32.Bölüm

9K 670 183
                                    

Hoş geldiniz bebeklerim 🐣💜🙋🏼‍♀️

Sizi beklettiğim için çok üzgünüm maalesef çok sık aktif olamıyorum elimden geldiğince bölüm atıp Mihra'yı tamamlamak istiyorum. En fazla bu kadarı oluyor üzgünüm.

Ancak kendimi affettirmek adına upuzuuun bir bölümle geldim. 🫠 Ayrıca bölümün sonunda ilk bombayı patlattım. 🫢😁

Bundan sonra biraz daha hızlı ilerleyebiliriz.

Neyse sizleri daha fazla bekletmek istemiyorum oylarınızı ve yorumlarınızı heyecanla bekliyorum

Keyifli Okumalar
💜💜

Annesi ile beraber kuzu kuzu oturan Mihra ellerine tutuşturulan ıhlamuru yudumlarken tekrardan kaşınmaya başlayan burnuyla bardağı kendisinden uzaklaştırmıştı.

"İyi yaşa fındığım." Etraflarında dönüp duran abisine nezaketen başını sallamış kucağındaki tuvalet kağıdı rulosuyla burnunu silmişti.

"O ıhlamuru bitir abim." Hapşırırken dökmemek için uzaklaştırdığı bardağını geri alırken bu defa da annesinden gelen hapşırma ile kucağındaki ruloyu ona uzatmıştı.

"İyi yaşa annem."

"Hep beraber paşam." Oturduğu yerden söylenerek kalkan Mirzat Bey karısı ve kızının oturduğu koltuğun etrafında birkaç volta atmıştı. Saatler sonra oğlunun nişanı vardı ve hem karısı hem de kızı hastaydı. "Ateş böyle olmaz babacım bir acile mi gitsek." Leyla Hanım sırayla önce Mihra'ın daha sonra kendisinin ateşini kontrol eden kocasına göz devirmişti. "Yok hayatım öyle olmaz istersen yoğun bakıma alsınlar bizi daha çabuk toparlarız." Mihra, annesinin söyledikleriyle kıkırdarken babasının çatık kaşlarıyla karşılaşınca gülüşünü saklamak istercesine elini ağzına götürmüştü.

"Bir de dalga geçiyorlar hanımefendiler siz gülün bakalım başınıza iki hemşire dikeceğim ceza olsun size." Mihra babasının tehditkar bakışlarıyla anında yerine sinip ıhlamuruyla ilgileniyormuş gibi yaparken Leyla Hanım ise kıpkırmızı olmuş burnuna rağmen havalı havalı saçlarını savurmuş "Dene bakalım kocacığım günün akşamında elinde yastığınla salona giderken asıl cezayı kimin aldığını düşünürsün." Demişti. Mihra saf saf akan burnunu silmekle uğraşırken beyler çoktan sırıtmaya başlamıştı.

"Sen ne yaptın Mirzat Arslanoğlu inanılmaz bir acemilik, inanılmaz bir acemilik." Vuslat, babasının kendisine doğru uzanmasıyla hamlesinden kaçarken yüzünde ev sahipliği yapan sırıtmayla başını sallıyordu. "Vuslat almayım ayağımın altına oğlum." Genç adam babasını umursamadan sırıta sırıta kız kardeşinin yanına adımlamıştı. Şu an ondan keyiflisi yoktu, babasını alt edebilecek tek kişi annesiydi ve Mirzat Arslanoğlu'nu bu halde görmek onu inanılmaz keyiflendiriyordu.

"Leyla'm kurban olduğum sen ne diyorsun." Mirzat Bey karısının alttan alttan attığı imalı bakışlarıyla adeta olduğu yerde donakalmış ne diyeceğini şaşırmıştı. Karısı böyle zamanlarda onu nerden vuracağını çok iyi biliyordu.

"Oyy nenem yandi buralar gel gülüm sen buraya ben içireyim çaylaruni." Mihra bir anda yan tarafa Vuslat abisinin yanına çekilirken itiraz etmesine fırsat vermeden elinden alınan bardak ile omuzlarını düşürmüş usluca abisinin uzattığı ıhlamurunu yudumlamaya başlamıştı.

"Söylediğimi duydun işte Mirzat, bu gün oğlumun en mutlu günü eğer bugün beni ya da kızımı darlayacak olursan akşam kendini salonda bulursun diyorum." Leyla Hanım son defa saçlarını savurmuş tıpkı kızı gibi koca bir kupa dolusu ıhlamuruna geri dönmüştü.

MİHRADove le storie prendono vita. Scoprilo ora