-XI- Kaçaklar Ve Kaçması Gerekenler

2.1K 193 74
                                    

"Tamam, bu işin sonu yok sanırım."

Konuşan Altrincham'a gözlerimi çevirdim. Ne kadar süredir ilerlediğimizi bilmediğim zihnimde, söylediklerinin mantıklı olduğunu düşünmeye başlamıştım. Derin bir nefes alarak durdum. Her yerde anı bulutları vardı ve çıkışa benzer bir yer yoktu. Aynı zamanda, yaptığım büyülerin hiçbiri işe yaramıyordu.

Ancak, inanmak istemediğim bir gerçeklik yeni yeni yüzüme çarpıyordu.

"Aklıma bir şey geldi." dedim ve Altrincham'ın kolunu tutarak peşimden sürüklemeye başladım.

"Bana sapık muamelesi yapan senken, nedense sürekli dokunmaya çalışan da sensin." alaycıl sesine karşın gözlerimi devirdim ve duymazlıktan gelerek hızlı adımlar atmaya devam ettim. Bu adam, ilk tanıştığımızda oldukça kaba ve ketumdu. Çok ani bir şekilde değişmesi beni şoka uğrattığı kadar, hüsrana da uğratmıştı.

Geldiğim anı bulutunun önünde durdum. Bu, Fiora ile tanıştığım anıydı. Yani buraya gelmeden önceki andı.

Elimi buluta uzatarak ilerledim ve tamamiyle beni içerisine almasını bekledim. Gözlerimi açtığımda, tekerlekli sandalyenin arkasında duruyorduk.

"Kılıç kullanabiliyorsun demek, eski bir arkadaşımı hatırlattın bana."

Konuşmanın ortasına geldiğimizi anladığım için gözlerimi kapatıp sıkıntıyla üfledim.

"O da mı yürüyemiyordu?"

"Hayır, o da kılıçtan korkardı ama kılıç öğrenmeyi çok isterdi. Korkmaması gerektiğini, eğlenceli olduğunu söylerdim ona hep. Eğlenceli olduğunu öğrettiğimde, korkmasına gerek kalacağını hiç düşünmemiştim."

Fiora'nın cevabıyla beraber gözlerimi açarak Altrincham'a çevirdim. Bu özel sohbeti duyuyor olması kötü birşey miydi bilmiyordum. Sonuçta, Fiora bu bir sır dememişti, sorun olmazdı.

Sanırım.

"Ah, kimden bahsettiğini biliyorum." Altrincham ona olan bakışlarımı yanlış yorumlamış olmalıydı ki açıklama yapmaya çalışıyordu. Ancak düzeltme gereksinimi duymuyordum.

"Eski bir dostunu, kaçaklar tarafından öldürüldü. Sanırım ilk aşkıydı. Adının Luke olduğunu söylemişti. Ne ücüzü ama."

Kafamı tekrar Fiora'ya çevirdim ve boğazımı temizleyerek yutkundum. Demek ki ondan bu kadar kasvetli bir şekilde anlatıyordu.

"Yakınsınız sanırım Fiora ile." dedim Altrincham'a dönmeden. Güldüğünü anladığım sesiyle beraber gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Bu adam ne zamandan beri bu kadar gevşek olmuştu? Sorum tamamiyle meraktan kaynaklanıyordu. Gülme sesi kesildiğinde gözlerimi açıp, konuşmaya başlayan kendime çevirdim bakışlarımı. Altrincham da dikkatini bana vermiş olmalıydı ki, sorduğum soruyu es geçerek sessizliğe gömülmüştü.

"Haklısın, pişman etmeliyim. Neden krallığın şövalyesi oldum sanıyorsun?"

Fiora'nın cevabıyla beraber Altrincham derin bir nefes aldı. Ona hala bakmıyordum ancak bir cebap vereceğini anlamıştım.

"Önceden yakındık, sonrasında ise birer asker olduk."

Verdiği cevap, basit bir cümle gibi görünmesine karşın çok derin anlamlar içeriyordu ve bu anlamları anlayabiliyor olmak yutkunmamı sağlamıştı. Zarafet dolu bir cümle, bu kadar iğrendirici olamazdı.

"Demek ki, senin de kanatma amacın var. O zaman, belki de keskin bir şeylere ihtiyacın vardır." Kılıcını bana uzatan Firoa ile beraber, neyin geldiğini anladığımda derin bir nefes bıraktım.

 Büyücü Where stories live. Discover now