18.Bölüm

10.9K 712 82
                                    

Medyaya tüm içtenliğimle katılıyor kimseye glossumuzdan fazla değer vermeyelim kızlar diyorum. Özellikle erkek canlısı pek değer vermeye gelmiyor çünkü.😂💪🏻🧠

Neyse naçizane nasihatimiz verildiğine göre hoş geldiniz bebeklerim.💜🐣

Oylarınızı ve yorumlarınızı heyecanla bekliyor olacağım.🧚🏻‍♂️

Keyifli Okumalar🐣💜

Mihra yengeleri ile tanıştıktan sonra babaannesinin zoruyla neredeyse üç kişilik kahvaltı yapmıştı. Çünkü dün ki yolculuğun yorgunluğuyla neredeyse öğlene kadar uyumuştu ve herkes kahvaltısını yapmıştı. O ise babaannesinin kendisi için hazırladığı kahvaltıyı tek başına daha doğrusu sürekli ağzına bir şeyler tıkan babaannesi ile yapmıştı.

Ancak hakkını yiyemezdi ki babaannesinin kuymağı ciddi anlamda hayatında yediği en güzel şeylerden birisi olmuştu. O kadar lezzetliydi ki o küçük tavadaki kuymağın neredeyse tamamını bitirmişti.

Daha sonra ise yengelerinin etrafını sarıp sırayla sorduğu sorulara yanıt vermiş ve kendisini bir anda adeta fokur fokur kaynayan bir dedikodu kazanında bulmuştu. Küçük yengesi koca bir demlik çay demlemişti.

Ve Mihra'yı da 'sana her şeyi anlatmamız lazım yengem kimin ne olduğunu bil' diye  ortalarına almışlar itiraz edecek gibi olunca da adeta sus payı olması için kucağına koca bir tabak çekirdek vermişlerdi.

Mihra yengelerinin konuşmasına bile fırsat vermeden ağzına tıktığı kek ve kucağındaki çekirdekle onlara direnmekten vazgeçmiş onları dinlerken uslu uslu çekirdeklerini yemeye başlamıştı.

"Yaa işte kuzum ben boşuna demiyorum çıngıraklı Melahat diye." Mihra, Senem yengesinin az önce adeta nefessiz anlattığı konuyu kaçırmış olacak ki elindeki çekirdeği yiyip merakla yengesine bakmıştı. "Ben o kısmı kaçırdım galiba ya Melahat kim ki yenge."

Genç kız sorduğu sorunun hemen ardından dizlerine vurup annesine yakınan yengesiyle kıkırdamıştı. "Ayy Leyloş bu kız çok saf, dedikodu performansı yerlerde olmaz böyle." Senem yengesi şu birkaç saatte anladığı kadarıyla hem çok sıcakkanlı hem de dobraydı.

Mihra onun tepkilerini yanlış anlamıyor tam tersine tez canlı hareketlerini komik buluyordu. Yağmur sanırım birazcık annesine benziyordu.

"Bak yengesinin kuzusu bu çıngıraklı Melahat, babanların uzaktan bir akrabası oluyor. Yani bizimkiler pek fazla onlarla görüşmediği için bir samimiyetimiz yok tabi ama bu Melahat küçüklükten beri Mirzat abiye yanık yani şimdi çık dışarı sor tüm Trabzon bilir." Mihra, duyduğu şey ile şok ile gözlerini ayırmış elindeki çekirdeği bırakarak devam etmesini istercesine yengesine dönmüştü.

"Yaa işte öyle boncuk boncuk bakarsın kuşum, neyse işte bu kadın zamanında Mirzat abinin elticiğimle evleneceğini öğrenince sen bir kudur, bir kudur..." Genç kız yengesinin konuşmasına kısa bir es verip çayını içmesini seyretmişti. İtiraf edemese de sanırım tam şu dakikada dedikodu yapmaya bayılmıştı. Acaba yengelerinin altın günlerine İstanbul'dan  zoom ile katılsa mıydı? Mihra yengesinden gözlerini bir an olsun ayırmaksızın aklından geçen saçma düşüncelerle kendi kendine sırıtmıştı.

"Sonra sen kalk git bizim caminin hocasına, neydi kız onun adı?" Mihra, yengesinin sorarcasına diğer tarafında oturan büyük yengesine bakmasıyla o tarafa dönmüştü.

"Parmaksız Bayram hocayı mı diyorsun" 

"Hee he Parmaksız Bayram hoca şimdi hatırladım." Mihra yengesinin onaylarcasına başını sallamasıyla heyecanla olayın devamını beklemişti.

MİHRAWhere stories live. Discover now