better not to talk

444 53 7
                                    

chaeyoung: biraz konuşabilir miyiz?

lalisa: ne hakkında?
hoon'a bir şey mi oldu?

chaeyoung: hayır
yaşanan şeyler hakkında
buluşabilir miyiz?

lalisa: müsait değilim chaeyoung
önemli bir şey yoksa
iyi günler

chaeyoung: pekala
iyi günler

Jennie telefonda mesajlara bakıp şaşkınlıkla bana döndü.

"Ne oldu da bu kadar sert çıkışabildin? Yani... Sen böyle davranmazsın kimseye. O günde yanımıza çağırmıştın."

"İki yüzlü davranan bir insana hak etmediği kadar iyi davranıyordum. Jungkook'un halini sende gördün ki buna sebep olan kişi Chaeyoung. Kötülüğü gözlerinden okunuyor. Bugün özür dileyip yarın yine aynı davranacak," dedim ve telefonumu uzattığında elinden aldım. "Bu tür belirsizliklerle uğraşacak vaktim yok."

Jennie'nin gözlerindeki hayranlık dolu bakış kendimle gurur duymamı sağlamıştı.

"Kararını bu yönde vermene sevindim. Chaeyoung, Eunwoo'ya da çok kötü davrandı. Kötü biri olduğunu düşünmek istemesem de yaptıkları böyle düşünmeme sebep oluyor," diyerek saçlarını topuz yaptı.

"Jungkook gelecek mi bugün?"

Sorusu üzerine yüzümdeki gülümsemeyi durduramadım.

"Evet, yolda hatta. Kahvaltı yapacağız."

"Tamam, ben gidiyorum o zaman."

Sorusunu sorarken bir yandan ceketini giyiyordu. Bugün staj için başvuruda bulunacaktı ve biraz gergindi.

"Günün çok şanslı ve güzel geçsin," diyerek ona sarıldım.

"Sevgilim," diyerek saçlarıma öpücük konduran Jungkook, bir yandan evin girişinde ki dağınıklığa bakıyordu.

"Burada savaş mı çıktı?" Dediğinde kahkaha attım ve bu durum onu da neşelendirdi.

"Annem eski eşyalarını ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya karar vermiş. O yüzden bu kadar dağınık ev. Sen ne yaptın? Her şey yolunda mı?"

Bir eliyle yanağımı okşadı ve saçlarımı kulağımın arkasına götürdü. Alnıma koyduğu kısa bir öpücükten sonra, "Her şey o kadar yolunda ki... Sen bile inanamazsın," dedi. Bugün takındığı neşeli tavrından dolayı bir şeyler sezmiştim zaten.

"Anlatmak ister misin?" diyerek ekledim. "İstersen kahvaltı yaparken konuşalım."

Elimden tutup beni odama götürürken şaşırsam da tepki vermedim ve ona ayak uydurdum. Neşesinin bulaşıcı olduğunu fark etmemle gülümsedim. Onun mutlu olması benim için her şeyden daha önemliydi ve ben bunu şu an fark ediyordum.

Odama girdiğimizde yatağa sırtüstü uzandı ve beni de kendine çekti. Aynı onun gibi yanına uzanırken burada olduğu için minnettardım. Hiçbir an, bu kadar huzurlu hissettiremezdi.

"İlk önce amcamla görüştüm. Senin ve Hoon'un görüşmesinde bir sakınca olmadığını söyledi. Bu kanıya nereden vardı bilmiyorum ama sizi gizlice görüştürmek zorunda kalmayacağım için mutluyum."

"Bu harika bir haber ama korkmadım desem yalan olur. Bir anda bu şekilde dönmesi normal mi ki?"

"Bende tüm ihtimalleri düşündüm ama sonrasında belki de bu kadar düşünmememiz gerektiğini, sadece hayatımızı yaşamamız gerektiğini anladım. Artık bir derdimiz olsun istemiyorum. Ne baban ne amcam. İkisinden de kurtulup hayatımıza bakmamızı istiyorum. Zor olaylar yaşadık ve gerçekten yorulduk. Bu saatten sonra bunları hiç konuşmadan hayatımıza bakalım mı?"

constellation | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin