5.Bölüm

19.2K 921 217
                                    

Merhaba değerli okuyucularım 💜🐣

Öncelikle okuyan ve tatlı yorumlar bırakan ve tabii ki oy veren herkese teşekkür ediyorum.
Belirtmek isterim ki bu hikayeye büyük hedefler ile başlamadım ilk etapta tek amacım kendimi geliştirmekti bu sebeple sizleri oy konusunda zorlamak istemem ancak bana ilham olmak ve gerçekten başarabiliyorsam bunu hissettirmek için 'eğer beğendiyseniz' oy bırakmanızı ve yine eğer varsa hikayem hakkındaki pozitif eleştirilerinizi mutlaka bekliyorum. ✍🏻🧚🏻‍♂️

Keyifli Okumalar 💜🐣

"Muhsin eyvallah kardeşim" Adliyenin önünde omzundan büyük bir yük kalkmış şekilde dostuyla vedalaşan Mirzat Bey tıpkı ailesi gibi bir an evvel bu şehri terk etmek istiyordu. Yaklaşık altı saattir karakol, mahkeme derken resmen perişan olmuşlardı. Önce Mihra'nın ifadesi sonrasındaysa velayet işlemleri saatler sürmüştü.

Neyse ki Muhsin Bey sayesinde normalde en az bir haftada halledecekleri iş uzamadan oldukça kısa bir zamanda hallolmuştu. Sonunda kızının velayetini almıştı.

"Ne demek devrem Mihra benim yeğenim. Neler yaşadığınızı ben biliyorum rabbim evladını sana bağışladı ben bir şey yapmadım." Dostuyla son kez tokalaşan Mirzat Bey biraz ileride arabada kendisini bekleyen ailesinin yanına doğru yönelmişti. Muhsin Bey burada birkaç işi olduğundan ve hazır gelmişken onları da halledip öyle dönmeyi planladığından bu hafta İstanbul'a dönmeyecekti diğer avukatlar ise mahkemeden hemen sonra dönmüşlerdi.

Park halindeki aracın hemen yanındaki banklarda oturan Arslanoğlu beyleri ise günün yorgunluğunu atmaya çalışıyordu.

Yiğit ve Kartal yaktıkları sigara ile arabanın biraz daha uzağında durmuşlardı. Leyla Hanım'ın sigara kokusundan hoşlanmadığını bildikleri için özellikle dikkat ediyorlardı. Üstelik kardeşleri de arabanın aralık camından gördükleri kadarıyla bebekler gibi uyuyordu onu da bu dumana boğmak istemiyorlardı. Zaten diğer kardeşler de sigara kullanmıyordu.

Köşedeki yüksek duvara yaslanmış Kartal ileriden gelen babasını görünce elindeki sigarayı atmış abisine de haber vermişti. Babaları sigara içtiklerini bilse de genelde onun yanında içmemeye özen gösteriyorlardı.

Bu şimdiki insanlara garip gelse de sadece bir saygıydı büyüklerinin yanında içmezlerdi. "Tamam mısınız oğlum" Yiğit ve Kartal yanlarına gelen babalarıyla beraber toparlanırken kısaca onu onaylamış diğerlerinin yanına doğru ilerlemişlerdi.

"Bizim uçuşa altı saat var baba ne yapsak önce bir şeyler atıştırıp öyle mi geçsek havalimanına annemler de doğru dürüst bir şey yiyemedi, hem sen de açılırsın biraz." Yiğit babasının uykusuzluktan kızarmış gözlerine bakarken kendilerinin de ondan farksız olmadığını biliyordu. Ancak en erken uçuş gece on ikideydi beklemek zorundalardı.

Tartışmasız en yorgunları da az evvel eczaneden aldıkları malzemeler ile arabada pansumanını yaptıkları kardeşleriydi. Tüm yaşadıkları yetmezmiş gibi bir de canı yanıyordu.

Ateş kardeşinin pansumanını el çabukluğuyla halletmiş aldığı ağrı kesiciyi içebilmesi için atıştırmalık bir şeyler almıştı ancak Mihra birkaç lokma hariç hiçbir şey yememiş içtiği ağrı kesicinin verdiği rahatlıkla Leyla Hanım'ın dizinde uyuyakalmıştı. Kızının uyuması ve günler sonra mahkemeyi de kolaylıkla kazanmanın verdiği rahatlıkla Leyla Hanım'da daha fazla dayanamamış yorgunlukla gözlerini kapatmıştı.

"Olur aslanım öyle yapalım. Annenizle kardeşiniz ne yapıyor, Mihra'nın pansumanını halletin mi Ateş? " Ateş babasını onaylamış arkalarındaki siyah aracın aralık camından görünen kardeşini işaret etmişti. "Halletim babam rahat ol, mışıl mışıl uyuyorlar şimdi." Mirzat Bey gördüğü manzarayla derin bir soluk almış yüzünde oluşan huzurlu gülümsemeyle rabbine şükretmişti. Bu anı öyle çok hayal etmişti ki sanki her an uyanacağı bir rüyada gibi hissediyordu.

MİHRAWhere stories live. Discover now