BÖLÜM 1: TANIŞMA

22.7K 665 213
                                    

Koltukaltıma sıkıştırdığım kitaplarımla yanımda elimi sıkıca tutan sevgilimi kampüsün açık otoparkına götürdüm ve uzaktan bile rengiyle insanı kendine çeken kırmızı spor arabamın ön yolcu kapısını Pınar için açtım. Bana dönmeden önce etrafa kısa bir bakış atıp o yüzünden eksik etmediği gülümsemesiyle kısa bir teşekkür mırıldanarak bindi. Binerken artık kendini iyiden iyiye belli eden göbeği benimde sırıtmama sebep oldu.

Pınar, benim güzel sevgilim bugün tam altı aylık hamileydi. Güzelliği yetmezmiş gibi şimdi de hamileliğinin ilerlemesi yüzünden ilgi odağıydı bütün fakülte de.

O bindikten hemen sonra arabanın etrafında dolanıp bende bindim ve "nereye bırakayım seni?" Diye sordum arabayı çalıştırıp otoparktan çıkarken.

"Eve bırak sevgilim. Ayaklarım şişti hep." Gülümseyerek elinin sırtına bir öpücük bıraktım. Hamileliği kolay geçiyordu aslında ama naz yapmadan da duramıyordu.

Çok geçmeden kampüse yakın dairemin önünde durduğumuzda çekinerek gözlerime baktı. Güldüm.

"Ne istiyorsun bakayım?" Tek omzunu cilveyle yukarı kaldırıp sırnaşarak kendini bana yasladı.

"Kartını verir misin aşkım? Bebişimiz yüzünden kıyafetlerim biraz dar geliyor da."

Anında kalçamı hafifçe kaldırıp arka cebime koyduğum cüzdanı çıkardım ama daha ben dokunamadan Pinar Gold kartı çekip almıştı bile. Ben ona şaşkınlıkla bakarken dudaklarıma minik bir buse kondurarak arabadan fırlamıştı.

"Teşekkür ederim aşkım. Seni seviyorum!" Arkasından gülerek baktım ve bir kulağından girip diğerinden çıkacağını bilsem de çok harcama yapma bu sefer!" Diye bağırdım. Elbette umursamayacaktı.

Direksiyonu sola kırdım bu defa. Eskiden ayda yılda bir uğradığım şirkete son iki aydır her Allahın günü gidiyordum artık. Kabul etmek zor gelse de bu aralar işlerin iyiye gitmediğinin net bir şekilde farkındaydım. Abim olacak zırtapoz babamızın şirketi dururken gidip karısının şirketinde ayak işleri yaptığından bütün yük benim üstüme binmişti. Her anlamda hem de.

"Hoşgeldiniz Oğuz bey." Şirketin tam önünde durduğumda kapıyı benim için açan valeye başımla selam verdim omzuna "eyvallah." Diye vururken.

Fakat daha şirketin döner kapısına bile ulaşamadan telefonum çaldığında gördüğüm Pınar ismi kalbimi korkuyla tekletti. Bir şey mi olmuştu lan yoksa?

"Pınar." Dedim aceleyle açıp. "İyi misin?"

"Aşkım hiç iyi değilim." Hıçkırıklarını duymamla arabayı götürmeye hazırlanan valeci çocuğu durdurmam bir oldu.

"Sancın mı tuttu? Miden mi bulanıyor? Suyun mu geldi? Konuşsana kızım!" Kıpkırmızı olduğumu hissediyordum. Korku damarlarımda geziniyorken "kart çalışmıyor!" Diye ağlamalarının arasından konuştuğunda başta algılayamadım. Bunun için mi bu kadar ağlıyordu?

"Yüreğime iniyordu Pınar! Kızıma bir şey oldu sandım."

"Oldu zaten. Annesi kızı için yeni ciciler alamayacak. Daha beter ne olabilir ki?" Tamam, Pınar iyi hoştu da günlük triplerinin yanında bir de hamilelik hormonları beni bitiriyordu anasını satayım.

"Bunun için mi ağlıyorsun aşkım? Bir daha deneseydin ya."

"Denemediğimi mi sanıyorsun Oğuz! Elli kere denedim hem de. Olmuyor ama bir türlü." Aklıma bir ihtimal daha geliyordu ama düşünmek istemedim. Onun yerine "sitede sorun vardır belki. Neyse sonra tekrar denersin." Demekle yetindim. Ardından vedalaştık ve dakikalardır beni bekleyen valeye "kusura bakma kardeşim." Diyerek arkamı döndüm.

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin