-XXIII- Sarhoşlar Ve Ayıklar

1.3K 171 109
                                    

Gnomun arkasında kalan Esme, açık kapının önünde duruyordu. Neler olduğunu anlamaya çalışırken şaşkınlığım ve korkunun küçük kırıntıları çoktan yüzümde yer edinmişti. Birkaç saniye daha sessizlik hakim sürerken gözlerimin önüne hiç gelmesini istemediğim bir an geldi.

Bu gnom, Esme ile odada müstehcen hallerde gördüğüm gnomdu!

Gözlerim istemsizce kapanırken, sanki kafamı çevirirsem görmeyecekmişim gibi kafamı eğdim. Üstelik, odaya girdikleri an da çok normal sayılmazdı. Dante ile yakınlaşmıştık ve aramızdaki gerilim, benim nefes nefese kalmama sebep olmuştu. Utancın dalgaları karnımdan yanaklarıma ve tüm yüzüme çarparken, yanımda bir hareketlilik oldu. Gözlerimi açıp yan tarafımda duran Dante'ye baktım.

"Siz kapı çalmayı bilmez misiniz?" dedi sakin ancak hiddetli bir tonla. Sanırım biraz sinirlenmişti.

Dante, sol elini kaldırarak avcunu yukarıya çevirdi. Avcundan dumanlar çıkarken, "Şimdi, çıkın ve saygıyla girin." dedi. Dumanlar, Esme ve kimliği belirsiz gnomu içine aldı. Ardından odanın dışına doğru hızlıca hareketlenen dumanlar ile kapı tekrar kapandı. Duruma şaşırsam da kafamda bir gerçeklik belirdi.

Şimdi, tekrar yalnız kalmıştık. İkimiz.

Derin bir nefes alarak Dante'ye bakmaktan kaçınarak bir süre daha kapıyı izledim. Kapı işlemeleri ilk defa gözüme bu kadar detaylı geliyordu. Dönemin iyi sanatçıları iş yapmış olması gerek ki, kale oldukça detaylıydı.

"Küçük hanım?" Dante'nin sesiyle beraber istemsizce gözlerim tekrar ona kaydı ve bu, anında pişman olduğum hareketlerden biri oldu çünkü Dante'nin gözleri, hala bir şeytanın gözleri kadar akıl çelici şekilde parlak, bakışları ise kelimelerin yetmeyeceği kadar derindi.

"Nesin sen?" dudaklarımdan dökülen kelimeleri ne amaçla sorduğumu bilmiyordum. Ama o an, gerçekten öğrenmek istediğim tek şey buydu.

Dante derin bir nefes aldı ve durduğu yerde eğildi. Dizlerini kırıp, oturur pozisyonda duran Dante yavaşça gülümsedi. Bakışlarını üzerimden çekmezken, dudaklarını aralayıp bir şey söylemek için çok tembelmişçesine oyalandı bir süre.

"Benim ne olduğumdan daha önemli olan bir soru var, Lucia." dedi fısıldama şeklinde olan ancak tok bir sesle. Dudaklarından dökülen ismim, her zaman beni heyecanlandırsa da merakım ağır basıyordu. Kaşlarım çatılırken kafamı oynattım ne olduğunu anlamak istercesine.

Gülümsemesi genişlerken, gözlerini tekrar çehremde gezdirmeye başladı. Bakışları önce gözlerimde oyalandı. Sanırsam menekşe benzetmelerini oldukça seviyordu. Sonrasında gözleri burnuma kaydı ve komik bir şey görmüşçesine kıkırdadı. Ki bu benim, daha önce duymadığım şeyler arasındaydı. Bu yüzden çatılan kaşlarım havalanarak ve dudaklarım hafifçe aralanarak, bu sefer şaşkınlığımı dile getirdi. Gözleri, aralanan dudaklarıma kaydığında birkaç saniye orayı bakışlarıyla işgal etse de sonrasında tekrar gözlerime baktı. Gülümsemesi yavaşça silinirken derin bir nefes aldı. Karşısında duran ben, hala merakla diyeceği şeyi bekliyordum.

"Senin kim olduğun."

Birkaç saniye sonra kurduğu cümleyi anlamayı çalıştım. Benim kim olduğum da ne demekti? Şaşkınlığımı daha fazla tutamayacağımı bilerek bu soruyu ona yönelttim. "Ne demek istiyorsun?"

Dante soruya cevap vermeyeceğini göstermek istermişçesine ayağa kalktı ve sol elini havaya kaldırıp, işaret ve orta parmağını kaldırıp indirdi. Bunu yapmasıyla beraber odanın açılan kapısı ve içeri giren Esme ile gnoma baktım.

 Büyücü Where stories live. Discover now