Bölüm 16- Küçük Sıçan

21 9 15
                                    


Kasım villaya giden yolları seyrediyordu. Normal şartlarda şehrin böyle taraflarında çok fazla kişi olmazdı. Hatta villanın yolunu da bilen bilmeyen, bu çevrede yaşayan yaşamayan kimse yolu kullanmazdı.


Kasım bunları düşünürken kime ait olduğu belirsiz gri Megan'nın bahçe kapısına yanaştığını gördüğünde kamera odasında durumu birlikte izlediği koruma kaptanı Elvan'a bir baş işareti verdi.


-Bir kişi gözüksün diğer herkes çatıya!


-Emredersiniz


Geceki baskından dolayı herkes gergindi. Bir mücadele daha etmemiz gerekebilir diye geçirdi içinden. Kapıda nöbet tutan koruma Megan'nın geçmesi için demir kapıyı açtı.


Kasım telsizden öfkeyle bağırdı:


-Ne yapıyorsun sen yedi numara! bizden izin almadan kapıyı nasıl açarsın?


Telsizin diğer ucundan kayıtsız ve öfke saçan bir ses geldi:


-Evime girmek için senden izin mi alacağım Kasım!?


Kasım Yavuz'un sesini duyunca neye uğradığını şaşırmıştı. Heyecanla konuştu.


- Abi? Oh be döndün sonunda!


Kasım büyük bir rahatlamayla telsizi bırakıp kapıya Yavuz'u karşılamaya koştu. Fakat rahatlaması geçiciydi çünkü Yavuz'u görür görmez, saçlarını koparırcasına kaşımaya başladı.


-Abi ne oldu sana böyle? Kanamadık yerin kalmamış.


-Şans yıldızımız sağ olsun


- Ha şu kız? nerede abi o kız?


Kasım öfkeyle Megan'ın içine baktı ama kız yoktu.


-Kaçtı.


Bunu duyan Kasım afallamıştı.


-Senden nasıl kaçabilir abi?


Kasım'ın kafası soru işaretleriyle doluyken Ketum Yavuz'un boş bakışları tüm soruları cevaplıyordu.


-Yoksa seni dövdü mü?

Yavuz Hiddetle Kasım'a bakarken dudaklarının arasından kan sızdı. Kasım o zaman şaşkınlıktan çok daldığını fark etti, koşarak üst katta yaralanan korumalarla ilgilenen doktoru getirdi. Doktor Yavuz'un açık yaralarıyla ilgilenip onları oksijenli bez ve suyla temizleyip sararken, Kasım evdeki durumu açıklamaya koyuldu.

-Abi bir anda ön kapıyı taradılar. Çok kalabalıklardı hepimiz oraya yoğunlaştığımız da arkadan senin ofisine girmişler, gizli dolabını patlattıklarını duyduk! O zaman fark ettik!


-Çantayı bulamayınca ayrıldılar , bir kaç kişi yaralandı ama zayiat yok!


Yavuz başını sallarken doktor araya girdi.


-Beni dinlemeyeceğinizi biliyorum Yavuz Bey ama gece kesinlikle hastaneye gitmeniz lazım. Kaburga kırığı ve yaralanmalarla bu halde gezerseniz, korkarım bir günü çıkaramazsınız.


- Bir sıçanı bulduktan sonra, size görüneceğim Kemal Doktor.


- Elbette, elbette sizinle en kısa zamanda görüşmek dileğiyle.


Yaşlı doktor bu gencin pervasızlığını gözlerinde onaylamasa da çantasını toplamaktan başka bir şey yapamazdı.


-Elvan, Doktor'a eşlik etsin.


-Teşekkürler Yavuz Bey


Kasım doktoru Elvan'a kadar götürdüğünde telefonu çaldı.

Ring Ring Ring...

Arayan [Tayfun]


- Efendim Tayfun


-Abiyi aradım açmadı


-Burası biraz karıştı


-Belli oluyor, hatta bir kaçağınız bile var.


Kasım'ın gözleri parlarken heyecanla sordu.


-Nerede o lanetli kadın?


-Lanetli mi?


- Lanetli, abim yıllardır böyle kötü bir duruma düşmemişti


Tayfunun keyifli sesi ciddiye döndü.


- Yardım lazım mı?


-Ediyorsun zaten. Hangi karakol hemen gitmek isteyecektir.


-Demir Taş Karakolu. İfade veriyor.


-Tamamdır.

Kasım telefonu kapattıktan sonra adeta kuzu gibi sekerek Yavuz'un uzandığı salona geldi.

Onun keyifli halini tek kaşı kalkık izleyen Yavuz'a:


"Abi Kız Demir Taş Karakolu'nda ifade veriyormuş." dedi.


Bak sen sıçana, gitmiş birde bizi mi ispiyonluyor.


Yavuz üzerine güçlükle bütün yaralarını gizleyen siyah boğalı bir kazağı Kasım'ın yardımıyla giydi.

-Çıkalım!


Y.N  Bu bölüm @KahramanDeniz8 ' e ithaf edilmiştir. 19.34

Karanlığın GölgesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin