-XXII- Menekşeler Ve Davetsiz Misafirler

326 102 94
                                    

"Evet Lucia, büyü dengesini kurabilecek kadar bile enerji yok vücudunda. Sistem havuzun boşalmaya o kadar istekli ki, iksirlerin etkisi bile çok kısa süreli kalıyor. Büyü konusunda normal bir insandan daha işlevsizsin demek oluyor bu." Esme'nin dediklerine karşın derin bir nefes aldım. Dediklerinde haklı olduğunu bilmek canımı sıkıyordu.

"Büyü kaostur ve düzendir. Önceden atalarımız, büyünün bu kadar karmaşık ve sıra dışı görülmesine karşı çıkmıştır çünkü büyü, bilimdir. Sıra dışı, okült bir birikim değildir sadece. Büyü, yemek yemek ve yapmak ile aynı şeydir. Büyü vücut enerjisidir, alınan ve harcanan enerjidir. Bu yüzden sağlıklı beslenmek, düzenli su içmek, mental sağlık ve de düzenli bir cinsel yaşam büyü gücünü etkiler. Bunlar, insan yaşamındaki ihtiyaçlardır. Haliyle karşılanması, büyü gücünü de etkileyecektir. Senle çalışmalara başladığımızdan beri daha sağlıklı besleniyorsun, düzenli besin alıyorsun. Kale temizliği seni, kafandaki sorunlardan da uzaklaştırdı, yordu. Buna rağmen sadece büyü havuzunun, büyü gücünü boşaltmasını yavaşlatabildik. İlk geldiğinde iksirler anlık etki ediyordu ve kalıcılığı hiçbir şekilde yoktu. Şimdi ise vücudunda beş, bilemedin on dakika tutuluyor. Bir büyücü için hiç duymadığım sorunlar bunlar diyemem elbet. Ancak çözümü için biraz daha uğraşmamız gerek demek oluyor bu."

Kaleye gelmeden önceki yaşamımı gözden geçirdim. Raskal ile beraber kalmadığım sürelerde düzgünce yemek yediğim söylenemezdi. Suyu her ne kadar düzenli içsem de, düzenli besin kaynaklarımdan biri etkisiz kalıyordu. Bahsettiği diğer faktör olan akıl sağlığım ise, kesinlikle yerindeydi.

Yani, yerinde olmadığını söylemek için herhangi bir durum gelişmemişti.

Düzenli bir cinsel hayatım yoktu. Birini sevmek için bile zamanım olmamıştı. Bu da büyük eksikliklerden biri diyebilirdik ancak, çocukluğumdan beri bu böyleydi zaten. Şimdi mi etki edesi gelmişti bunların? Derin bir nefes alarak odaya göz attım.

Oturma salonundaydık. Esme, yanmayan şöminenin üst duvarına oturmuş; Dante ise karşımdaki koltuğa yayılmıştı. Oturuş şekli ne kadar rahat olsa da, düşünceli bakışlarını üzerimde hissetmek beni geriyordu.

"Ne zamandan beri büyü yapamıyorsun?" Dante'nin sorusuyla kafamı kaldırıp ona baktım. Alaycıl ifadesi olmadığında daha arkadaş canlısı duruyordu.

"Kaleye gelmeden bir süre önce..." dedim sessiz bir şekilde ve düşünmeye başladım. Sahi, ne zamandan beri büyü yapamıyordum?

"Belli bir tarih veremediğine göre senin de kafan karışık. Öyleyse şunu soracağım," dedi Dante ve dikleşip ciddi bir pozisyona geçti. "en son ne büyüsü yaptın?"

Kaşlarımı çatarak gözlerimi ondan çektim ve düşünmeye başladım. Kaleye geldiğimden beri bir büyü yapmamıştım, kaleden önce, pazarda bir büyü de yapmadım. Raskal'da kalırken, sorunlu müşteri için büyü yapmayı denemiştim ama, hayır, o büyü yaptığım en son an değildi. O, yapamadığımı fark ettiğim ilk andı.

Kaşlarım istemsizce havalanırken, gözlerimin önüne parlayan bir ışık geldi ve kelime, dudaklarımdan istemsizce döküldü.

"Luceat, en son yaptığım büyü."

"Büyü ne kadar güçlüydü?" Dante'nin sorusuna karşın duraksayarak düşündüm.

"Gökyüzünü aydınlatacak kadar." dedim birkaç saniye sonra.

"Güçlü bir büyü olmamasına rağmen gökyüzünü aydınlatabilmişsin ancak, bu büyü gücünün tükenmesi için yeterli değil." dedi Dante ve geri yaslanarak bakışlarını benden çekti. "Esme, Lucia'nın ruh sağlığını kontrol etmen gerektiğini düşünüyorum. Yoksa düzelecek bir konu değil, bunu sen daha iyi anlayacaksındır." Dante, manipülativ biriydi ve kurduğu cümleleri genelde, kendi isteklerini onaylatma amaçlıydı. Ancak ben, bunu kesinlikle istemiyordum.

 Büyücü Where stories live. Discover now