BÖLÜM 12: MAHVET BENİ

20K 602 100
                                    


Temizlikçi kadın saat tam yedi de kapıdan içeri giriyordu. Yarım saati bir dakika şaşırmadan kahvaltıyı hazır edip evin içinde bir yerlerde kayboluyor, on iki gibi odamdan çıkıyordu. Benimle sadece evde olduğum zamanlarda öğle yemeği için birkaç soru soruyordu ki hemen ardından kaçarcasına kayboluyordu. Garip bir kadındı. Gerçi bu manyakların yanında normal olmasını beklemek saçma kaçardı.

Okuldan kalan zamanlarımın çoğu bu kilidi bile olmayan evde, o malûm odada geçiyordu. Param olmadığı için değil. Zira çok sevgili mafya babamız koruması aracılığıyla daha önce sadece babamda gördüğüm VVP'lerin kullandığı özel kartını bana göndermişti.

Doğrusunu söylemek gerekirse ne hissedeceğimi şaşırdım başta. Sonra kızdım. Gurur yapıp bir gün boyunca hiç kullanmadım. Kendi kendime durmadan onun parasına ihtiyacım olmadığını söyleyerek kendimi kandırdım durdum ama gerçeği farketmem uzun sürmedi çünkü param gerçekten suyunu çekmişti. Otobüse binecek param bile yoktu ki onun için de farklı bir kart kullanılıyormuş.

Onunla akşamları evde olacağımla ilgili bir anlaşma yapmıştık ve biraz daha geç kalırsam sözümü tutamayacaktım. Ben sözümü tutmazsam o yine sözünü tutup ağzıma sıçardı ve bende bunu göze alamadım. Bir müddet sadece karta bakıp durdum ve sonra bir aydınlanma yaşadım. Ulan gerizekalı dedim. Sen zaten kendini satmadın mı? Şimdi iş bu kartı kullanmaya gelince mi gururun aklına geldi?

Yalan yok o zaman gelmişti. E dedim sonra madem bu kadar şey yaşandı bari az elimdekinin keyfini süreyim. Öyle de yaptım. Kendimi evlendikten sonra koca parası yiyen yeni gelinler gibi hissettirse de ilk defa para yediren değil de yiyen tarafta olmak hiçte fena değilmiş. Hatta baya baya iyiymiş çünkü onu görmediğim üçüncü günde Arslan Velioğlu'nun sabrını sınamak istercesine onun kartıyla kendime eski kırmızı arabamın siyahını almak istediğimde galeri sahibi adam birkaç telefon görüşmesi yapmak zorunda kalmıştı. Kimi aradığını biliyordum elbette. Ve tabiki onay vermeyeceğini düşünmüştüm ama yanıldım. Adam sorgusuz sualsiz ne istersem almama izin veriyordu.

O an yerimde kim olsa havalara uçardı belki ama ben uçmadım. Sanki izin vermese daha çok tatmin olacaktım. Sonunda arabayı almaktan vazgeçerek yine bir taksiyle eve geldim ve kendimi o odaya kapattım. Kapattığımdan beri de buradaydım işte. Odamdan bile daha çok vakit geçirdiğim düşünülürse baya da benimsemiştim. Oyuncakların isimleri tek tek çekmecelerden birinde resmiyle birlikte olduğu için de zorlanmadan ezberlemiştim neyin ne olduğunu.

Elime gri kelepçeleri aldığım sıra kapı aralandığında dikkatim oraya döndü. O meşhur gıcırdama sesi beraberinde üstü başı dağılmış, burnundan soluyan öfkeli bedeni gözler önüne serdiğinde yutkundum. Lânet olsun! Hem hazırdım hem değildim.

Arslan beklemeden hızla tam karşıma geçti. Ciddili çok sinirli duruyordu. Saçları alnına dökülmüş, alnında şakağına yakın bir tarafta damarı nabız gibi atarken kararmış bakışları hafiften korkuttu beni. Acaba diyorum, bu şimdi bütün sinirini benden çıkarmak istemesin?

"Mahvet beni."

"Ha?" Ağzımdan çıkan tepkiye engel olamadım. Ceketini bir hışımla çıkarıp attı ve birden diz çöktü. O zaman farkettim beyaz gömleğine bulaşmış kanı.

"Yaralı mısın?"

"İşine bak ve dediğimi yap hemen." Onu umursamadım tabiki. Onun gibi yere çöküp beyaz gömleğinin düğmelerini çözmeye başladım ama o kadar çoktu ki dayanamayın hırsla yırttım ve vücudunu kontrol etmeye başladım. Derin nefeslerle kendine hakim olmaya çalıştığını duyuyordum. İyi olduğunu anlar anlamaz geri çekilip ayaklandım ve karnına bir tekme geçirdim. Başkasının kanıyla yanıma gelip ödümü koparmıştı şerefsiz.

Geceye Karışan Günahlar (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin