14 | kaderin kırmızı ipi

276 39 138
                                    

"Taehyung neden bahsediyordu?" diyerek yirmi dakikalık sessizliğini sonunda bozmayı başarmış olan Jimin bu sırada eklem yerlerini beyazlatacak kadar sıkı tuttuğu direksiyona eziyet etmekten geri durmuyordu. Sinirliydi, Yoongi onun neye bu kadar sinirlenmiş olduğunu hem anlayabiliyor hem de hiçbir anlam veremiyordu, yani tamamen koca bir ikilemde kalmıştı.

Geçen gün Taehyung'la telefonda konuştukları sırada ondan Namjoon'u ve ailesini nasıl kaybettiğini araştırmasını istemişti ve Taehyung sahiden de bu isteğini yerine getirmiş fakat konusunu oldukça yanlış bir anda açmıştı. Sabah Eunjin'in en son görünmüş olduğu videodaki adamı teşhis edip edemeyeceklerini öğrenmek için gittikleri karakolda elleri tamamen boş bir şekilde dönecekken Taehyung tabii ki Yoongi'yi durdurmuştu. Odasından çıkacak olan dörtlü bir anda kendisine döndüğünde diğerlerine gülümsemiş ve hemen ardından da asıl odağına dönmüştü.

Yoongi'ye başka bir zaman da bunun haberini verebilirdi fakat hayır, odada bulunun bir diğer adamın dikkatini çekebilmek için tam o an yanlarına iyice yaklaşmış ve "Benden istediğin olaya da baktım, eğer zamanın varsa dosyayı sana gösterebilirim" demişti. "Olay düşündüğümden de daha büyük çıktığı için biraz zaman alabilir."

Taehyung aynen bu sözleri söylemiş ve kendilerine yaklaşan Jimin'in tepkilerinde göz gezdirmişti, zaten asıl amacı da bu sayılırdı. Yoongi ise kimseye herhangi bir açıklama yapmak istemediği için Taehyung'u o an için hızlıca reddetmekten başka pek bir şey yapamamıştı.

Yoongi arkadaşlarını ve Jimin'i önüne alarak onları odadan çıkarırken son kez Taehyung'a dönmüş ve "Bunu daha sonda konuşalım" demişti sesindeki aceleci tavrı saklayamadan. Taehyung'un ağzından bir şeyler kaçırmamış olması derin bir nefes almasını sağlamış olsa da Jimin'in bu soruyu soracağını tabii ki de biliyordu. Sadece böyle şu anda yapmış olduğu gibi dakikalar sonrasında soracağını düşünmemişti.

Ne diyebilirdi ki? Bu konuda ona bir açıklama yapabileceğini hiç sanmıyordu. Birkaç şey benim kafamı feci şekilde karıştırdığı için Namjoon'un ailesini nasıl kaybettiğini ve geri kalan bir iki küçük detayı daha öğrenmek için normalde yapmamam gereken bir şey yaptım diyemezdi. Jimin'e bunları söylemesi hiç doğru olmazdı, hem söylerse alacağı tepkiden de çekinmiyor değildi.

Her ne kadar Taehyung durumu çok büyütmeden hızlıca kabul etmiş olsa da ikisinin de bu yaptığı kanunen doğru bir şey değildi, ne kadar çok insan bu durumdan haberdar olursa da günün birinde başlarının yanması daha kolay olurdu. Bir de Jimin diğerlerini çok fazla seviyormuş gibi durmasa da Yoongi hepsinin arasındaki o tuhaf bağı hissedebiliyordu.

Sanki kocaman kırmızı bir ip Seokjin'den başlayarak her birinin serçe parmağına sıkıca dolanmış ve kaderin yardımıyla hepsini bir araya getirmiş gibiydi. Görünüşe göre onları bırakmaya pek niyeti de isteği de yok sayılırdı.

Yoongi ise bu ipin dolanacağı bir sonraki kişi olmak istemiyordu. O ipi kendinden uzak tutmalıydı.

İşte bu yüzden Jimin neler olduğunu bilemezdi, ona söylemesi korkunç şeyler yaratırmış gibi hissediyordu. Karakoldan bu yana yüzüne bakmamış ve asla konuşmamış olması sanki az gericiymiş gibi bir de az önce sorduğu soru Yoongi'nin iyice kapana kısılmasına neden olurken sahiden de ne yapacağını bilemez haldeydi.

"Önemli bir şey değil" dediği sırada Jimin'in başını asla oynatmadan anlık bir şekilde sadece gözleriyle kendisine baktığını yakaladığında derin bir nefes almış ve "Sahiden öyle" demişti. Önlerindeki arabayı takip edebilmek adına onunla birlikte sağa kırmış olan Jimin'in dudakları arasından önce küçük bir kıkırtı duyulduğunda Yoongi onun bu hallerine karşı ne yapacağını bilemiyordu.

STRANGERS FROM HELL | yoonminWhere stories live. Discover now