crux

481 61 11
                                    

Eve girdikten sonra Jungkook, Hoon ile beni yalnız bırakıp salondan bahçeye çıkmıştı. Bizde Hoon ile uzun bir sohbet edip, annemi görüntülü aramıştık. Biraz ağlamış, biraz gülmüş biraz da susmuştuk. Bu hallere düşmemize sebep olan her şeye saydırmış, Hoon ile en çok hangimiz hakaret edebilecek yarışına girmiştik.

Bunu sinirlendiğimizde yapardık ve kendimizi rahatlatırdık. Kardeşimi tekrardan görebilmek, konuşabilmek benim yaşayabileceğim en güzel şeydi. Hoon biraz kilo vermişti, yemek yediğini söylese de psikolojisinin iyi durumda olduğunu düşünmüyordum. Bitkin görünüyordu. Ondan bir farkım olduğunu düşünmüyordum ama kendi sağlığım bu durumda düşüneceğim en son şeydi.

"Öyle işte abla, sonrasında Jungkook abi ile tanıştım. Bir gece odama geldi ve senin arkadaşın olduğunu, bu süre zarfında bizi görüştürebilmek için elinden geleni yapacağını söyledi. Ayrıca bana en sevdiğim abur cuburları sorup diğer gün iki dolu poşetle odama geldi. Böyle bir arkadaşa sahip olduğun için çok şanslısın."

Olaylardan haberi olmadığı için bunları söylemesi çok normaldi. Ama bu durumu bozmaya niyetim yoktu. Jungkook'un onun gözündeki yerini değiştirmeyecektim.

"Evet çok şanslıyım."

"18 yaşına kadar onlarla kalmaya mecburum. Ama özgürleştikten sonra, sizinle beraber yaşayabilirim. Yapabileceğim başka bir şey yok abla. Okula devam edebilirsem, çıkışıma gelirsiniz ya da bilmiyorum. Bir çözüm üretmemiz gerekiyor. Sizden ayrı kalmak iğrenç bir şey. Annemi ve yemeklerini çok özledim. O evdeki aşçının da yemekleri çok güzel ama anneminkilerin yerini tutmuyor."

Gülümsemem genişledi.

"Kilo vermişsin ablacığım. Kendini toparlaman lazım. Biraz çabalayacaksın, onlara alış demiyorum ama duruma alışmaya çalış en azından."

"Merak etme abla, düşünmek için oldukça zamanım oldu."

14 yaşındaki birine göre böyle olgunca konuşması beni gururlandırıyordu. Ama erken yaşta bu olgunluğa gelmesi doğru muydu bilmiyordum.

Jungkook içeri girdiğinde, yaklaşık 2 saattir dışarıda olduğunu fark ettim. Burnu soğuktan dolayı kızarmıştı.

"Gelebilir miyim?" Dediğinde Hoon başını salladı ve heyecanla Jungkook'a gülümsedi. Ona hayranlıkla bakan bakışları bana döndü.

"O benim kahramanım bence," diyerek fısıldadığında bu tavırları gülmeme neden olmuştu.

"Artık uyumalısın," dedim ve duvardaki saatı ona gösterdim. Başını yavaşça salladı.

"Jungkook abi bana bu evdeki en güzel odayı ayarlamış. Şimdi gidip güzel bir uyku çekeceğim."

Yanıma gelip bana sarıldı. Yanaklarına bir sürü öpücük kondurdum.

"İyi geceler abla."

"İyi geceler bebeğim."

Hoon yukarı çıktığında gözüm mutfakta bir şeyler hazırlayan Jungkook'a kaydı. Kahve makinesini çalıştırmıştı.

"Sormadım ama, içersin değil mi?"

"İyi olur."

Kahveleri hazırladı ve elindeki bardağı bana uzatarak karşımda ki koltuğa oturdu.

"Üşüdün değil mi? Burnun kıpkırmızı."

"Biraz, sıkıntı yok ama."

"Hasta olmazsın umarım."

Yüzüne yerleşen gülümseme beni hayranlıkla ona baktırdı. Kendimi hızlıca toparladım.

"Hasta olursam gelip bana bakarsın artık."

constellation | liskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin