-XX- Düşenler Ve Yükselenler

1.3K 469 87
                                    

Rüyada olup, olmadığınızı nasıl anlardınız? Yaşayamayacağınız bir gerçeklikle karşı karşıya geliğinizde mi yoksa uyandığınızda mı? Şu an, tam olarak içinde bulunduğunuz anda, uyanık olduğunuzu size kanıtlayan nedir?

Gerçekliği size hissettiren nedir?

Acı mıdır, acı sadece gerçekliğe özgü müdür? Hisler midir, rüyada iken hissedemez misiniz? Bilinciniz midir, algıları ayırabilecek olan?

Hiç tatmadığınız bir şeyi tadabilir, hiç görmediğiniz şeyleri görebilir miydiniz rüyalarda?

Ben şimdi daha yeni yeni anlıyordum gerçekliği. Bu kabusu rüyadan ayırmak benim için zordu çünkü ilk defa yaşamıyordum, karşımdakinin beni öldürmek isteyişini. Bu yüzden gerçeklikle arasında bir bağ vardı.

Ancak bu rüyada, bana sarılan bir anne ve bizi gülümseyerek izleyen bir baba görseydim; onun bir rüya olduğunu direk anlardım. Çünkü bu, gerçek olamayacak kadar sıra dışıydı.

Nasıl bir histi, sana şefkatle sarılan bir annenin sıcaklığı? Gururlu bakışlarla mutluluğunu paylaşan ilgili babayı görmek, nasıl bir histi? Düştüğünde seni kaldıracak kişilerin olduğunu bilmek nasıl bir histi? Yalnızlığı deneyimlemekten korkacak kadar çok sevilmek, nasıl bir histi?

Evinde eksiklik hissetmeden, yüzüne buruk bir gülümseme yerleştirmeden büyümek nasıl bir histi?

Korktuğunda yatağını paylaşabileceğin güvenli insanların olduğunu bilmek, güvenceyle uykuya dalmak; nasıl bir histi?

Sana yol gösterecek kişilerin, seni koşulsuz sevecek kişilerin olduğunu bilmek, nasıl bir histi?

O kötü, iğrenç rüyayı gördüğümde kendimden iğrenmeme sebep olan diğer bir şey; bunlardı.

Çünkü ben, belki saliselik bir dilimde de olsa, bunu düşünmüştüm.

Eğer hiç yaşamadığım bir şeyi böyle yaşamış gibi hissedebiliyorsam, rüyalarımda bile olsa, sadece bir kere, bir kere bile olsa; anneme sarılabilir miyim? Hissedebilir miyim kollarımda beni kavuran sıcaklığı?

Şimdiye kollarımda Dante, anlamdıramadığım bir şekilde bana güven veriyor ve bunu kanıtlarcasına bana sarılıyordu.

Uzun süredir tanıdığım ancak daha adını bile yeni öğrendiğim adamın, beni bu şekilde rahatlatmaya çalışması mantıksızdı. Ancak neden böyle yaptığını ya da bunu nasıl başardığını düşünemeyecek kadar yorgun hissediyordum.

"Neler olduğunu konuşacağız ancak önce gel, içeri geçelim." cümlesiyle beraber yavşça geri çekildiğinde, ifadesizce durmayı tercih ettim. Gözlerim ve dudaklarım ağlamaktan şişmiş, burnum ise tıkanmıştı.

Rüyadaki gibi gerçekte de ağlamış olmam çok absürt değildi ancak garip olan kısmı; beni en çok geren ve korkutan noktaydı aynı zamanda.

Gözlerim korkulukların ötesine kaydı ve istemsizce kafamı aşağıya eğerek metrelerce uzaktaki yeri görmeye çalıştım.

Rüya içerisindeyken buraya gelip, buradan nasıl atlamıştım?

Eğer Dante tutmasaydı, ölecek miydim?

Yutkunarak gözlerimi yumduğumda, Dante bir sorun olduğunu hissetmiş gibi yüzümdeki elini çeneme indirip, kafamı ona çevirmeme sebep oldu.

"Hey, ufaklık. Düşmek isteğin değilse bakmana gerek yok çünkü seni tutuyorum."

Bu cümle bana o kadar tanıdık geldi ki, gözlerimi açmak istesem de ağlayacağımdan korkarak açamadım.

'Üzülme ufaklık, ben buradayım.' 

 Büyücü Where stories live. Discover now