the pain in heart

810 84 7
                                    

Derse girmeden önce müzik sınıfının önünde dikiliyorduk ve içeriden gelen müzik sesiyle büyülenen Jennie'yi gülerek izliyorduk.

"Bende şansımı denemek istiyorum."

Sesi güzeldi fakat müzik kulübüne girecek kadar cesareti yoktu.

"Seni tutan yok güzellik, istediğin zaman kulübe yazılabilirsin."

Bambam'in alttan alttan Jennie'yi cesaretlendirmek istemesine gülümsedim. Üç yıldır onu ikna etmeye çalışıyordum ama bir türlü ikna olmuyordu.

"Beni cesaretlendirme çünkü hiçbir işe yaramıyor. O kulüpteki kimse beni istemez. Onlar kadar iyi değilim," diyerek başka yöne doğru hareketlendi.

Kendine hiç güveni yoktu. Bu onun Jisoo ile kendini kıyaslaması ile alakalı bir durumdu ama bundan hiçbir zaman söz etmiyordu.

Sınıfa doğru ilerlerken karnıma giren ağrının sebebini çok iyi biliyordum. Jungkook ile bugün ortak dersimiz vardı. Muhtemelen yine dikkatini çekemeyecektim ve ders boyunca Chaeyoung ile gülüşmelerini izleyip not almayı unutacaktım.

Sırama oturduğumda görüntü olsun diye çıkardığım defterin sayfasını karalamaya başladım. Hala daha sınıfa gelmemişti ve dersin başlamasına üç dakika vardı. Hocayla birlikte sınıfa gireceğine adım gibi emindim çünkü bu onun sürekli yaptığı bir davranıştı. İşin garibi derse on dakika önceden gelen Chaeyoung bugün yoktu. Jungkook'un da gelmeyeceğini düşünmeye başlamıştım.

"Bir kere de derse ben girmeden önce gel," diyen hocanın sesini işittim ve arkasından gülerek gelen Jungkook'u görmemle elimde ki kalemin yere düşmesini engelledim.

Sınıfta çok fazla yer olmadığı için yan sırama oturduğunda ise işler benim için biraz daha karmaşık hale gelmişti. Bambam'in bıyık altından olan gülüşünü görmezden gelmeye çalıştım ve hocaya odaklandım.

"Bugün sizden istediğim şey, hayatınızla ilgili bir kaç cümle yazmanız olacak."

Sınıfta oluşan uğultu hocayı rahatsız etmiş olmalı ki tahtaya yazdığı cümleleri yarı da kesti ve bize döndü.

"Bu kadar endişelenmenize gerek yok. İçinizden geçen bir kaç cümle istiyorum, hep birlikte yorumlayacağız."

Bu dersi seviyordum. Kitapların içinde boğulduğumuz, cümlelerdeki gizemleri kendimize göre yorumlamaya çalıştığımız bir dersti.

Defterime bir kaç şey karalamaya başlasam iyi olacaktı çünkü içimden bir ses bugün hocanın benim cümlemi okuyacağını söylüyordu.

Kalbimdeki acının bir gün dinecek olması beni korkutuyor.

Bu cümle kendime yeni yeni itiraf edebildiğim bir durumdu. Kalemi elimden bıraktığımda Jungkook'a döndüm. Hala daha bir şey yazmamıştı ve kalemi parmaklarında döndürüyordu.

Tam da tahmin ettiğim gibi hoca yanıma gelerek defterimdeki cümleyi sesli bir şekilde okudu. Kaşları havaya kalktığında bu cümlenin altında olan anlamı bulduğuna adım gibi emindim.

Sınıfta ki çoğu kişi gibi Jungkook'da bana dönmüştü. Çok uzun bir süre sonra bakışlarını üzerimde hissediyordum.

"Arkadaşınızın cümlesini anlayabildiniz mi?"

Sınıftan yine bir uğultu duyulduğunda gözlerimi devirdim. Buradaki çoğu kişinin böyle bir cümleyi anlamasını beklemiyordum tabii ki. Hala daha Jungkook'un gözlerinin üzerimde olduğunu hissediyordum. Yana dönmeye cesaretim yoktu.

Hoca sınıftan cevap alamayınca ön sıralara doğru ilerledi ve benimle olan göz temasını yeniden kurdu.

"Sanırım ben anladım," diyen hoca içime bir korku saldı. Anlaması muhtemeldi ama bunu sesli bir şekilde dile getirmesini istemiyordum.

constellation | liskookWhere stories live. Discover now