-XXVI- Veda

1.2K 159 81
                                    

"Benim bir ikizim, hatta bir kardeşim yok." dedim kendimden emin bir şekilde.

"Evet, dedim ya öldürdün." sinirden sağ kaşım seğridğinde derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum.

Ne anlatıyordu bu?

"Saçmalamayı kes!" gözlerimi açtım ve devam ettim, "Bir kardeşim yoktu!" dedim.

"Göstermemi ister misin?" dedi benim aksime sakin bir şekilde ve bana doğru yaklaştı. Bizi izleyen ve bir tepki vermeyen Dante ise önüme geçerek onu durdurdu. Kafasını bana çevirerek onay beklediğini gösterdi. Kafamı salladığımda, geri çekildi ve Luna'nın geçmesine izin verdi. Merdivenlere doğru yaklaşan Luna, tekrar bacaklarıma baktı. Rahatsız olduğum için derin bir nefes aldım ve yerimde kıpırdadım fakat o, kara dumanları görmüş olmalı ki bakışlarını yüzüme çevirdi.

Üzerime eğilerek, iki elini kaldırdı ve ellerini kafamın yanına koydu.

"Ostende quid vidi." dediğinde başım biraz dönmeye başladı ve kafam geriye gitti. Derin bir nefes alarak gözlerimi yumdum.

"İstersen benim bebeğimi alabilirsin."

Gözlerimi açarak konuşan kıza baktım. Etraf bir süre bulanık olsa da görüntü birkaç saniye sonra netleşti. Büyük bir parkın ortasında, küçük iki kız bebekleriyle oynuyordu. Konuşan kız, diğerine göre daha ince ve narin duruyordu. Şaşkınlıkla gözlerim aralandı çünkü iki küçük kız da bana benziyordu.

"Hayır, istemem. Sen benimkini kırdın." dedi oyuncağı almayı reddeden kız.

"Bunlar, biz miyiz?" dedim yutkunarak. Yanımdaki Luna'nın silüeti bir iki adım atarak yanımda durdu.

"Evet, o zamanlar da herşey için çok inat ederdin." dediğinde şoktan cevap veremedim.

"Lucia! İnat etme işte, benimkini al!" dediğinde konuşan çocuğun Luna olduğunu anladım.

Küçük ben, kaşlarını çatıp kafasını yana çevirdi ve kollarını kavuşturdu. "Neden benimkini kırdın? Kırmasaydın! İstemiyorum işte!"

"Lucia! Yanlışlıkla kırdım! Sen de biliyorsun, anneye şikayet yok!" dedi Luna ancak dili kelimeleri söylerken çok dönemiyordu. Bu yüzden telaffuzundan dolayı ortaya komik bir konuşma şekli çıkmıştı.

"Anneye şikayet var! Sen kırdın. Üstelik o senin bebeğin, bak, gözleri mavi!"

Luna da sinirlenip bebeğini kumun üzerine bıraktı ve kollarını kavuşturdu. "Benimkini de sen kır o zaman." dedi.

Küçük ben, kafasını yerde duran bebeklere çevirdi. İkisi de porselendendi. Birinin kafası kırılmış, kolları kopmuştu. Kardeşinin bebeğine baktıktan sonra kafasını kaldırdı. Bunu söylerken her ne kadar umursamaz dursa da, gözleri dolmuştu.

"Öcü müyüm ben? Sen öcüsün ki kırdın!"

Luna derin bir nefes alıp kafasını çevirdi.

"Öcülerden korkardım, ne kadar kalp kırıcısın!" dedi yanımdaki Luna.

"Tamam, bana artık abla dersen anneye şikayet yok." dedi küçük Lucia. Luna şaşkınlıkla kafasını çevirdi.

"Neden abla diyormuşum? Annem ikimizi aynı anda kuşlar getirdi dedi!"

Lucia omuzlarını silkerek kırık bebeğini kucağına aldı.  "Anne senden bir dakika önce kuşların beni verdiğini söyledi. Dersen şikayet yok, demezsen şikayet var." dedi.

Luna oflayarak ayağa kalktı ve üzerindeki kumları silkeledi. Bebeğini de yerden alıp, yavaş yavaş parkın çıkışına doğru yürümeye başladı. Küçük ben hala kumların üzerinde oturuyordum ve ayaklanan Luna'ya bakmamıştım bile.

 Büyücü Where stories live. Discover now