Bölüm 28- Nikah!

27 8 52
                                    

Tahir Kadıgil'in kalın siyah kaşları çatılmış , yumrukları sıkılmış ve kükremesinden dolayı boğazındaki damarlar şişmişti. Kapısı açık eve öfkeyle daldı. Arkasından yetişmeye çalışan Kasım ve Elvan'a aldırış etmeden salonun ortasına daldı.

Koltuktaki kızının üzerinde düğümlenmiş erkek tişörtü ve katlanmış pijamayı gördüğünde iyice çıldırdı. Üstü çıplak kızıyla dip dibe oturan adama adeta yeri sarsarak yürüdü!

Babasının sonraki hamlesini tahmin etmek için müneccim olmasına gerek yoktu! Serra aniden Yavuz'un önüne kendisini attı. Ellerini koruyucu bir edayla yanlara doğru açıp babasına yılmaz bir bakış attı. Daha yeni pansuman yapmıştı bu adama! 

- Nankör kız çekil önümden! 

- Kocama dokunma baba.

- Ne kocası lan! Evlenmemişsin! Baktırttım bekar yazıyor nüfusta!

Basit bir yalanla babasını elbette kandıramazdı.

- Biz dini nikahla evlendik baba!

- Yani daha evlenmemişsiniz! Benimle eve geleceksin!

Serra'nın düşünce treni çalışmaya başlamadan Yavuz'un ona değen bedenini arkasında hissetti. Bir cehennem zebanisi gibi kulağına tısladı.

- Babanla benim evimden canlı çıkmayı düşünmeyin!

Serra babasının arkasında Yavuz'un koruma ordusunun elleri bellerinde hazır bekleyişlerine baktı. Tek bir söz, tek bir işaret gözleyen akbabalar gibiydiler. 

Ah baba neden yalnız geldin ki !

- Baba ben gelemem , çünkü biz...

Başını utançla eğdi. Yavuz'un çıplak bedenine sarıldı.

Tahir Kadıgil'in kaşları daha da çatılarak tam bir "V" yaptı. Yüzü adeta birbirine girmişti. Bu salak kız nasıl onun kızı olabilirdi!

- Seni aptal! Bir tetikçinin metresi olmak için mi evden kaçtın ?

Yavuz yüzünü onun göğsüne gömmüş kızın yapabileceği her şeyi yaptığını biliyordu.

- Metres değil efendim. Biz ilk fırsatta evleneceğiz !

Lanet adam ! İlk fırsatta ayrılacaktık hani ? Olayları daha da karmaşık hale geliyordu! Bu olamaz o zaman bu evden gerçekten çıkamam!

Serra sarıldığı adamı öfkeyle cimciklerken , adama gömdüğü kafasını çekip babasına döndü.

- Baba evlenmenin acelesi yok!

Tahir Kadıgil duyduğu saçmalığa ağzından tükürükler saçarak cevap verdi.

- YETER ARTIK SENİN SAÇMALIKLARIN! HER İSTEDİĞİNİ HER DEDİĞİNİ YAPTIK! EVLENMEDEN BİR ADAMLA AYNI EVDE KALMANA MÜSAADE ETMEM!

Baba lütfen bana bir çıkış yolu ver!

Babasını ilk kez böyle zıvanadan çıkmış bir halde görüyordu. Ona ilk kez böyle bağırıyordu. Gözleri doldu. Cimciklediği adama sarılıyor olmasaydı ayakta duramazdı.

Yavuz kızın ağırlığını ona verişinden dayanacak gücünün kalmadığını anladı. Babasının kükremesi ruhuna kadar sömürmüş olmalı!

- Efendim biz aslında yarına nikah dairesinden gün almıştık! 

Kızının dolan gözleriyle ondan korkarak adama daha da sıkı sıkıya sarılması Tahir Kadıgil'i üzdü. Nasıl ve neden böyle olmuştu ? Aklı almıyordu kızları nasıl onlara sırt çevirirdi! O onun biricik güzeliydi! Başka bir adamın kollarda onu görmeye dayanamıyordu! Bu küçücük kız nasıl büyüyüp de aşık olmuştu hem de ailesine sırt çevirecek kadar! Üzülse de kabullenmesi kızının mutluluğu için daha iyi olmalıydı. Bu tetikçiye kızının mutluluğu için tahammül etmesi gerekiyordu.

- Bu iyi , resmi nikahı yarın yapın. Bende bu hafta kızıma layık büyük bir düğün yapacağım!

Ne düğünü ? Of Allah'ım

Serra işittiklerine artık yetişemiyordu bile hızla babasına döndü.

- Baba ben.

Biricik kızının tatlı yüzünü gören Tahir Kadıgil daha da yumuşarken öfkesini kalbinin derinliklerine gömdü. Düz bir suratla konuştu.

- Nikahı yapın ve Eve el öpmeye gelin. Madem sevdin , o zaman böyle olacak!

Yavuz ekmeği uzatıyor babası da tereyağını sürüyordu!

Y.N 19.49 



















































Karanlığın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin