15 | tozlu sırlar

269 38 149
                                    

Hızlı nefeslerinin arasında gözlerini sıkıca yumarak kendine gelmeye çalıştığı sırada omzuna değen el yüzünden irkilerek geriye çekilmeye çalışmıştı. Şimdi sırtı arkasındaki çalışma masasına değerken Yoongi gözlerini kocaman açarak karşısında ona bakan Jimin'e bakıyor ve "Hayır" diyordu hızla atan göğsüne elini yerleştirirken. "Yine aynı şey olmadı, hepsini uydurmadığıma eminim koca bir günü uydurmuş olamam."

Saçlarını karıştırarak yataktan kalkmaya çalışırken sabit tutamadığı bacaklarıyla yarım denebilecek kadar küçük bir adım atarak masasına tutunurken midesinin bu kadar bulanıyor olmasına da anlam veremiyordu. Jimin kısık gözleriyle onu izlemeye daha fazla dayanamayarak oturduğu yerden Yoongi'ye uzanıp onun ellerini tuttuğunda genç adamın ellerinin buz gibi oluşu onun da içini ürpertmişti.

Odadaki loş ışığın, koridordan gelen Seokjin'in anlamsız mırıldanmalarının ve Yoongi'nin bitmek bilmeyen düşüncelerinin arasında elinden tuttuğu bedeni kendine yaklaştıran Jimin yatakta biraz geriye giderek Yoongi'yi kucağına çekmişti. Saçlarını parmaklarının arasından nazikçe kaydırarak teker teker geriye itmeye çalıştığı sırada Yoongi alnını onun omzuna yaslarken sokuklanmış ve "Buraya nasıl geldik Jimin, daha doğrusu ne zaman geldik?" diye sormuştu güçsüz çıkan sesiyle.

O gün yaşamış olduğu şeyleri yine yaşadığına inanamıyordu, böyle saçma hayaller görmesini tetikleyen şeyin ne olduğunu da bilmiyor olması herhangi bir çözüm üretebilmesini engelliyor ve işte bu da Yoongi'yi böyle eli kolu bağlı bırakıyordu.

Artık düşünmekten bile yorulduğunu hissediyordu, öyle ki şu anda ne düşünüyor olduğunun farkında dahi değildi çünkü zihninde yüzlerce düşünce bulutu hızla süzülüp giderken Yoongi artık onların hızına yetişemediği için geride kalıyordu. Düşünüyor ama asla tam olarak ne hakkında olduğunu bilmiyordu.

"Aslında çok olmadı, sadece sen yolda uykuya dalınca seni uyandırıp da huzurunu bozmak istemedim" dediği sırada omzuna başını yaslamış olan Yoongi'nin saçlarını okşamaya devam eden Jimin bir diğer koluyla da onu sıkıca tutuyordu. Yoongi ise bu kısımları asla hatırladığını sanmıyordu, arkadaşlarının evinden çıktıklarını hatırlamıyordu, arabaya bindiğini veya orada uyuyakalmış olduğunu bile hatırlamıyordu. İşin kötü yanı ise bugün yaşadıklarının ne kadarlık kısmının gerçek ve ne kadarının tamamen kendi uydurması olduğunu da kendi başına çözebilecek kuvvete sahip değildi bu yüzden sorması gerekiyormuş gibi hissediyordu.

"Peki nereden dönüyorduk Jimin? Karakoldan mı yoksa arkadaşlarımın yanından mı?" diye sorarken sesi ondan izin dahi almadan oldukça cılız çıkmış olsa da Yoongi'nin şu an bunu sorun edebilecek kadar sabrı kalmamıştı. Eskiden kafasına takıp rahatsız hissedeceği her şey şimdi ona öylesine küçük pürüzlermiş gibi geliyordu ki bazen kendinden utanıyordu.

"Yoongi iyi olduğuna emin misin? Sabah karakoldaydık sonrasında arkadaşlarına gittik ve biraz onlarla oturduk, hatta bir şeyler yedik, bunları hatırlamıyor musun?" Jimin'in söylediklerinin bir kısmı zihnindeydi, bir şeyler yedikleri kısım hariç her şeyin normal seyrinde gidiyor olması rahat bir nefes alarak kollarını Jimin'in beline rahatça sarmasına neden olduğunda bu hareketine Jimin de gülümsemişti. "Hatırlıyorum tabi de yeni uyandığım için biraz kafam karıştı sanırım, zaten başım da ağrıyor" dediğinde Jimin iki elini de çekerek Yoongi'nin başını kavramış ve bakışlarını birleştirebilmek adına onun başını biraz daha kendine doğru kaldırmıştı.

"Başının ağrısına iyi gelecek bir şeyler içmek ister misin?" diye sorduğunda Yoongi hiç tereddüt etmeden istemediğini kesin bir şekilde belli etmişti. İlaç içmezdi. Jimin ise dudaklarını karşısında duran yüzün açık alnına bastırırken Yoongi'ye karşı gülümsemiş ve "O zaman biz de alternatif tıp kullanırız" demişti. Dudaklarını birkaç defa daha kollarının arasında olan adamın yüzünün farklı bölgelerine bastırırken bu yaptıklarıyla onu zayıf bir şekilde güldürmüştü.

STRANGERS FROM HELL | yoonminTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon