40

539 23 29
                                    

Depremde etkilenen herkese geçmiş olsun. Biliyorum daha acımız çok taze fakat bu zorlu günlerde bir nebze de olsa olaylardan uzaklaşıp psikolojik hasar görmemek amacıyla artık normale dönüş yapabilmemiz adına ben de bir şeyler yazmaya çabaladım. Umarım yanlış anlaşılmam. Hepinizi çok çok çok seviyorum. Kendinize iyi bakın. İyi okumalar <3

Ve zamanı mı bilmiyorum ama 30K görüntülenme için de teşekkür ederim...

*

Sevgi'den

"Ah kıyamam ben size! Annesinin gülleri enişte ve teylalarını uyutmuşlar kendileri de uslu uslu bizi bekliyormuş."

Gerçekten Ceyda ve Rıdvan beşiğin dibinde uyuyakalmış İris ve Arel de beşiklerinde sessiz sessiz yatıyorlardı.

"Bu çocuklar bize gelince mi huysuzlanıyor?"

Altay isyan ederken yine ağlamaya başlamışlardı.

"Şh!  Ağlamayın uyandıracaksınız şimdi teylayı."

"Teyla deme artık benim kafam karışıyor onlar ne yapsınlar? Hala de direkt."

"Niye hala olsun canım benim? Teyze desinler o zaman."

"Benim kuzenim olduğu için olabilir mi?"

"Benim de biricik arkadaşım, dostum, sırdaşım, kardeşim."

"Tamam beni paylaşamıyorsunuz ama kavganızı az ötede yapın, uyuyoruz şurada."

Ceyda gözlerini zar zor açıp esnediğinde pek de kolay zamanlar geçirmediklerini anlamıştım bile. Fakat mevzu derindi.

"Sen karışma."

"O ne demek öyle be? Hadi beni geçtim daha 1 haftalık olmamış çocuklar için tartıştığınız konuya bakın bir."

"Çocuklar bizim değil mi? Tartışırız biz."

"Ay ne haliniz varsa görün. Bizi rahat bırakın da."

"Bir dakika bir dakika!"

Aha benimkine aydınlanma geldi yine.

"Siz niye hâlâ böyle sarmaş dolaş duruyorsunuz? Ayrılsana oğlum. Koala gibi sarmışsın kıza bir de kollarını."

"Ya kıvırcık bizi bir sal n'olur?"

"Sen sus Bayındır."

"Yılmaz olunca da görüşeceğiz Altay'cığım."

Rıdvan topuğunu gözden çıkarmış diye yorumladım.

"Şimdi sı.."

"Altay çocuklar var."

"Dua et bebelerim var oğlum."

"Dua ediyoruz canım ileride bizim de olsun diye."

Aha şimdi harbiden kendi ayağına sıktı. 

Aşkımın "big boy" modu açılıyor galiba damarlar falan göründü alnında. Böyle de ayrı bir yakışıklı maşallah.

"Sen kaşınıyorsun vallahi. Gel lan buraya, kaçma."

Pıtı pıtı civciv gibi kaçtı vallahi. Sonra biz deyince kızıyor ama.

"Eee kahvaltı kim hazırlayacak şimdi?"

"Tabii ki Altay!"

"Ben bebelerime bakarım, siz hazırlayın."

Hemen de işten sıyrılmaya çalışıyor tabii canımın içi

"Yok yok. Ben bakarım yeğenlerime, hadi siz karı koca mutfağa."

"Rıdvan'ı gözüm görmesin bir daha."

"Üzgün değilim, ömrünün geri kalanında sürekli göreceksin."

"Kaleci uğraşma artık, yeter."

"Ama bilerek yapıyor ırz düşmanı."

"Yuh! Evlenmeden çocuk yapan biz miydik?"

Şapkadan çıkan kuş gibi bir anda duvarın arkasından belirmişti yine Rıdvan.

"Lan sen daha gitmedin mi?"

"Gider miyim sence ben sevgilim buradayken?"

"Senin hiç antrenmanın olmuyor mu ya?"

Altay nasıl kurtuluruz bundan diye bir yol arıyordu ama unuttuğu bir şey vardı: O da futbolcuydu.

"Senin olmuyor da ondan mı sürekli evdesin?"

"Vallahi döverim bunu, hiç de altta kalmıyor."

"Tarzım değil."

Altay ayağındaki terliği çıkardığında artık çok geçti. Bu kez ne Ceyda ne de ben Altay'ı tutamazdık. Kalkıp koşmaya başlamıştı bile.

💙

Rıdvan ve Altay'ı birbiriyle uğraştırmak hoşuma gidiyor ama biraz fazla kaçtı bu bölüm ama bir dahakine azaltmaya çalışacağım <3

Kapının Ardında | Altay BayındırWhere stories live. Discover now