Bölüm 79

637 81 111
                                    

Ejderhalar gizemli varlıklardır.

Uzun zaman önce var olan bu canlıların, hiçbir konuyla alakası yoktur.

Evet, aynen öyle.

Ejderhalar, tarafsız bir futbol hayranı gibiler.

Nadir bulunan, ender varlıklar...

Uzun zaman önce ortadan kayboldukları için hakkında o kadar çok şey de bilinmez.

Sadece umursamaz ve güçlü oldukları net bir şekilde söylenebilir.

Bir varlığa tapmadıkları gibi bir kötülük de yapmazlar.

Tabii ki onları rahatsız etmediğiniz müddetçe...

Ve biz de tam şu an ejderhanın inine girmek üzereyiz.

İlk adımımı attığımda Udros'un da söylediği gibi mağaranın içine çekilmeye başladım.

İstemsizce Charles'a tutunmuşken Trice ve Udros'un bizden biraz uzakta olduğunu gördüm.

Karanlık bizi çevreledi, gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.

Bir yere düştüğümüzü hissettim, daha doğrusu Charles yere düşmüştü ben de onun üstüne.

Gözlerimi açtığımda başka yerdeydik, Trice ve Udros yanımızda değildi.

Mağaranın giriş bölümünde değiliz artık, sanırım buradan çıkmamız zor olacak.

Charles'a baktım, o da mağarayı inceliyordu.

Hâlâ üstünde olduğumun farkındayım bu arada.

Rahatsız olmuş olabileceğini düşünerek kalkmaya çalıştım.

Beni tuttu. "Ne yapıyorsun?"

Şaşkınlıkla ona baktım. "Asıl sen ne yapıyorsun Charles? Bırak da çekileyim üstünden."

En ciddi ifadesiyle konuştu. "Gerek yok, ben böyle iyiyim."

Güldüm. "Trice ve Udros'u bulmamız lazım."

(Charles) "Bir tanrı ve tanrıça kendi başlarının çaresine bakabilir. Onları boşver. Hem sevgilimle yalnız kalmışım en azından-"

Ortamda çok kısa bir süreliğine sessizlik oluştu.

Charles "Heather, dikkat et!" dedikten sonra bir canavarın kükremesini duydum.

Bana sımsıkı sarılmışken sağa doğru yuvarlanmamızı sağladı.

Charles bir saniye bile gecikseydi o kurt canavarı, dişlerini bedenime geçirmiş olurdu.

İyi ki sezgileri kuvvetli olan bir sevgilim var.

Ayağa kalkan Charles, belindeki kemerine bağlamış olduğu kılıcını kınından çıkardı.

Sinirli bir tavırla konuşurken kılıcını çoktan karşımızdaki canavara doğrultmuştu. "Bir romantik an yaşamamıza bile izin vermiyorlar. Gerçekten sinirleniyorum!!"

Normal bir kurtun 3 katı büyüklüğünde olan bu canavar, dişlerini gösterirken hırlıyordu.

Charles gülümsedi. "Ama yine de bu bir şans." dedikten sonra bana döndü. "Heather! Sana ne kadar güçlü olduğumu göstereceğim, iyice izle!!"

Başımı salladım. "Savaş ve kazan, Charles!!"

(Charles) "Bu bir savaş değil de tek taraflı katliam olacak."

Büyük kurt canavarının etrafına küçük kurtlar da toplanmıştı. Sanırım bu büyük kurt, diğerlerinin lideri.

Burada birden fazla olacaklarını tahmin etmiştim zaten.

Yazdığım Romanın Kötü Kadını Oldum!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin