Bölüm 23- Arabayı Hazırla Kasım

28 9 12
                                    


-Arabayı hazırla Kasım!

Yavuz hıçkırarak ağlayan kızı oda da yalnız bıraktıktan sonra Kasım'a seslendi.

-Nereye abi?

-Amcama!

-Geleceğini haber vereyim mi?

-Gerek yok! Akbabalar kokuyu almıştır!

Yavuz üzerine gri bir ceketle takım bir pantolon geçirip arabaya geldi. Güngör ve Ulutaş amcalarının evde onu beklediğinden emindi. Bunca skandaldan sonra eğer yanlarına gitmezse bu yaşlı kurtlar ona kendi evinde bir baskın düzenlerdi. Düşmesi ya da tökezlemesi için her köşeyi tutmuş bu adamlara ilk kez fırsat vermişti !

Yavuz'un berbat ettiği bir iş. Bunu duyunca Güngör'ün ne kadar neşelendiğini tahmin edebiliyordu. 

 Yıllardır Yavuz'un babasının mirasını ve adını yaşatmak için tırnaklarıyla kazıyarak verdiği mücadelenin sekteye uğraması... Bunca emeğin boşa gitmesi. Hem de küçük şımarık bir kız yüzünden! İşte bunu düşünmek bile Yavuz'un yumruklarını sıkmasına, gözlerinin kanlanmasına sebep oluyordu. 

Güngör'ün evi bir kaleyi andırıyordu. İki metreye yakın duvarların üzerinde uzanan dikenli tellerle oldukça korunaklıydı. Mermer ve taş dokunuşların soğuk bir cezaevine döndürdüğü ev sert ve soğuk yüzlüydü. İki kanatlı giriş kapısı Yavuz'un gelişiyle duraksamadan açıldı. Kapı görevlisi ciddi görünüyordu. Her zamanki gibi... Yavuz Kasım'la birlikte evin merdivenlerini tırmandı. 

Kapıda onları karşılayan utangaç kız büyük salonda beklendiklerini haber verdi. Onlar büyük salona doğru yönelirken kızın yanaklarından kırmızı bir dalga geçti. Yavuz büyük salona girmeden önce ceketinin kollarını düzeltti. Dimdik ve rahat görünüyordu. 

İçerde Güngör ve Ulutaş Amca ve kuzeni Alp vardı. Onu bekledikleri ufak bir şaşkınlık ifadesi bile göstermeyen yüzlerinden belli oluyordu. Güngör kır saçlı ve göbekli bir adamdı, elli yaşlarını çoktan devirmişti ama hala dinç görünüyordu. Ulutaş ise uzun boyu ve eğik sırtıyla onun aksine daha yaşlı olan sanılabilirdi. İki adamda avlarının kendi ayağıyla gelişinden memnun gülümsediler. 

-Yavuz, oğlum nedir bu haberler? konuşan Güngör'dü.

-Ne haberi?

- Serra Kadıgille boy boy verdiğin pozlar?

-...

-Sonra çantayı neredeyse çaldırıyormuşsun? 

Ulutaş hırsla dişlerinin arasından konuştu.

-Kandasorlu Celil'e iki gün geç gitti çanta. Hem de içinde eksiklerle! Sen Kandasorluyla oyun mu oynuyorsun ?

Yavuz bu hiddetli konuşmayı duymamış gibi istifini bozmadı.

-Teslimatı iki parça şeklinde yapacağız, ilk ödemeden sonra ikincisi gerçekleşecek.

Ulutaş kulak kesilmişti. Gözlerini Yavuz'a kilitleyerek sordu.

-Ne zamandan beri kendi başına karar alır oldun?

-Bu işi kendi yöntemlerimle halledeceğimi söylemiştim. 

Ulutaş önündeki masaya bir yumruk attı. Ahşap masadan tok bir ses çıktı.

-İşi mahvedecektin! 

-Çanta teslim edildi, sıkıntı nedir amca? 

Güngör ikisinin arasına girdi.

- Ya işler yolunda gitmeseydi, Kandasorlu'nun nasıl baltalı bir vahşi olduğunu bilmiyor musun ? 

Karanlığın GölgesiWhere stories live. Discover now