46

310 17 28
                                    

Bir sonraki bölüm şok yaşamamak için bölüm sonu açıklamasını okumanızı tavsiye ederim.

"Teyzem geldi anne, teyzem geldi!" İris evde naralar atarak koşturuyordu fakat Altay yine memnuniyetsizce kafasını iki yana sallayarak isyan etmişti.

"Babacığım hani anlaşmıştık, hala diyececektiniz?"

Benim olduğum yerde öyle bir dünya yok aşkım, üzgünüm.

"Ama annem teyze diyin dedi babiş." 

"Çünkü teyzeniz." 

Lafa girdiğimde Ceyda bu konudan bıktığını gösteren yüz ifadeleriyle yanıma gelip sıkı sıkı sarıldı.

"Ya çocukları büyüttünüz, yine de aynı mevzuyu mu tartışıyorsunuz? Bırakın ne derse desinler."

Biz belki de senelerce sürecek bu tartışmayı uzatacakken Arel gözlerini büyütüp Ceyda'ya koşmuştu. Teyzesinin çoktan büyüyen karnına küçük parmaklarıyla çekinerek dokundu.

"Teyze senin karnında balon mu var?"

"Hayır, teyzeciğim. Orada bebek var. Sizin kuzeniniz."

"Nasıl yani? Teyze sen benim kuzenimi mi yedin?!"

Hepimiz gülerken çocuğum dehşet dolu yüzüyle bize bakıyordu. 

"Hayır bir tanem. Kuzeniniz orada büyüyor, zamanı gelince doktor onu oradan alacak ve sizinle tanıştıracağım."

"Ama annem bana leylekler getirecek teyzenize, demişti."

Yalancının mumu...

"Sevgi?" 

"Sorgulama. Seninki doğunca seni de göreceğiz."

Rıdvan kucağında İris'le salona giriş yaptığında onların da konusunun çok farklı olmadığını gördük.

"Enişte, kuzenin adı ne olacak?"

"Karar vermedik daha balım. Karar verince ilk sana ve Arel'e söyleyeceğiz."

İris aklına bir şey gelmiş gibi aniden dönmüştü bana.

"Onu bizden daha çok sevmezsiniz di mi anniş?"

"O nasıl soru İris? O sizin kuzeniniz olacak, tabii ki çok seveceğim ama siz bizim çocuklarımızsınız, yeriniz çok ayrı."

"Teyze karnına dokunsam korkar mı?"

"Korkmaz İris'im, ver elini."

İris tedirginlikle Ceyda'nın eline doğru uzattı minik elini.

"Kızım, bak abla sana selam veriyor."

İris'in çığlıyla tekmeyi hissettiğini anlamıştım. Hemen peşine Arel'de gitmişti heyecanla. 

"Ne zaman gelecek minik kartal?"

"İnanamazsınız ama tam 19.03'te doğacak bir aksilik olmazsa."

"Daha doğuştan yazılmış resmen kaderi. Ben de diyordum ki belki yeğenimizi Fenerbahçeli yaparız..."

"Aklından bile geçirme derim."

"Karıma bir şey mi dedin civciv?"

"Altay, sen niye beni sevemedin bir türlü ya?"

"Seviyorum ya oğlum. Sevmesem evime alır mıyım?"

"Almak zorunda olurdun kıvırcık. O benim çocuğumun babası."

"Her neyse, ben böyle göstermeden seviyorum. Uğraşmak hoşuma gidiyor."

"Peki, öyle diyorsan.."

"Lan, alındın mı sen?"

"Ne alaka oğlum?"

Onlar birbirleriyle uğraşmaya devam ederken ben Ceyda'ya döndüm.

"Hiç büyümeyecekler değil mi?"

"Hiç sanmıyorum."

"Ay Ceyda, zaman çok hızlı geçiyor. Daha dün tuzlu kahve yapıyordum ben."

"Hadi tekrar yapalım, o zaman biliyorlardı zaten tuzlu içeceklerini, hazırlıklılardı. Şimdi daha keyifli olur yüz ifadelerini görmek."

Bana sunduğu fikre resmen balıklama atlamıştım. İnanılmaz güzel gibi gelmişti, ta ki Altay'ın kahveden aldığı ilk yudumu halıya püskürtmesine kadar.

"Kızım siz manyak mısınız? Şekerle tuzu mu karıştırdınız diyeceğim de ben zaten şekersiz içiyordum, derdiniz neydi?"

"Şu yüz ifadesini görebilmekti. Bak benim sevgilime, hiç senin gibi abartılı tepkiler veriyor mu?"

Gerçekten Rıdvan'ın mimiklerinde en ufak bir oynama yoktu. İnanılmazdı çünkü 2 kaşık tuz vardı o kahvenin içinde. Fark etmemesi imkansızdı.

Korkarak kendi kahvemden bir yudum aldığımda ağzıma gelen acı tatla yüzümü ekşitmem bir olmuştu.

"Ava giderken sen de avlandın galiba biraz karıcığım."

"Özür dilerim Sevgi, Rıdvan'a verdim sanıyordum o fincanı."

Neredeyse ağlayacağını görünce sorun olmadığını söyleyip Altay'la kendime kahve yapmak için mutfağa geçtim. Kahve makinesine kahveleri koyup çalıştırdıktan sonra mutfağa heybetli bir kıvırcık da girince genişleyen gülümsememle mutfağın kapısını kapatıp ona döndüm. 

"Demek benimle oyun oynamak istediniz sayın Bayındır?"

"Biraz eğlenceden zarar gelmez diye düşündüm sayın Bayındır."

"Ben de biraz eğlensem şimdi, nasıl olur?" 

Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra söyledikleriyle keyfim yerine gelmişti iyice.

"Biraz eğlenmek senin de hakkın tabii."

Dudaklarıma sıcak dudaklarını örtmesiyle parmaklarımın ucunda yükselmiştim. Tam ortamdan soyutlanacakken gelen sesle ayrılmak zorunda kaldım.

"Al sana eğlence! Kahve taştı. Galiba bugün kahve içemeyeceğiz."

"Olsun içmeyelim. Ben az önceki halimize dönmek istiyorum zaten."

"Salonda bizi bekliyorlar."

"Beklesinler."

*

Selam. Geçen seferki bölümde son 3 bölüm demiştim ama sanırım bir sonraki bölüm son olacak. Artık watty eski keyfi vermiyor. Ben buraya katıldığım zamanda gerçekten eğlenceli bir kitle vardı. Şimdi o eski eğlencesi yok. Gerek kişiler gerek olaylar eskisi gibi değil. Bu ortamda yazmak da içimden gelmiyor. Bir sonraki bölümde veda edeceğim yani sürpriz olmasın diye haber vereyim dedim. Kendinize iyi bakin sizi seviyorum.💜




Kapının Ardında | Altay BayındırWhere stories live. Discover now