Bölüm 13- Hızlı ve Silahlı

30 13 4
                                    

Yavuz sonunda küçük kızın sorumluluk aldığını gördüğünde dudakları keyifle kıvrıldı. Serra'nın elini tutup çevik bir hareketle ayağa kalktı. Kasım'ın öncülüğünde restorantın arka kapısından magazincilere yakalanmadan çıktılar. Siyah bir BMW'ye bindiklerinde elinden tutup onu itaatkarca takip eden küçük kıza baktı.

Ağlamaktan kızarmış burnu , gözleri ve göz yaşlarıyla ıslanmış pembe dudakları. 

Domatese benziyor bu 

Kız gözlerini kapatmıştı ama göz yaşları kirpiklerinde birikmişti. Bir damla narin bir şekilde yüzüne düştü. Küskünce bükülmüş dudakları ve için için ağlayan haline daha fazla dayanamayan Yavuz dudaklarından ki gülüşü daha fazla tutamadı.

-Ha ha ha

Serra şiddetle gözlerini açtı , gözleri hala dolu olduğundan adamı buğulu gördü. Elini vurmak için kaldırdı. Küçük yumruğu kalkmış bir şekilde kendisine öfkeyle bakan kadına Yavuz tek kaşını uyarırcasına kaldırdı.

Bir süre yumruğu havada asılı kalan Serra bir yandan da kendisine telkinde bulunuyordu.

Nefes al, nefes ver, hadi be Serra, nefes al, nefes ver. Bu pislikle uğraşma!

Vazgeçip elini indirdi. Camdan yolu izlemeye başladı. 

Vücudunda ilerleyen, damarlarında dolaşan pişmanlığın ve ailesini hayal kırıklığına uğratma duygusunun hafiflemesi için nefes alıp vermekten başka bir şey düşünmemeye çalıştı ama ne kadar nefesini düzenlese de bu onun sadece daha da içli ağlamasına yaradı.

 Oturduğu koltukta elbisesinin sıyrılmasına aldırış etmeden bacaklarını karnına çekip, büzüldü. Bir yandan içli içli ağlarken yolu izliyordu.

Yavuz kızın itaatkarlığıyla iyice tatmin olmuştu. Gecenin karanlığında boş yolda araba sürerken bir yandan da yanındaki beyaz yumağa benzeyen kızın süzgün yüzünü ve yaşlarla birlikte parıl parıl olmuş ela gözlerini inceledi.

Ahh bu ağlama sesi eşliğinde gece sürüşü 

Yavuz günlerdir içinde olduğu gürültü ve patırtıdan yorulmuştu, bu sessizlikten neşe duyarak radyoya uzandı. Serra tıpkı bir canavarın uyanışı gibi dişlerini gösterdi.

-Kapat şu müziği! 

Arabaya bindiklerinden beri konuşmayan Serra bir anda dünyaya yeni gelmişte gözlerini açmış gibi haykırmıştı. Yavuz'un az önce ailesini dağıtmamış gibi sanki bir tatil yolculuğundaymış gibi radyoyu açması bardağı taşıran son damla olmuştu.

-Niye canın mı sıkkın! İşler istediğin gibi gitmedi mi?

-Allah belanı versin!

-Verdi zaten seninle! Bak her yanım bela oldu! O küçük burnunu işlerime soktuğundan beri yürüyen bir belayım!

Yavuz bağırırken patlamış dudağını ve üzerine sıçramış kanını işaret etti.

-Yaşlı bir adamdan dayak yemeseydin sende !

Yavuz'un yüzü anlık sinirle kasıldı ama hemen kendine geldi.

Saf kızımıza bak damara basmayı da biliyor.

Yavuz kendisini kışkırtmaya çalışan kızın etrafını saran dikenleri neredeyse somut olarak görecekti. Nefes alışverişindeki ağırlıktan ve sesinin yüksek tonundan öfkesi anlaşılabiliyordu. Umurunda değildi. Bu küçük kadının öfkesi yalnızca komik olabilirdi. 

Dikkatini dağıtmak için cebinden bir sigara çıkardı, camı hafifçe açmaya girişti. 

Serra sanki onun yaptığı en ufak hareketten acı duyuyormuş gibi tekrar haykırdı:

-Kapat şu camı!

Kızın emir veren haykırışından sonra Yavuzun yanağı sinirle gerildi. Delici gözlerini küçük kıza dikti.

-Kendine gel !

Gelmiyorum! gelmeyeceğim ! Allah'ın belası adam !

-Kapat dedim!

Serra hışımla bağırdıktan sonra oralı olmayan Yavuz'a doğru eğilerek adamın dudaklarından sigarayı çekti. Sigara izmaritini hırsla parçalayarak ellerinde un ufak etti. Yavuz sigarayı almak için tek eliyle hamle yapsa da boşa çıkmıştı. Yürek yemiş bu deli diye düşündü.

 Aralarındaki çekişme Yavuz'un dikkatini yoldan bir an için ayırdı. Başını kaldırıp aynaları kontrol ettiğinde şaşırdı:

-Şşş, takip ediliyoruz. Çek şu elini!

-Saçmalık, paranoyak mısın birde?

 Yavuz gözlerini dikiz aynasından ayırmadan kıza çıkıştı.

-Eğer ölmek istemiyorsan kapa çeneni! 

Serra adamın şeytani ses tonuna döndüğünü duyduğunda ciddi olabilir mi diye arkasını döndü. Gerçekten bu boş yolda arkalarında onlara hızla yaklaşan gri bir megan vardı.

-Belki de  sadece yanımızdan geçip gidecekler, beni korkutmaya mı çalışıyorsun ?

-Bu yola bir araba girseydi KASIM bana haber verirdi.

- Eee bu araba nereden çıktı o zaman?

Yavuz cevap vermezken meganın camından bir adam çıktı. Elinde uzun namlulu tüfek vardı.

Serra silahı görür görmez korkuyla bağırdı

-Silahları var, bas , bass !!


Karanlığın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin