi yanıma geldi ve ellerimi tuttu, gözlerinde ise yaşlar vardı.

"Sonunda beni anlayabilecek birisi çıktı karşıma, çok teşekkür ederim abla! Bu dükkanın ne kadar güzel olduğunu fark etmen mükemmel."

(Heather) "Ş-şey bunu duyduğuma sevindim."

(Charles) "Biraz fazla tepki göstermiyor mu sence de bu kız?"

Yazdığım Romanın Kötü Kadını Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin