42.Bölüm

5.8K 641 127
                                    

Hoş Geldiniz Bebeklerim

Keyifli Okumalar
💜💜

******

Hayat sürprizlerle doluydu. Özellikle Mihra'nın hayatı adeta bir sürpriz yumağıydı. Yaşadığı şeylere bazen kendisi de inanamıyordu. Bursa'daki hayatını bırakması, gerçek ailesine alışması, hayallerindeki okulu kazanması ve tabii ki Ali Asaf...

Seneler önce hayalini bile kuramayacağı her şeyin en güzelini en heyecanlısını yaşıyordu. Bu yaşına kadar birçok hayal kurduğu doğruydu ancak bu hayallerin arasında aşk hiçbir zaman olmamıştı. Bu duygu ona tamamen yabancıydı. Şimdiyse ne yapacağını bilmediği bu yabancı ile bir şekilde yolu kesişmişti. Fakat ne onu misafir edebiliyor ne de kapısından kovabiliyordu. Çünkü henüz onu evine alacak kadar güvenmiyor pervazsızca kapı dışarı etmeye de çekiniyordu.

Alnında dolaşan parmaklarını bugün kaçıncı defa olduğunu bilmeden kucağına indirirken yüzündeki edalı gülümsemeyle gözlerini kırpıştırmıştı genç kız. Ali Asaf'ın yanından ayrıldığından beri tam olarak böyleydi, sarhoş gibi. Resmen Ali Asaf onu öpmüştü kulağa şaka gibi geliyordu ancak bundan bir an olsun rahatsız olmamış aksine garip bir şekilde hoşuna gitmişti. Ailesi dışında karşı cins ile kolay kolay temas etmezdi. Hatta tanımadığı akrabalarını bile uzaktan selamlardı. Bu onun için özel alan sayılırdı ve herkeste saygı duyardı. Fakat Ali Asaf'ın teması düşündükçe bile içini kıpır kıpır ediyordu.

İşin garibi Ali Asaf ile geçmişte de oldukça yakınlardı defalarca kez sarılmış hatta el ele bile tutuşmuşlardı. Ancak şimdi tüm bunlar gözüne daha farklı geliyordu. Bir kere Ali Asaf eskisi gibi bakmıyor gibiydi. Bunu dile getirmekten utansa da onun bakışları çok yoğundu. Özellikle de denize açıldıkları günden sonra bu çok daha hissedilir olmuştu. Genç kız onun bakışlarının arasında renkten renge giriyor her anını gözünü kırpmadan seyreden adamdan delicesine utanıyordu. Ama bu öyle kötü bir utanç gibi değil de karında kelebek uçurtan cinsten bir utançtı. Yağmur'a göre bu yaşadıkları şeye flört deniyordu. Ve bir ilişkinin belki de en eğlenceli ve en heyecanlı aşamasıydı.

"Abisinun ballısi gel da hayde çayın soğudu."

"Geldim geldiim." Abisinin sekizinci çağrısından sonra apar topar aşağı inen genç kız bir an olsun yanından ayırmadığı telefonunu da cebine koymuştu. Saatler geçmişti ancak hala Ali Asaf'tan bir arama ya da mesaj yoktu. Sadece uçaktan indikten sonra kısaca konuşmuşlardı. Mihra renk vermemeye çalışsa da içi içini yiyordu. Bu kadar saattir neden hiç aramamıştı ki? Yaşadıkları sekreter vakasından sonra gözünün önünde canlanan senaryoları anlatsa RTÜK cezası bile alabilirdi. Fakat yine de sessiz kalmaya ve evham yapmamaya çalışıyordu. Ali Asaf'a güveniyordu. Hem sonuçta ikisi de yetişkin insanlardı. Birbirlerine saygı duymalı mağaralarından çıkmalılardı. Yani en azından temennisi bu yöndeydi.

"Gel bakayım bir öpeyim önce." Mihra babasının yanındaki boşluğa geçmeden önce Vuslat abisinin isteği üzerine yanına adımlamıştı. Yanaklarına kondurulan sulu öpücüklerle yüzünü buruştururken imdadına yetişen her zamanki gibi babası olmuştu. "Oğlum kaç kere söyledim sıkıştırmasana kardeşini mikrop kapacak çocuk." Vuslat araladığı gözleriyle babasına inanamıyormuşçasına bakmıştı. "Ula mikroplu muyum ben? Evlat kayırmanın böylesini kimse görmemiştir yemin ederim." Mirzat Bey oğlunun söylenmelerine bıyık altından gülerken yamacına gelen kızını kolunun altına çekmişti.

"Prensesim." Mihra abisine yolladığı muzip bakışlar eşliğinde sırıtmış nazlı nazlı konuşmuştu. "Babacım." Vuslat çayından aldığı yudum ile bardağını elinden indirmeden konuşmuştu. "Şuna bak miyavlayacak neredeyse." Mihra hiç oralı olmadan bu defa da öbür yanındaki annesinin yanağına bir öpücük kondurmuş kucağına bırakılan sütlaç tabağını kavramıştı.

MİHRAWhere stories live. Discover now