Bölüm 86

499 60 112
                                    

Medya: Charles'ın babası Caspian Exeter

Zindana ulaşmak için merdivenlerden aşağı iniyorken Trice'in parmağındaki parıltıyı fark ettim.

"O bir yüzük mü yoksa bana mı öyle geliyor?"

Kocaman bir şekilde gülümseyen Trice, sağ elini havaya kaldırarak yüzüğü daha net görmemi sağladı.

"İdam töreni sonrasında Julius bana evlenme teklifi etti, gerçekten de çok romantikti."

Bileğinden tuttum ve yüzüğe yakından baktım. Gerçekten de çok güzel gözüküyor. "Ve bunu bana neden şimdi söylüyorsun?"

Kaşlarını çatan Trice Charles'a kısa bir bakış attı. "Charles'a o kadar sinirlenmiştim ki unutmuşum. Ama ona şimdi ona çok kızamıyorum çünkü yarın kölesi olduğum vakit anamı ağlatmasından korkuyorum."

Neler hissettiğini anlıyorum Trice.

Umarım yarını iyi bir şekilde atlatabilirsin.

Ama şimdilik bunu boşverelim.

Yüzümdeki imalı gülümseme ile konuştum. "Yani şu an Julius ile nişanlı mısın?"

Aynı imalı gülümsemeden Trice de yaptı. "Aynen, tabii nişan töreni de yapacağız. Ama önce anneme söylemem lazım, bana vereceği korkunç tepkiyi hayal bile etmek istemiyorum."

Ben de!

Belki Julius'la sevgili olduğunu söylese pek bir şey demezdi ama direkt nişanlandığını söylemek ayrı bir durum.

Umarım başarıyla bu durumu da atlatır.

Merdivenlerden aşağı indikten sonra gördüğümüz büyük koridorun başında bizi iki tane gardiyan karşıladı.

Gardiyanlardan kısa boylu olanı büyük bir ciddiyetle konuştu. "Buraya birisinin geleceğini duymadık, isimlerinizi öğrenebilir miyim?"

Parmağındaki yüzüğü adamın yüzüne sokacak kadar yaklaştıran Trice, atarlı bir tavırla konuştu.

"Ben bu ülkenin imparatorunun nişanlısıyım. İstediğim zaman buraya gelebilme hakkım var, şimdi hemen bizi Agonant'ın yanına götür."

Korkudan dolayı gözlerini büyüten adam hızlıca başını salladı. "E-emredersiniz Prenses Addison, başta sizi tanıyamadığımız için özür dileriz."

(Trice) "Hah, bir daha olmasın."

Nişan haberi ne kadar da çabuk yayılmış.

Yürümeye başladık.

Charles'la ikimiz yan yana yürüyorduk, bakışlarımız buluştu. Kulağıma eğilip fısıldayan Charles'ı dikkatle dinledim.

(Charles) "Trice gardiyanlara bir daha olmasın dedi ama bir daha buraya gelecek mi ki? Gelecekte zindanda ne tür şeyler yapmayı planlıyor?"

(Heather) "Bu Trice'in hayal gücüne bağlı bir durum ama muhtemelen işkence yapmayı falan düşünüyor."

(Charles) "Kime?!"

(Heather) "Kötü insanlara falan, özellikle sapıklara tahammülü yok."

(Charles) "Ah o zaman sorun yok. Belki öyle bir şey olduğunda ona yardıma geliriz. Benim de sapıklara tahammülüm yok."

Bir Trice'e bir de Charles'a baktım. "Trice ve sen; birbirinize bazı yönlerden çok benziyorsunuz, biliyor muydun?"

Charles durdu, benim dediğimi duyan Trice de durdu. Trice durunca gardiyan da durdu.

Yazdığım Romanın Kötü Kadını Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin