34.Bölüm

6.1K 734 267
                                    

Hoş geldiniz 💁‍♀️

Oylarınızı ve yorumlarınızı heyecanla bekliyor olacağım.🧚🏻‍♂️

Keyifli Okumalar💜🐣

"Yiğit abii lütfeen."

"Abicim ne olur bu son bir daha bu kadar geç saatte hiçbir etkinliğe katılmak yok söz." Mihra ve Yağmur birleştirdiği ellerini çenesinin altına almış hiç istifini bozmadan bilgisayarından bir şeyler okuyan abisine bakıyordu.

Yaklaşık yarım saattir.

"Olmaz dedim abim hadi işim var rahat bırakın beni."

Yağmur gelmeden önce planını yaptıkları o gece bu geceydi.

Mihra'nın fotoğraf ve sanata olan ilgisi yaşı ilerledikçe artmıştı. Her ne kadar tıp okuyor olsa da hobi olarak manzara fotoğrafçılığı yapmayı seviyordu. Hatta bunun üzerine açtığı sosyal medya hesabı günden güne büyüyordu. Her ne kadar bu ilgi ve alakada Arslanoğlu soyadının önemli bir katkısı olduğunu bilse de kendi emeklerini de göz ardı etmek istemiyordu. Bu konuda kendisini oldukça geliştirmiş hatta bazı eğitimlere bile katılmıştı.

Hal böyle olunca medya genç kızı Arslanoğlu ailesinin sanat güneşi olarak isimlendirmeye başlamıştı. Oysa ki Mihra için bu sadece bir hobiydi. Asla sanatçı bir ruha sahip değildi. 

Sırf bu yüzden de doğum gününde önemli bir fotoğraf sergisine hediye olarak iki bilet göndermişlerdi. Üstelik bu sergi öyle sıradan herkesin katılabileceği bir platformda değildi. Yalnızca özel davetlilerin ve seçkin kişilerin katılımı ile gerçekleşecekti. Ve aylardır bu sergi için hazırlık yapılıyordu.

Mihra ise resmen şafak sayar gibi gün saymıştı. Bu sergiye katılmayı ve zaten takip ettiği ve oldukça başarılı bulduğu sanatçılar ile tanışmayı iple çekiyordu.

"Abi ama ya bu sergi için çok beklediğimi biliyorsun."

"Çiçeğim size sergiye katılmayın demiyorum ki, sergi biter bitmez eve dönülecek diyorum ama kabul etmiyorsunuz." Asıl mesele oydu tabi. Evet Mihra'nın sergi için heyecanlı olduğu doğruydu ancak Yağmur'un ilgisini çeken şey sergi değil sergiden sonra oldukça bilinen ve yalnızca belli simaların takıldığı bir mekanda kokteyl olacak olmasıydı.

Mihra eğer yalnız olsaydı hiç uğraşmaz sergiye katılır ardından evine dönerdi. Kokteyl falan pek onun tarzı değildi. Üstelik o tarz mekanlarda kameralar da çok olurdu. Genç kız mütevazi bir yaşam taraftarıydı bu yüzden o tarz ortamları pek tercih etmiyordu.

Ancak Yağmur'u sergiye gitmeye ancak bu şekilde ikna edebilmişti. Zira kuzeni sanat ile asla alakası olmayan bir insandı. Ancak konu eğlence oldu mu onun için akan sular dururdu. E tabi tamamen sorumluluğu Yağmur'a yıkmakta pek doğru olmazdı. İtiraf etmeliydi ki bu defa bu kokteyle katılmayı Mihra'da istiyordu.

Çünkü muhtemelen o sanatçılar ve çevreleri de orada olacaktı üstelik mekan normal şartlarda giremeyecekler bir yerdi. Şans bir defa ayaklarına gelmişken reddetmek istemiyordu.

Hem dünyaya bir daha mı geleceklerdi.

"Ama Yiğit abi bu normal bir kokteyl değil ki hem öyle bar falanda değil gayet nezih bir yer biliyorsun zaten." Yağmur tane tane, ikna etmek istercesine abisi gibi gördüğü kuzeninin gözlerine bakıyordu.

"Evet abi hem siz istediğiniz saatte eve girip çıkabiliyorsunuz ne olur bir kerecikte ben eve giriş saatini aşsam." Eve giriş saati en geç akşam ondu. Çok şükür çıtayı buralara kadar yükseltebilmişlerdi. Ancak dahası olmuyordu. Maalesef Arslanoğlu ailesine medeniyet ancak bu kadar gelebilmişti.

MİHRAWhere stories live. Discover now