47-Final

480 19 38
                                    

"Teyzeciğim sen dinle bari beni güzelim! Bir durun artık n'olur?"

Bıkkın bir halde söylendim bahçe varken evin içinde birbirlerini kovalayan, üstelik yemeklerini yemeyi reddeden bücürlere. 

"Teyze ama çok eğlenceli."

"Tahmin edebiliyorum Mısra'cığım ama başım döndü sizi izlerken."

"Arkanı dön o zaman teyzeciğim."

"Bak sen cadıya! Laf yetiştiriyor bir de. Oturun yemeğinizi yiyin, almayayım ayağımın altına."

"Canım bırak onları sen. Biraz sonra yorulup otururlar zaten."

Aradan geçen birkaç dakikadan sonra Arel ağlamaklı bir yüzle yanımıza geldi.

"Anne, İris'le Mısra onlarla oynamama izin vermiyorlar."

"Neden istemiyorlarmış anneciğim?"

"Erko'ymuşum ben."

Arel'in söylediğiyle kızları hemen yanıma çağırdım.

"İris! Nereden duyuyorsun sen böyle şeyleri?"

"Teyzemle dedikodu yaparken söylemiştiniz ya anne."

Bu kadar hazırcevap olması da biraz şov. Hiç bana çekmemiş(!)

"Her dediğimizi de dillendirin zaten."

"Tamam."

"Saçmalama kızım. O kötü kelime. Söyleme onu sen. Hem siz küçüksünüz böyle konuşmalar için. Şimdi oyun..."

"Ben küçük değilim ki! Büyüdüm ben."

Damarına bastık yine, tüh.

"Ben de büyüdüm teyze, ben de."

"Tamam siz büyüdünüz, ben küçüldüm."

"Hayır anne, sen yaşlandın."

"Şimdi yedim işte sizi."

"Baba!

"Dayı!"

"Kaçın kaçın."

Biz çocuklarla baş edemezken Ceyda ve Rıdvan ellerinde poşetlerle girmişlerdi bahçeye.

"Babam!"

"Kızım!"

"Sen de yaşlandın sarı, geçmiş olsun."

"Ne?"

"Boş ver, benimkine laf attılar da sinirleri oynadı."

Ceyda gülüşünü zorla saklayarak yere eğildi ve Mısra'yı kucağına aldı.

"Annem, siz üzdünüz mü bakayım teyzeyi?"

"Hayır, teyzeye gerçekler acı geldi."

Bu alfa kuşağı biraz erken mi büyüyor, bana mı öyle geliyor?

"Mısra!"

"Ama anne..."

"Yok ama falan, git içeride otur şimdi. Her duyduğun şeyi söylemesen olmuyor sanki."

Yine vicdanım ağır bastı, dayanamayıp saçlarını okşayıp İris'in yanına oyun oynamaya geri gönderdim Mısra'yı.

"Fazla hızlı büyüdüler."

Ceyda duygulu bir farkındalık yaşadığında gülümsedim ve kollarımın açtım sarılmak için. 

"Biz de onlarla beraber büyüdük."

Altay Ceyda'dan önce davranıp kollarıma atlamaya çalışırken ona göz devirdim.

"Ne kadar istemesem de kabul etmeyi, hep beraber yaşlandık."

Altay iftira atıyormuşum gibi bir tavır takınıp geriledi.

"Susar mısın? Ben daha gencim, çıtırım, kıvırcığım."

"Saçları beyazlamaya başlayan bir kıvırcıksın hayatım, üzgünüm."

"Ne yani, beni beyaz saçlarımla sevmez misin?"

"Seni kel kalsan bile severim."

"Anne, biz acıktık!"

***

Aşk. 

Kimisi için üç harfli bir kelimeden ibaret.

Bizim için...

Aşk benim için tek kelimeyle ifade edilebilecek kadar basit bir şey değil.

Ben Altay'la büyüdüm, Altay'la gerçekten yaşadığımı hissettim. 

Bu dünyayı katlanılabilir hale getiren şey onun sevgisiydi. Bir de tabii sevgimizden doğan iki küçük melek. 

O olmasaydı diye bir ihtimali hiç kafamda kurmadım bile. Onsuz bir yaşamın düşüncesi bile korkutucu. 

Bu kadar yoğun hisleri aşk diye hafife almak hiç doğruymuş gibi gelmiyor. Sadece aşk olsa aradan seneler geçmesine rağmen elimi tuttuğunda kalbim yerinden çıkacakmışcasına atar mıydı? 

Her neyse bu kadar düşünmeye gerek yok, Altay benim için bir şanstı ve ben o şansın kıymetini ömrümün sonuna kadar bileceğim. Onun elini sımsıkı tutup her zorluğun üstesinden geleceğim. 

Tabii Arel gelip de "Baba! Ben tutağım annişin elini." diye araya dalmazsa.

👨‍👩‍👧‍👦

Selam.

Upuzun bir yolcuğun sonuna geldik. Kurguya başlayalı neredeyse bir buçuk sene olmuş, veda etmek çok zor geliyor. Yazarken gerçekten kendimi mutlu hissettiğim bir kurguydu ama artık bitirmenin zamanı gelmişti. Benim ilk olmasa da son hayrankurgum olan bu hikayeye bir son vermenin zamanı tam şu anmış gibi hissediyorum. Umarım siz de okurken benim gibi eğlenmişsinizdir. Sizleri çok seviyorum, kendinize çok iyi bakın. 💕

@okyanushuzuru iyi ki bu kurguyu yazma sebebim oldun seni çok seviyorum bebeğim <3



Kapının Ardında | Altay BayındırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin