disappointment

502 67 13
                                    

"Filtre kahve ve Latte alabilir miyiz?"

Jungkook masaya geçmemi işaret ettiğinde, "Bende bekleyeyim," dedim. İtiraz ettiğinde üstelemedim ve yeşilliklerin arasına yürüdüm. Köşedeki masaya geçtiğimizde buraya ilk geldiğimiz gün gözümün önünden film şeridi gibi geçti.

Ona az da olsa içimi dökmüştüm. Ailemden bahsetmiştim ve artık her şeyin bir oyun olduğundan haberim vardı. Eğer bugün de ailem hakkında benden bilgi almaya çalışırsa, elimde olmadan tepki gösterebilirdim.

Chaeyoung'un babası ve Jungkook'un alakasını hala çözemesem de, onun bu planın içinde olmasına akıl erdiremiyordum.

"Al bakalım," dedi ve karşıma oturdu. Hevesli bir şekilde kahvesinden yudum aldığında bende bardağı avuçlarımın içine alıp elimi ısıttım.

"Ee nasılsın anlat," dedim.

"Ben gayet iyiyim sen nasılsın asıl?"

Güneş yüzüne vurduğunda elini gözlerine siper etmek zorunda kalmıştı.

"İyi gibiyim."

Güneş onu daha da rahatsız ettiğinde başka masaya geçmek için etrafa bakınmaya başladı. Ben ise çantamdan çıkardığım güneş gözlüğümü ona uzattım. Bana döndüğünde yüzünde oluşan tebessüm ile birlikte gözlüğümü elimden aldı ve taktı.

Ona daha çok yakışmıştı.

"Teşekkür ederim. Gözlerim çok hassas. Direkt kızarıyorlar. Suni gözyaşı kullanmak zorundayım."

"Ömrün boyunca mı?"

"Evet, dikkat etmek gerekiyor."

Kafamı salladım.

"Chaeyoung ile çok yakınsınız sanırım," dediğimde dilimin ayarı olmadığını Jungkook'un yukarı kalkan kaşlarından anlamıştım. Şaşırmıştı.

"Evet, çok yakınız. Neden ki?"

"Komşu olduğunuzu duymuştum," diyerek omzumu silktiğimde bu sefer rahatlar gibi sandalyede yayıldı.

"Evet, uzun zamandır komşuyuz. Çocukluğumuz birlikte geçti."

"Dışarıdan bakıldığında sevgilin gibi gözüküyor," dedim ve amacımı anlamaması için çabaladım. Komşu olduklarını düşünmüyordum. Başka bir durum vardı ortada.

"Evet herkes aynı şeyi söylüyor. Ama sevgilim yok, bekar bir adamım ben."

Gözlüğü burnuna doğru kaydırıp göz kırptığında istemeden gülmüştüm.

"Garip bir arkadaşlık ilişkimiz vardır," dedi ve kahvesinden yudum alarak devam etti. "Birbirimize çoğu zaman tahammül edemeyiz ama çoğu zaman birlikte vakit geçiririz."

"Ayrılmaz bir grupsunuz," dedim.

"Evet, onlarla da mahalleden tanışıyoruz. Birlikte büyüdük, bu yüzden bu kadar ayrılmaz takılıyoruz. Elbette ki sorunlar çıkıyor ama artık aile gibiyiz."

Bazı yalanlar var gibiydi ortada. Ayak uydurmak için salak rolüne yatmak ciddi anlamda zordu. Ben böyle biri değildim ama amacıma ulaşana kadar bu duruma ayak uydurmak zorundaydım.

"Sen ve Jennie peki?"

"Biz üniversitede tanıştık. Ondan öncesinde zaten hiç yakın arkadaşım olmamıştı. Jennie'yi okulun ilk günü tanıdığımda ondan inanılmaz bir enerji almıştım. Beni çok güldürmüştü ve okul çıkışında sinemaya gitmiştik. Bu sana garip gelebilir ama daha öncesinde hiçbir arkadaşımla sinemaya gitmemiştim."

constellation | liskookOnde histórias criam vida. Descubra agora