Bölüm 26- Akraba

17 8 21
                                    



Yavuz ve Serra arasında garip bir sessizlik, gergin bir ortam vardı. Perdeler alev almış, odaya gözle görülür elle dokunulur bir tansiyon hakimdi. Yavuz öksürdü, Serra taklit etti. Kadının mutfak tezgahına dönük yüzü ne yaptım ben diyordu. Elleri, tabak çanağın üzerinde yalandan yere gidip geliyordu. Adamın sırtında gezdiğinden emin olduğu gözleri lazer ışını gibi sırtını yakıyordu.

Diritdittt !diridiit!

Bir telefon sesi odadaki garip havayı dağıttı. Çalan, Yavuz'un telefonuydu. Adam koltuktaki telefonu bulup açtı.

Serra ufak çaplı bir kriz geçirse de adam şüphelenmemişti.

-Alo ?

-Alo abi? Depoya Alp geldi...

Huff! Yavuz bıkkınca derin bir nefes verdi.

- Neden ?

- Büyük Hanım sana yardımcı göndermiş, silah teslimatını öne almak istiyor!

O salak sadece çanta teslimatı için üzerime yapışmış bir kene! Yine de ortalığı karıştırmaya çalışıyor.

- Geliyorum!

Yavuz kınından çekilmiş bir kılıç gibi sert ve aniden doğruldu. Kızın çıkarmaya çalıştığı ceketini düzeltti. Odadan çıkmak ve Alp itinden hesap sormaktı niyeti. Babasının kuzusu mafyacılık oynamak istiyorsa başka yerde oynayacaktı. Yavuz'un işlerine burnunu sokmayacaktı. Yavuz odadan çıkmadan Serra'nın mutfak tezgahına dönük sırtına baktı.

- Perdeleri açma!

Aynen vampirim ya ben!

Kadın ona cevap vermedi. Yalnızca karşısındakini hemen o an orada boğacakmış ve sonra hırsını alamayıp parçalara ayıracakmış gibi bir bakış...

Yavuz evden henüz çıkmıştı ki Alp'in arabasının evin kapısında durduğunu gördü. Alp takımları çekmiş o biçim fiyakalı olmuştu. Mafyacılık oynamak için kostüm bile almış diye düşündü Yavuz. 

Alp baş selamı verip elini uzattı ancak Yavuz elini cebinden çıkarmadan adamın gözlerine dikmişti bakışlarını. Alp umursamazca gülümsedi.

- Bugün depoya gittim amcaoğlu!

- Duydum

- Depodaki silahları daha güvenli bir yere taşımalıyız!

- Depo benim sorumluluğumda

- Artık ikimizin sorumluluğu

- Sana bir kere söyleyeceğim, teslimatı Kandasorlu'ya yapacağız ve sende def olup gideceksin.

- Doğru konuş! Ya ortak çalışırsın ya da işten çekilirsin!

Yavuz dişlerini sıktı.

- Bana bak amcaoğlu! Benim işlerimden uzak duracaksın! Her zamanki gibi eğlenmene bakacak ve babana her şey yolunda diye rapor vereceksin!

Alp gülümsedi. Kuzeni ne kadar çıldırsa da onun arkasında babası ve amcası vardı!

- Ben artık işimin başındayım! Buna alışacaksın! Zamanında Eylül'ün yokluğuna alıştığın gibi!

Yavuz kırmızı görmüş boğa gibi Alp lafını bitirmeden üzerine atıldı. Demir gibi yumruğunu adamın suratına geçirdi.

Genç adam yere doğru sarsıldı ama düşmedi. Her ne kadar işlere karışmamış eğlence düşkünü birisi olsa da bu ailede ki herkes aslında tetikçiydi! Kendini toplar toplamaz karşı atağa geçti. Aynı yumruğu Yavuz'a iade etti. Sarsılan Yavuz'a toparlanma fırsatı vermeden yarasına direk bir tekme attı. Yavuz savrulup evine kapısına çarptı. Bu son darbeler onu geri tutan ipleri koparmıştı. Delice bir haykırışla çarpığı kapıdan güç alıp öne fırladı. Alp'in ikinci bir tekme için kaldırdığı ayağından daha hızlıca yere basan ayağını biçen bir tekme attı. Alp yere düşerken attığı tekmeyle birlikte dönen Yavuz yarım daire çizen ayağını  Alp'in suratının tam ortasına gömdü. Alp sertçe yere düştü ancak Yavuz'un durmaya niyeti yoktu , yere düşen adamın tepesine bindi. Avantajlı olan Yavuz yarasına aldırış etmeden seri yumruk atıyordu. Alp nefesi kesilmiş bir halde kolları ve dirsekleriyle kendisini korumaya aldı. Yumruk ve düşme sesleri eşliğinde kavga sürerken Serra telaşla kapıyı açtı.

Yavuz'un Alp'in üzerinde ona acımasız darbeler savururken gördü. Adam çıldırmış gibi ağzı yüzü Kan içinde olan Alp'e bir saniye bile vermeden yumruk savurmaya devam ediyordu.

-Bırak onu! Öldüreceksin.

Yavuz duymamış gibi altında ki adamı adeta yere gömene kadar yumruklamaya devam etti.

- Bırak! Öldüreceksin!

Serra bu sefer bağırdı. Akan çok fazla kan onu ürküttü! Gözlerinin önünde birisinin ölmesine göz yumamazdı! Yavuz'un koluna yapıştı.

Yavuz kadının tüy kadar hafif elinden kurtulmak için onu itekledi. Bu ufak ittirme Serrayı uçurmuştu. Açık kapının köşesine sertçe çarptı.

-Ahh!

Kız çığlığı bastığında Yavuz durdu. Dönüp baktığında kızın kafasını kapıya çarptığını gördü. Alp'in üzerinden kalktı. İncecik kollarından tuttuğu kadını kaldırdı, iyi görünüyordu ya da vücudu aldığı darbelere alışmıştı. Yavuz Serra'yı salonda ki koltuğa oturttu. Alp'te kendine gelmiş şaşkınlıkla kadını süzüyordu. Erkek pijamaları içinde gördüğü bu kadın televizyonda Yavuz'la olan kadındı. Ceketini toparlarken ağzındaki kanı sildi. Gözlerinde nefretle Yavuz'a ve kadına baktı. Yavuz'un tüm odağı kadındaydı.

Sessizce evden ayrıldı. Aklında tek bir düşünce vardı.

Ben senin canını nasıl acıtacağımı biliyorum amcaoğlu!


Y.N 00.06 Olamaz yeni güne geçmişiz :( 

Karanlığın GölgesiWhere stories live. Discover now